Amadou 29 yaşında ve tatlı bir gülümsemeye sahip. Roma'ya Calabria bölgesindeki küçük bir köy olan Rosarno'dan geldi.
Rosarno'da hiçbir ücret almadan, aylarca günün ilk ışıklarından akşama kadar narenciye topluyordu. Terk edilmiş bir fabrikadan bozma bir yatakhanede uyuyordu.
Avrupa Birliği ülkelerinden olmayan iki kişinin silahlı kavgasıyla başlayan göçmenler ve İtalyanlar arasındaki çatışmada 65 kişi yaralandı. Sonrasında da yüzlerce göçmen Calabria ve Puglia'daki merkezlere transfer edildi.
Amadou da kendisini Roma'da buldu. Şimdi, şehirden 30 kilometre uzakta, Caselnuovo di Porto'nun merkezinde yaşıyor.
İtalya'da kalabilecek mi, yoksa kendisini, geldiği ülkeye, Fildişi Sahilleri'ne geri mi gönderecekler, bilmiyor. Dokuz aydır sığınma başvurusuna cevap bekliyor. Gölgeler ve sessizlikler arasında yaşıyor.
Göçmenlerden kurtulmanın yolu
Rosarno'daki olaylar geride derin yaralar ve cevaplanmamış birçok soru bıraktı. Yaşananlar, Güney'de göçmenlerin tarlalarda çalışma, çakma mallar satma ve uyuşturucu ticareti yoluyla suç örgütleri tarafından sömürüldüğünü doğruladı.
Kendisini bu döngünün içinde bulanların sistem dışına çıkması çok zor; suiistimalleri ihbar etmektense sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Bu da sınır dışı edilme riski anlamına geliyor.
Suç örgütleri göçmenlerden para ve kimlik belgelerini istiyor ve mevsim sonunda çalıştırdıkları ağır işçilerden bir şekilde kurtuluyorlar.
Rosarno'da 2000 göçmenden sadece 300'ü kalmış (1).
Devlet politikaları sertleşiyor
Caritas'ın 2009 Göçmen Dosyası'na göre, İtalya'daki 4,2 milyon göçmenin (2) bir milyonu "yasadışı".
Son on yılda, göçmen gelişi arttıkça devlet politikaları da hayli kötüleşti.
Avrupa düzeyindeki en kısıtlayıcı yasalardan biri olan 2002 tarihli Bossi-Fini yasası, Geçici İkamet Merkezleri'nde (centri di permanenza temporanea -CPT) kimlik tespitinin ardından, göçmenlerin sınır dışı edilmesini öngörüyor.
Bu düzenlemeye göre; çalışmak için ikamet izni gerekiyor, komşu ülkeler ile ikili anlaşmalar temelinde göçmenler ülkenin kendi sınırları dışındaki sularda geri çevrilebiliyor.
Libya ile gizli müzakere
Berlusconi Hükümeti gizli müzakereler oluyla 2003'te Libya'ya devriye gemileri, arazi araçları, battaniyeler ve şiltelerle İtalya'ya iade uçuşları için para gönderdi.
Libyalı yetkililere göre, 2005 ve 2006 arasında 95 bin 370 kişi tutuklandı. Libya'ya yasadışı göç ile mücadele konusunda yardımcı olmak için milyonlarca Euro ayrıldı.
Bunun karşılığında, ülkede faaliyet gösteren büyük İtalyan petrol şirketi ENI'nin (3) petrol izni 2042'ye ve gaz yataklarındaki faaliyet izni 2047'ye kadar uzatıldı.
Gelecek on yıl içerisinde, ENI ve Libyalı ortağı NOC enerji projelerine 28 milyar dolarlık yatırım yapacaklar.
Geri çevrilen göçmenler
İtalya ve Libya arasındaki "yasadışı göç"e karşı mücadele ve Sicilya Kanalı'nda ortaklaşa devriyeye çıkılması anlaşması Mart 2009'a dayanıyor. O günden bu yana, İtalya denizde bin 400'den fazla göçmeni geri çevirerek Cenevre Anlaşması'nı ihlal etti.
Geri çevrilenlerin çoğu açlıktan ve savaşlardan kaçan Eritreli, Somalili, Nijeryalı ve Sudanlı mülteci veya sığınmacılardı;.
Siyasi sığınma yasalarının bulunmadığı ve insan haklarının garanti altında olmadığı Libya'da 20 kadar göçmen merkezi var. İtalya tutuklulara insanlık dışı davranışlarıyla bilinen Kufra da dahil olmak üzere üç merkezi finanse etti.
Aşırı kalabalık göçmen merkezlerinde sağlık ve hijyen koşulları korkunç. Dahası, buraları sık sık istismar ve şiddete de sahne oluyor. Binlerce kadın ve erkek dünyayla temasları olmaksızın ve hiç yasal destek almaksızın merkezlerde yıllarını geçirebiliyor.
Göçmenler tutuklanıyor ve bir hapishaneden diğerine sevk ediliyorlar. Sonra da, tekrar tutuklanmak üzere polis tarafından aracılara satılıyorlar.
Yolsuzluk ve şiddetin alabildiğine hüküm sürdüğü bu ortamda, "yasadışı göçmen" işi herkesi zengin ediyor. Kimisi İtalya sahillerine ulaşmadan önce üç dört yıl Libya'da kalıyor. Bu yolculuğu başarıyla atlatanlar için geri dönme riski yine de söz konusu.
Şu anki İçişleri Bakanı Roberto Maroni, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Uluslararası Af Örgütü'nün eleştirilerine rağmen, göçmenlerle dolu ilk botun geri çevrilmesini "İtalya için tarihi bir dönüm noktası" olarak tanımladı.
"Yabancı düşümanlığı" utancı
Bu arada, göçmenleri ülkedeki tüm kötülüklerden sorumlu günah keçilerine dönüştürmeye niyetli utanç verici bir yabancı düşmanlığı akıntısına da kapıldık.
Birkaç yıl önce, Kuzey-Doğu'da yayınlanan Lega Nord (4) (Kuzey Ligi) günlük gazetesi La Padania, şöyle yazdı:
"Bizi evlerimizi, hayatlarımızı, zihinlerimizi kirleten zencilerden, fahişelerden, suçlulardan, Avrupa Birliği ülkelerinden olmayan hırsızlardan, koyu tenli tecavüzcülerden ve çingenelerden ne zaman kurtaracaksınız? Bunları, bu lanetlenmiş insanları dışarı atın!"
Medya ve hükümet ulusal sınırları yabancıların "işgalinden" korumak ve şehirlerin "afrikalılaştırılması"na karşı mücadele etmek için benimsenen saldırgan söylemi vazgeçilemez bir siyasi öncelik olarak kullanıyor.
İçişleri Bakanlığı'nın 2008'de yaptığı bir araştırma, Doğu Avrupa ve Asya'dan gelen akışın tersine karaya ayak basmaların azaldığını gösteriyor (5).
Göçmenin otobüs şeridi bile ayrı
Ülkenin bütününde, göçmenlere veya bir toplumun tamamına karşı şiddet ve hoşgörüsüzlük sürekli artıyor.
Mantova bölgesinde küçük bir Kuzey Ligi yerleşim bölgesi olan Goito şehrindeki çocuk yuvası, yalnızca, ailesi "Hıristiyan hayat tarzını" benimsemiş çocukları okula kabul ediyor.
Milano'da, toplu taşımacılıkta göçmenler teşhis ediliyor ve pasaport kontrolü için kurşun geçirmez otobüslerde taşınıyorlar.
Foggia'da ise, şehirdeki otobüs hattında "İtalyanlar" ve "göçmenler" için ayrı şeritler var.
Yerel yönetimlerin politikaları, hükümetin teşvik ettiği gerginlik ve hoşgörüsüzlük iklimini yansıtıyor. 2009 Güvenlik Paketi Pacchetto sicurezza) gizliliği, 10 bin Euro ile cezalandırılabilir bir suç haline getirdi.
Her işleme ikamet izni
Siyasi dokunulmazlıklar ülkesinde, yasalar, ihraç kararının ardından ülkede kalmaya devam eden göçmenlere altı aydan dört yıla kadar hapis cezası veriyor.
İkamet izni artık her türlü bireysel iş için gerekli kılınmış durumda, yurtdışına para gönderebilmek için bile...
İtalyan vatandaşları, yasadışı göçmenleri ihbar etmek için teşvik ediliyor. Yasal göçmenler ise, ikamet izni almak veya izinlerini yenilemek için giderek daha karmaşık ve pahalı işlemler yapmak zorunda bırakılıyorlar.
Büyümeye göçmen katkısı
Mesaj çok net: yabancılar burada hoş karşılanmıyor.
Ama göçmenler ekonomiye gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde10'u oranında katkı yapıyorlar ve hiçbir İtalyanın yapmak istemeyeceği işleri yapıyorlar.
Ethnoland Vakfı'na göre, yabancıların yönettiği işyerlerinin sayısı sürekli olarak artıyor; aşağı yukarı yılda 20 bin, yani İtalya'daki işlerin yüzde 3'ü.
Göçmenler yıllarca yaklaşık sıfır olan ülkenin demografik büyümesinde de belirleyici rol oynuyorlar; resmi verilere göre 2009'da binde 5.7'lik bir büyüme oldu.
Sessiz işgücü
Cezayirli yazar Amara Lakhous "İtalya'da göçten sadece bir kamu düzeni problemi olarak bahsediyoruz, oysa göç kültürle de ilgilidir," diye hatırlatıyor.
Olağanüstü sosyal, kültürel ve dilbilimsel zenginliğini uygarlıklar arasındaki binlerce yıllık karşılaşmalara borçlu olan bir ülke bundan şüphe duymamalı.
Antropolog ve göç uzmanı Annamaria Riviera "Siyasi girişimciler yabancı düşmanlığından bunu umuyor," diye açıklıyor.
"Bu, ürkmüş, yumuşak başlı, sessiz bir işgücünden oluşan sınırlı bir göçtür. Haklarını talep etmekten yoksun, yasadışı iş piyasasının katmanları arasında gizli, takdir yetkilerinin pasif birer objesi... Kurtulmak istedikleri şey İslam değil, Müslümanların vatandaş olma olasılığı."(6)
Peki ya İtalyanlar?
Ocak 2010'da Eurispes'in yaptığı bir anket, çoğunluğun, hükümetin uyguladığı siyasi kontrol ve baskıyı onayladığını gösterdi.
Göçmenlerin suç oranını artırdıkları (% 64,7) ve hastalıkların yayılmasına katkıda bulundukları (% 35,6) en yaygın görüş.
Ankete katılanların yüzde 29.9'u kültürel kimliklerini kaybetmekten korkarken, yüzde 48'i yasadışı istihdamın ekonomik krize katkı yaptığını düşünüyor.
Yıllardır yaşamakta olduğumuz kültürel ve manevi çöküş ile siyasi sınıfın gitgide artan barbarlığı endişe verici. Bu durum, İtalyan tarihinin en karanlık sayfalarını hatırlatıyor. (FA/EG/EA)
* Federica Araco'nun İtalyanca metnini Elizabeth Grech İngilizceye; Esra Aygın İngilizceden Türkçeye çevirdi.
1)İtalya'da ikinci kez bir grup yasadışı göçmen, mafyanın istismarına karşı ayaklanıyor. 2008'de Campania bölgesindeki küçük Castel Volturno köyü, altı Afrikalının bir uyuşturucu meselesi nedeniyle bir Comorra (ÇN: bir İtalyan mafyası) lideri tarafından öldürülmesinin ardından şiddetli çatışmalara sahne oldu.
2)Fonte: İstatistik, 1 Ocak 2010 verileri www.istat.it.
3)ENI 40 yılı aşkın bir süredir Libya'da. Ambargolar sırasında ülkede kalan tek yabancı şirketti. Günde 550 bin ton varil petrol çıkarıyor. 2007'de, iç bölgelerdeki başka alanları da üretimine katmak, Mellitah boru hattının taşıma kapasitesini artırmak ve yılda 5 milyar metre küp sıvı doğal gazlık yeni bir tesis inşa etmek amacıyla sonraki 8 yıl için 800 milyon dolar ayırdı.
4)http://en.wikipedia.org/wiki/Lega_Nord
5)O yıl, göçmenlerin sadece yüzde 15'i İtalya'ya Akdeniz'i geçerek ulaştı. Ancak, deniz kazaları sayısı arttı: köhne ve aşırı yüklenmiş gemiler artık direk olarak göçmenler tarafından idare ediliyor ve yolculuklar çok kötü meteorolojik koşullarda yapılıyor. Cfr. P. Monzini, Avrupa Kalesi: keder yollarının değişmesi, Limes 3/2009 "Bizim Denizimiz ve diğerlerininki ".
6)Annamaria Rivera, Il velo del pregiudizio. La xenofobia e il fantasma dell'islam, in fascicolo 10, 2001 "La società degli individui".
Filmografi:
"Like a Man on Earth", A. Segre, D.Yimer ve R. Biadene (İtalya, 2009)
Kaynakça:
"Mamadou va a morire. La strage dei clandestini nel Mediterraneo" (Mamadou ölmeye gidiyor. Yasadışı göçmenlerin Akdeniz'deki Felaketi), G. Del Grande, Infinito edizioni, 2007
Linkler:
http://fortresseurope.blogspot.com/
http://www.secondegenerazioni.it/
http://clandestino.carta.org/
http://yomigro.noblogs.org/
http://sanpapier.noblogs.org/
www.stranieriinitalia.it