Beni dehşete düşüren çocukların araçların çok yakınında okula gidip-gelmek zorunda olmaları değil, yolun dağlık tarafının mayın uyarısı için kırmızı bir şeritle çevrilmiş olması. Ya bir gün çocuklardan biri şeridin arka tarafını keşfetme merakına düşerse.

Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinin düzenlediği Uluslararası Eskişehir Sinema Günleri 20 Mayıs 2002 tarihinde Eskişehirde başlıyor. Etkinlik 28 Mayısa kadar sürecek.

İntihar olaylarında fotoğraf kullanımı, anlamın kuruluşu, haberin nerede yer alacağı ve ne tür bir başlıkla verileceği diğer hayatlar göz önünde bulundurularak çok daha önemli olmalı. Hürriyet, Milliyet ve Sabah örnekleriyle bir haberin analizi

Meslektaşlarını ya da olayın herhangi bir tarafını karalama haberleri/yazıları yazma neredeyse kurumsallaştı bile. Konuşma dilinde söylersek çamur at, izi kalır. Üstelik bu anlayış, medya eleştirisi yapan yayınlarda bile gözlemleniyor.

Mabedin seçilmiş sakinleri dünyada ve Türkiyede yaşanan ekonomik, politik ve toplumsal gelişmelerden o kadar izoledirler ki... Felsefe, sanat, bilim, politika; mabette sohbet ya da tartışma konusu olamaz zaten.

Afganistanda sürmekte olan savaşta da teröristlerin yok edilmek istendiği öne sürülüyor. Oysa bölgede yaşayan binlerce masum insan yok sayılıyor, çünkü onlar öteki coğrafyanın insanları.

Sabah gazetesi haberi şöyle verdi: Tarkan, Aysun Yükselin Tarkan-Yıldız Olgusu adlı kitabı için toplatma kararı aldırdı. Oysa, henüz mahkeme sonuçlanmış değil. Kitap sadece İhtiyati Tedbir Kararı gereği toplatılmıştı.

Klasik müzik, caz, rock ve dünya müziği yapan sanatçıların yer alacağı Uluslararası Eskişehir Festivalinde, müziğin yanısıra modern dans, tiyatro, sergi ve çocuklara yönelik etkinlikler de gerçekleştirilecek.

Savaş her zaman çok sattıran bir konudur. Kitlesel medya, barış kültürünü yaygınlaştırma potansiyeline sahip kurumlardan biri olsa da... Bu çok ütopik bir hedef. Onun için de alternatif ve yerel medyaya barış kültürünü geliştirmede önemli görev düşüyor.

New York Timesın internet yayınında özenle seçtiği fotoğraflarda yer verilen birlik, beraberlik ve dayanışma mesajları; milliyetçi duygu ve düşünceleri harekete geçirerek, neredeyse kesin görünen savaşa destek hazırlıyor.

Geçen hafta Show TVde büyü, muska, okuma ve üfleme gibi sihirli/tılsımlı ve dinsel yöntemlerle tedavi ettiğini öne süren kişileri konu edinen haberler; popülist yaklaşımlarla, bilim dışı kısır döngünün yeniden üretilme çabasını yansıtıyordu.

Kitlesel medyadan, profesyonel meslek etik değerleri çerçevesinde ne basının sorunlarını ele alan üretken tartışmalar, ne de toplumsal sorunların değerlendirildiği samimi yazılar bekleyebiliriz. Aksini umut etmek ise gereksiz bir iyimserlik.

Cenovadaki gösterilere katılan Beyaz Üniformalılar Koalisyonu Sözcüsü Luca Casarini, bilginin küresellleşmesine karşı olmadıklarını, asla şiddet yanlısı olmadıklarını, silah taşımadıklarını ve sadece bedenlerini kullandıklarını söylüyordu ama...

1.Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumu (15 Ağustos 2001 Çarşamba) dün yapılan açılış töreniyle başladı. Sanatsal-kültürel ve bilimsel amaçlı pek çok etkinliğin gerçekleştirileceği sempozyum, 5 Eylül 200 tarihine kadar sürecek.

Kriz, savaş ya da çatışma dönemlerinde; basının resmi kaynaklara bağımlılığı artıyor ve olaylar, resmi kurumların sunmak istediği çerçevede topluma duyuruluyor.

Bireysel ve meslek etiğini ihlal ederek BİAya saldıranlar, şimdi de siz yazın bakalım, siz neyin yanındasınız? Kimin hizmetindesiniz? Asıl sizin kaynağınız ve efendiniz; hani şu çok yücelttiğiniz pazarın sihirli elleri kisvesiyle Amerikada olmasın?

Cannesda dünyaca ünlü (!) mücevher firmalarının sponsorluğunda bir parti düzenlendi. Türkiyeyi temsilen Hülya Avşarın katıldığı bu etkinlik; elbette bir günah çıkarma değildi; olsa olsa ücretsiz reklama giren bir halkla ilişkiler etkinliğiydi.

Şov Haberde niye hala Woody Allen yok? Yaratıcılık konusunda asla geride kalmıyorlar. Araştırmacı gazetelik konusunda büyük hizmetleri dokunacak televizyoncular yetişiyor. Yatırlarla konuşup, şifa dağıtıyorlar. Tanrı akıl fikir sağlığı versin.

Show TV tüm izleyicileri; Türkiyede 1989 yılında gösterime giren, baş rolünü Jodie Fosterın oynadığı Sanık adlı filmde olduğu gibi tecavüze tempo tutan izleyicilerle eşdeğer bir konuma koydu.

Bazı gazetelerin Fazilet Partisinin kapatılması konusunda ön plana çıkardıkları anlayışa göre, sadece iki kadın milletvekili suçlanmayı haketmiş durumda.