Mısır İnsan Hakları Örgütü'nün "Genç Mısırlıların Dışa Göçü: bilinmeyene doğru kaçış" (2007) raporuna göre; göçmenleri Akdeniz'i yasadışı yollardan geçerek Avrupa'ya gitmeye iten ana neden ekonomik.
Ev sahibi ülkeler ile göçmen ihraç eden ülkelerin ekonomileri arasındaki tezat gerçekten vurucu.
Göçmen ihraç eden ülkelerde, kalkınma planları yağışların dengesizliğine ve uluslararası piyasaların dalgalanmasına bağlı olduğu için, sürdürülebilir büyümeye olanak vermeyen iki sektör, madencilik ve tarımın egemenliği yaşanıyor.
Bu yapısal atalet ve kalkınma planlarının başarısızlığı emek piyasası üzerinde olumsuz bir etki bırakıyor: İşsizlik, daha düşük maaşlar, dolayısıyla, giderek kötüleşen hayat standartları.
Mısır'da, son birkaç yıldır işsizlik oranı arttı. Merkezi Mobilizasyon ve İstatistik Örgütü'ne göre, 2009'da işsizlerin sayısı 2,3 milyona ulaştı. Bir başka deyişle, işgücünün yüzde 9.42'si. Bu oran 2008'de yüzde 8,55'ti.
Özelleştirme politikaları umutları yok etti
Hükümetin yürüttüğü özelleştirme politikası emek piyasasının durumunun eninde sonunda iyileşeceği umutlarını da yok etti.
Bir çok devlet kurumunun özelleştirilmesi ve arazi sahipleriyle kiracıları arasındaki ilişkiyi düzenleyen 96 No'lu, 1992 tarihli yasanın uygulanması nedeniyle birçok genç insanın günlük geçimini sağlayacak hiçbir imkanı kalmadı.
Tarım, ailenin tüm üyelerinin - gençler de dahil - istihdam edilebileceği tek sektördü. 96 No'lu yasanın uygulanması arazi kiraları ve girdilerde artışa neden oldu. Böylece tarımsal faaliyetlerdeki kazanç da hızla düşüşe geçti.
Kamu sektörünün özelleştirilmesi yüz binlerce işçiyi aşırı yoksulluğa mahkum etti. Önceki sahipleri büyük tarım arazilerini geri alınca da kiralamayla faaliyet gösteren 904 bin çiftçi tek gelir kaynağını yitirdi.
Bu şartlar altında, genç Mısırlılar için bir iş bulmak ve gelecekle ilgili plan yapmak gerçekten çok zor.
Resmi istatistik olmayınca
Mısır'da "yasadışı göç" sayıları ile ilgili fikir verebilecek doğru ve resmi bir tahmin yok. Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre, küresel göç akımlarının yüzde 15'ini oluşturuyor, yani küresel ortalamalar arasında...
Güney Merkezi (South Centre) ile Awlad Al Ard İnsan Hakları Vakfı'nın ortak araştırması Avrupa'daki Mısırlı göçmen sayısının 457 bin olarak tahmin ediyor.
Merkezi Mobilizasyon ve İstatistik Örgütü'ne göre, bunların 90 bini Mısır'dan gelen göç akımlarını çeken esas ülke olan İtalya'da yaşıyor. Dışişleri Bakanlığı'na göre, Avrupa'da yaşayan Mısırlıların gerçek sayısı 210 bindir.
Güney Merkezi'ndeki araştırmacılar aradaki farkın (457,000 ve 210,000) "yasadışı göçmenler"den kaynaklandığını düşünüyor, farkın ileride daha da yükseleceği uyarısı yapıyorlar.
Mısırlı "yasadışı göç" kurbanlarının sayısını veren hiçbir doğru veri yok. Bununla birlikte, insan hakları örgütlerine göre, gemi kazası geçirenlerin sayısı bir yılda 67 kişi idi.
Göç yeni bir fenomen
Akdeniz'in Güneybatısındaki bazı devletler için Avrupa'ya doğru göç yeni bir fenomen değil. Fas'ta konu çok sıcak bir gündem maddesi. Mısır'da ise 2000'li yılların başında bir fenomen haline geldi.
Ekonomik krize rağmen, 2000 öncesinde göç ateşi, hala dik duran ülkeyi henüz ele geçirmemişti. O zamandan beridir durum çok fazla değişmişe benziyor.
Süveyş Kanalı Üniversitesi, Sosyoloji bölümünden Prof. Nadia Radwan "Toplum paramparça oluyor," diyor.
Radwan'a göre, gençler Mısır tarihinin en zor dönemini yaşıyorlar ve onlar için gelecek, kalın bir sisten ibaret.
"Durum 1960 ve 1970'lerde olduğu gibi değil. Şu anda gençlerin içinden geçebilecekleri bir iğne deliği bile yok!"
Artık vatan, bildik vatan değil
Gençler, bazı kelimelere büyüklerinin verdiği anlamları vermiyorlar. Bu, genelde yapıldığı gibi katı anlamıyla almadıkları "vatan" kelimesi için de geçerli. Bu da ulusal aidiyet sorusunun farklı bir şekilde ortaya çıkmasına neden oluyor.
Radwan, "Bu genç insanların gözünde, vatan, 'onları taşıyan ülke değil, haysiyetleri ile yaşayabilecekleri herhangi bir ülke,' diyor.
Bu da Avrupa'ya varabilmek için gösterdikleri azim ve koşullar ne olursa olsun orada kalmak için gösterdikleri istekliliği açıklıyor.
Basın garip işler yapan ve polisin peşlerine takıldığı göçmenlerin haberlerini yapıyor, ama onlar ülkelerine dönmeyi reddediyorlar.
Neden? Çünkü orada daha iyi günlerin hayalini kurabiliyorlar ki bu Mısır'da yasaklanmış olan bir şey. Daha iyi bir hayat arayışı, çok ağır borçlarla başlayan bir yoldan, kaygı dolu bir yolculuğa dönüşüyor; kimileri için, korkunç bir gemi kazası veya ölüm ile anavatanlarından çok uzakta son buluyor.
Nadia Radwan toplumda en kötü şeyin, bu derin uçurumun varlıklılar ile yokluk çekenleri ve şehirler ile kırsal alanları ayırması olduğunu belirtiyor.
Aslında, Kahire yatırımlar, hizmetler ve kalkınma projelerinin aslan payını aldığından göç kırsal alanlara ait bir fenomenmiş gibi görünüyor.
Mısır İnsan Hakları Örgütü, Mısır'ın yasadışı göçten en çok etkilendiği düşünülen dört vilayetinde (Dakahlia, Feyyum, Qalyubia ve Sharqiya) yaptığı saha çalışmasının ardından hazırladığı raporda bu fenomenin kırsal karakterine dikkat çekiyor.
Bu vilayetlerin her birinin trajik bir "denizde kaybolan göçmenler" tarihi var.
Feyyum vilayeti, kaybolan beş gençle bu trajedinin en acısını yaşadı. Yine de göç bu bölgede daha iyi bir gelecek arayan birçok genç için tek umut kaynağı olmaya devam ediyor. (DD/EG/EAY)
_____________________________________________________
* Dina Darwich'in metnini Elizabeth Grech İngilizceye, Esra Aygın Yalgın da İngilizceden Türkçeye çevirdi. (Mayıs 2010)