Birkaç yıl önce, Tunuslu sahil korumalar Haraga'ların(*) kullandığı ölüm gemilerinden birinde üniversite mezunu genç bir kadın bulduklarında şaşkına dönmüşlerdi.
Bu haberden dolayı tüm ülke afallamıştı. Genç kadının başına gelenler, durumun ciddiyetini ve bu probleme eğilmenin aciliyetini ortaya koymuştu.
Ana neden: işsizlik. Bu tarz olaylar nedeniyle, Tunus'un en büyük başarısı gibi düşünülen "herkese genel eğitim hakkı" konusunda soru işaretleri doğdu.
Tunusluların büyük çoğunluğunun sosyal yükselişin bir unsuru olarak gördüğü bu hakkın artık bu rolü oynamadığı görülüyor. Dolayısıyla, "yasadışı göç" artık derslerinde başarılı olmayan erkeklerin önceliği değil.
Kadınlar özgürleşiyor (mu?)
Tunuslu sosyo-nüfusbilimci Hassen Kasser'in Sanat Fakültesi'nden temsili bir örnek olarak seçtiği 357 öğrenci arasında yaptığı araştırma, kız öğrencilerin neredeyse yüzde 60'ının her ne şekilde olursa olsun göç etmeyi arzuladığını ortaya çıkardı.
Bu oran, bu genç kadınlar mezun olduktan sonra iş bulamadıklarında yüzde 70'e çıkıyor. Bu veriler farklı şekillerde yorumlandı. Çelişkili bir biçimde, kimileri bu rakamlarda Tunus'taki genel eğitimin başarısının kanıtını gördüler- kadınların özgürleşmesinin işareti...
Giderek daha da özgürleşen genç kadınlar unutulmuş gençler olmayı reddederek kaderlerini ellerine alıyorlar. Diğer kıyıya doğru, o büyük atlayışı da üstleniyorlar. Dahası, Tunus'taki öğrencilerin yüzde 60'ını kızlar, yüzde 40'ını oğlanlar oluşturuyor.
Kadınların göç sevdası
Geleneklerden çok saptığı için Tunus'taki deneyimi beğenmeyen diğerleri ise bu verilerde başarısızlığın kanıtını da gördüler. Kadınların göç etme sevdası aşırı tutuculuk yanlısı medya ve internet forumlarında geniş yer buluyor.
İnternet forumları dahil medyadaki haberler çok eşliliği yasadışı hale getiren bir Arap ülkesindeki kadınların durumunu gözler önüne seriliyor.
Dahası, bu tarz forumlarda Tunuslu kadınlarla ilgili fantaziler kurma fırsatı yakalanıyor. Durum göründüğünden daha kötü; Bu - Burgiba'dan çok Tunuslulara ait - modelin sadece fiyasko ile sonuçlanabileceğini ortaya koymak için aşırı şekilde vurgulanıyor.
Bu vurgular, geçtiğimiz 14 Şubat'ta - ironik bir biçimde, Sevgililer Günü'ne denk geldi- Arnavut muhatabının karşısında İtalya'nın sadece "güzel Arnavut kızlarını" kabul ettiğini açıklayan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin şakalarına ilham veren yorumlara neden oluyor.
Bu yorumların taraftarlarının Tunuslu göç adaylarının sayısını kasten yükselttiklerini görmek kimseyi şaşırtmamalı. Bazıları cinsiyetler arasındaki bu "fırsatlar" eşitliğinin reklamını yapmaktan gurur duyarken, bazıları da bu modeli kadınlara "çok fazla" özgürlük vermekle kınıyor.
Avrupalının Tunusluya aşkı
Resmi istatistiklere ise erişim yok. Tahminler içeren dedikodular ile yetinmek zorundayız.
Tunuslu kadınlar "el altından yapılan" yasal göçü tercih ediyorlar: Formalite evliliklerinin sayısı artıyor. Tekrar edilmeli ki elimizde resmi istatistikler yok ama belli bir yaştaki Avrupalılar giderek artan şekilde Tunuslulara aşık oluyor gibi görünüyor. Bu bağlamda, yurt dışında yaşayan Tunuslular bu konuda en popüler olanları.
Formalite evliliklerinin yanı sıra, Avrupalı erkeklerle evlenen Tunuslu kadınların sayısı önemli oranda artıyor. Bunlar genelde İslam'ı seçmiş Fransız, İtalyan ve Almanlar oluyor.
Bu detay, evlilikler üzerindeki dini yasağı delmelerini sağlıyor. Bu konu ile ilgili konuşma şansı bulduğumuz kadınlar Tunuslu erkeklerin birçoğu için çok önemli olan gelenekçi düşüncelere sahip olmayan Avrupalı partnerlerinde aşkı bulmayı başardıklarını belirtiyorlar.
Tabii ki, bu, yabancılarla evlenen tüm Tunuslu kadınlar için geçerli değil.
Asma İtalya'da
31 yaşındaki Asma'nın hikayesi gibi bazı çok güzel hikayelerle karşılaştık. Asma din değiştirmiş bir İtalyan ile 2007'de evlendi ve bir çocukları var.
Gösterişsiz bir geçmişten gelen Asma sekreterlik eğitimi aldı. Cap-Bon'da bir kıyı fabrikasında çalışıyordu. Patronu ona aşık oldu ve evlendiler. Şu anda İtalya'da yaşıyor.
Bu kesinlikle bir aşk evliliği, ama aynı zamanda da "gelecek için iyi bir plan". Bu sayede, çok sıkıldığı kırsal bölgeden de uzaklaşmayı başardı.
Leyla İsviçre'de
Bu evliliklerin altında genelde aşk var gibi görünüyor. 2002'den beri dinini değiştirmiş bir İsviçreli adam ile evli olan 31 yaşındaki Leyla bunu doğruluyor.
Leyla'nın iki kızı var ve İsviçre'de yaşıyor. Tunus'taki bir eczanede çalışırken, bir ecza laboratuarı temsilcisi olan kocası ile tanıştı. Aşık oldular ve aşk nedeniyle kocasının peşinden gitti.
Saida Fransa'da
Bu portreler galerisini Saïda ile sonlandıralım. Saïda 27 yaşında ve din değiştirmiş bir Fransız ile evli. Kocası ile Fransa'da yaşayan teyzesi sayesinde tanıştı. Aşkı buldu ve her şeyden öte, aile problemlerinden uzaklaşmayı başardı.
Saïda din değiştirmiş biriyle evlenmesi konusunda pek de hevesli olmayan babasının isteksizliğine rağmen kendisine sunulan yeni hayatı kabul etmekte tereddüt etmedi. Fransa'da yaşıyor.
Göç sadece işsizlikten mi?
Görülüyor ki, istihdam sorunları yabancı toprakların bu kadar çekici olmasının tek nedeni değil. Kırsal bölgelerdeki can sıkıntısı ve insanın kendi hayatını yaşama ihtiyacı işsizlikten daha hayati gibi görünüyor.
Belki bu Tunuslu kadınlar daha kaliteli bir yaşam arıyorlar. Öyle görülüyor ki, diğer sahiller hem Tunuslu genç adamları hem de kadınları çekiyor.
Ancak Tunuslu kadınların hayalini kurdukları tek istikamet Avrupa değil. Tabii ki hayallerdeki istikametler listesinin başında her zaman Fransa geliyor, ama hemen arkasından da Körfez ülkeleri.
Bu, hiçbir şekilde Kuveyt şehrinde yaşamanın Tunus'ta yaşamaktan daha hoş olduğu anlamına gelmiyor. Ancak petrodolarlar sayesinde hızlı bir şekilde zenginleşme imkanı oldukça cazip.
Eğer bu evlilikler mantık evliliği değilse, mantıklı bir aşkın sonucudurlar. İnsanların sosyal ve ulusal sınırları aşmasını sağlayan bir aşk. (JEG/EG/EAY)
* Arapça'da "Harraga" yanan anlamına geliyor. Göçmenler Avrupa'ya vardıklarına kendilerine özgü şeyleri yaktıkları için "harraga" olarak anılıyor.
* * Jalel El Gharbi'nin metnini Elizabeth Grech İngilizceye, Esra Aygın Yalgın da İngilizceden Türkçeye çevirdi. (Haziran 2010)