“Acı çekiyoruz, biz sadece turistiz” yazan kağıtlar düştü Geri Gönderme Merkezi, asıl bilinen adıyla İstanbul Yabancı Misafirhanesi’nin camından. Hak savunucuları da binanın önünde, çeşitli dillerde ‘Yalnız Değilsiniz’ pankartlarıyla tutuklu göçmenlerin bırakılması için eylem yapıyor. Çünkü onlar, ismi ‘misafirhane’ olan tutukevlerinde ne kadar kalacaklarından habersiz, hukuksuz ve görünmez bir hayat sürüyorlar.
Türkiye yılda ortalama 100 bin kişinin geçtiği bir transit göç ülkesi. 1979’da İran’daki rejim değişikliğiyle yaşanan ilk büyük sığınma ve mülteci hareketini Bulgaristan Türklerine yapılan baskılar, İran-Irak Savaşı, Irak’ın Kuveyt işgali, Körfez Savaşı, Bosna ve Kosova iç savaşlarıyla Saddam rejimi politikaları ve 2003 Irak işgaliyle gelişen göçler izliyor.
Türkiye’deki sığınmacıların yüzde 45’i Irak, yüzde 24’ü İran, yüzde 18’i Afganistan, yüzde 7’si Somali ve kalanı da çeşitli ülkelerden geliyor.
Türkiye-Yunanistan geçişlerinde ölüm de bekliyor
“İstanbul’da okuyorum. Gelmemin tek nedeni eğitim değildi. İran’da gençler için hayat zor. Okul bitince burada kalmayacağım ama İran’a da dönmeyeceğim.”
26 yaşındaki Mahmud öğrenci statüsü sayesinde Türkiye’de kalabilen 234 bin izinli göçmenden biri. İstanbul’da birçok akraba ve arkadaşı olduğunu, Türkiye’den Avrupa ya da Amerika’ya geçebildikleri için burayı seçtiklerini söylüyor.
Türkiye’nin resmi olarak göç aldığı ülkelerin başında Almanya, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs geliyor. Kağıtsız göçmenlerin çoğuysa Yunanistan yoluyla diğer Avrupa ülkelerine geçmek istiyor.
Migreurop ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) raporlarına göre Yunanistan yasa dışı giriş yapan göçmenleri yakaladığında yasal işlem yapmadan gözaltında tutuyor ve gizlice Evros/ Meriç nehri ya da Ege Denizi üzerinden Türkiye’ye geri yolluyor.
Birçok göçmen bu iki ülke arasında gidip gelirken hayatını kaybediyor. 1988’den beri Ege Denizini aşmaya çalışan 1074, Yunanistan’a dağlardan geçmeye çalışan 112 kişi hipotermiden, 92 kişi mayınlardan, 33 kişi ise sınır polisinin kurşunlarıyla ölmüş[1]. Bu sırada yakalananlar da misafirhanelere kapatılıyor.
Genel Kurmay Başkanlığı, Yunanistan’ın 2002–2007 arasında yaklaşık 12 bin kişiyi sınırlara bıraktığını açıklarken, Türkiye de aynı sistemi güney doğu sınırında uyguluyor.
Avrupa dışından gelenlere kapılar kapalı
‘Yakalanan’ göçmen ve sığınmacılar neden 'misafirhanelere' mahkum ediliyor?
Türkiye, 1951 Mültecilerin Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolüne coğrafi sınırlama koyan üç ülkeden biri [2]. Bu sınırlamayla Avrupa dışından gelenlere ‘mülteci’ statüsü verilmeyeceği resmileştirildiğinden göçmenler üçüncü ülkelere geçiş için Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (BMMYK) mültecilik başvurusu yapmadan yakalanınca misafirhanelere kapatılıyorlar.
Misafirhanelere sivillerin girmesi yasak. Avukatlar ve BMMYK yetkililerinin giriş hakkı varsa da pratikte her zaman uygulanmıyor. Sığınmacıların, hukuksal destek veren Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD) misafirhanede yapılan mültecilik başvurularının her zaman BMMYK’ya ulaştırılmadığını söylüyor.
Misafirhanelerde kötü muamele ve barınma koşulları nedeniyle sık sık ayaklanmalar çıkıyor. Polis ayaklanmaları şiddetle bastırmaya çalışıyor.
Haziran 2008’de Kırklareli misafirhanesindeki isyanda bir sığınmacı öldü. Polonyalı Darius Witek’in sınırdışı edilmek üzereyken Eylül 2007’de intihar ettiği açıklandı. Nijeryalı Festus Okey ise BMMYK’ya sığınma başvurusu sonrası Ağustos 2007’de İstanbul Taksim Polis Merkezi’nde polis kurşunuyla vuruldu, öldü.
2010 başı verilere göre BMMYK’ya 16337 kayıtlı mültecilik başvurusu var. Başvuranların dörtte biri 17 yaşından küçük. 2008’de 3800, 2009’da ise 6000 kişi üçüncü ülkelere yerleştirilmiş[3]. Misafirhanelerdekilerin sayısı bilinmiyor, ancak devlet yılda 50-60 bin kaçak yakaladığını söylüyor.
Mülteci talepleri reddedilen ya da hiç ulaştırılmayanlar geliş nedenlerine bakılmaksızın ülkelerine geri gönderiliyor. 2009’da 19 bin 618 kişi sınır dışı edildi.
Türkiye, mülteci hakları yasasındaki zorla geri göndermeme ilkesini çiğniyor. Ayrıca, sınır dışı edilenler dönüş parasını kendileri ödemek zorunda. Uçak bileti parası olmadığı için misafirhanede aylarca kalanlar var. Ekonomik nedenlerle Türkiye’ye gelen binlerce göçmen de ülkelerine geri dönene ya da yakalanana kadar genellikle düşük ücretli işlerde kayıt dışı çalışıyorlar.
Kadın göçmenler ve ev işçiliği
“Turist olarak gelmiştim, İstanbul’da iş bulunca kaldım. Dört senedir buradayım. Hasta annemin tedavi parasını kazanıp Türkmenistan’a gönderiyorum. Çocuk baktığım, ev işleri yaptığım evlerde kalıyorum.”
Ekonomik nedenlerle komşu ülkelerden çalışmak için gelen binlerce kadından biri de Cennet, 23 yaşında, lise mezunu. Sınır ülkelerden turist vizesiyle gelen kadınlar ev işçiliğiyle geçimlerini sağlıyorlar. Genellikle çalıştıkları yerden dışarı çıkmadıkları için yakalanma riskleri olmuyor, para da harcamadıklarında kazandıklarının çoğunu ailelerine gönderiyorlar.
“Yeteri kadar para kazanınca ailemin yanına döneceğim”
26 yaşındaki Ruslan Azerbeycan’da öğretmenken ayda 100 dolar kazanıyormuş; İstanbul’da bahçıvanlık yapıyor. O da Cennet gibi turist vizesiyle gelmiş.
“Ağabeyim bir iş bulunca karım ve çocuğumla geldim ama işe başlayacaksam ailemin benimle kalamayacağını söylediler. Üç senedir onlara para gönderiyorum. Yeteri kadar kazanınca döneceğim.”
Ruslan vizesi bittiğinden beri yakalanmamak için senelerdir çalıştığı yerden çıkmamış.
Kübalı Roberto’nun da benzer bir hikayesi var. Bir arkadaşı iş bulunca 10 ay önce vizeyle İstanbul’a gelmiş, eğlence sektöründe çalışıyor.
“Türkçe bilmiyorum ama çalıştığım yerde İspanyolca konuşan çok. O yüzden vaktimin çoğunu burada geçiriyorum.”
Birkaç İspanyolla birlikte küçük bir evde yaşayan Roberto kontratlı bir iş bulunca karısını ve çocuğunu da yanına almak istiyor.
Görünmezliğe hapsedilmiş göçmenler
Göçmenler Türkiye’de yaşamak için görünmez olmak zorunda. Onlardan sadece misafirhanelerde isyan ya da yangın çıktığında, Ege Denizi’nde göçmen botları battığında haberdar oluyoruz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Amerika Birleşik Devletleri’nde Ermeni soykırımı tasarısı komisyondan geçince, Türkiye’de kayıt dışı çalışan Ermenistanlıları memleketlerine geri göndermekle tehdit etti.
Başbakan 100 bin dese de Ermenistanlı kayıt dışı işçilerin sayısı araştırmalara göre 10-12 bin civarında. Ev işleri ve bakıcılık yapan bu göçmenler Türkiye’de doğan çocuklarına vatandaşlık alamıyor, okula gönderemiyorlar.
Yüzde 94’ü kadın olan Ermenistanlı göçmenlerin uluslararası siyasette koz olarak kullanılması Türkiye’nin göç politikasını anlatıyor.
Avrupa Birliği ve Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’nden gelen uyarılarla misafirhane önündeki hak savunucularının “yalnız değilsiniz” pankartları ise henüz politika ve uygulamaları değiştirmeye yetmiyor. (ÇT)