Yazar, "basın dünyası çalkalanıyor" ifadesiyle başlayan metnini hiçbir belge ya da kanıt içermeksizin bir dedikoduyu baz alarak oluşturmuş. "Özgür Gazeteciler Platformu" gibi hayli iddialı bir logoyu taşıyan, bunun da ötesinde "medya gözcülüğü" (!) yaptığını sanan 4KM de bu yazıya yer verebilmiş...
Öncelikle 4KM'nın yanıtlamasında fayda olan iki soru var:
1. Özgür gazetecilik eşdeyişle sitenin logosunda yer alan söz konusu platformda yer alabilmek belge ya da kanıt içermeksizin, tümüyle dedikoduya dayanan her çeşit metnin kaleme alınabileceği ve bu metne de 4KM'nın yayıncılık anlayışı gereği rahatlıkla yer verebileceği anlamına mı geliyor?
2. Eğer 4KM böylesi bir anlayışı kabul ediliyorsa nedir varoluş gerekçesi?
Sözlü kültürü aşıp da
Ülkemizde az ya da çok mürekkep yalamış olan herkes rahatlıkla toplumu eleştirir. "Efendim, Anadolu halkı sözlü kültür geleneğinden gelir, sözlü kültür geleneğini aşıp da bir türlü yazılı kültüre geçemedi, üstelikte yazılı kültürle tanışmadan görsel kültürle tanıştı" gibi değerlendirmeler uzar gider.
Görünen o ki yazılı kültür sektörünün içinde yer alan, bu kültürün üretimine katkı sağlaması gerekenler de hâlâ sözlü kültürü aşıp da yazılı kültüre geçememişler.
Geçebilselerdi dedikodu eksenli oluşturulan köşe yazıları ve deneme türü yazılar bu kadar prim yapmaz; hele ki medya gözcülüğü(!) yaptığını öne süren sitelerde yer bulamazdı.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de emek üzerindeki baskı ve sömürünün bazen açık bazen de örtük yollarla gün geçtikçe arttığı çok aşikar.
Medya sektöründe çalışanlar da en önemli toplumsal muhalefet yapabilme potansiyeline sahip kurumlardan birinde yer almalarına karşın bu olumsuz gelişmelerden -en azından önemli bir kısmı- hayli etkileniyor.
Çamurlar ve İzler
Türk basınında bir türlü kurumsallaşamayan basın ahlak ilkeleri de ağırlaşan çalışma koşullarında en fazla ihmal edilen alan oluyor. Ayrıca şunu da ilave etmek gerekir ki, basın ahlak ilkeleri (1) İşcen'in belirttiği gibi "ne idüğü belli olmayan", uygulanabilirliği bulunmayan ya da dünyada örneği olmayan ilkeler/kurallar da değildir.
Türk basınında, basın ahlak ilkelerinin Basın-İlan Kurumu'ndan ya da devletin teşvik primlerinden en yüksek payı kapma kaygısının olmadığı, patronun ekonomik ve politik çıkarlarının korunup-kollanması olarak ele alınmadığı ve konjonktüre göre farklı tanımlanamayacağı bir düzleme oturtma çabaları her dönem çok cılız olmuştur.
Bununla birlikte, okuyucunun alt yapısında ne tür ilişkilerin yer aldığını anlamasının ve bu bağlamda da değerlendirme yapabilmesinin imkansız olduğu meslektaşlarını ya da olayın herhangi bir tarafını karalama haberleri/yazıları yazma neredeyse kurumsallaştı bile. Konuşma dilinde söylersek "çamur at, izi kalır."
Üstelik bu anlayış medya eleştirisi yapan yayınlarda bile gözlemleniyor.
Bu durumu ise artık sektörde aktif çalışan gazetecilerden sokaktaki ortalama insanlara kadar herkes biliyor.
Bu metni kaleme almamıza iten asıl neden ise herkesin bildiği bir durumu yinelemek değil, logosunda "Özgür gazeteciler platformu" gibi ifadelerle medya eleştirisi yaptığını öne süren sitelerin de farklı bir yapı kuramamalarına dikkat çekmektir.
Eleştirilen hataya düşmek
Elbette bu sitelerde eleştirisinin kalkış noktalarını ya da metnin dayanaklarını net tanımlayarak yapıcı eleştiriler geliştiren, özeleştiri yapabilen ve yapmaya davet eden yazarlarda yok değil ve onları da tenzih ediyoruz.
Medya eleştirisi ya da herhangi bir alandaki eleştirinin işlevsel olabilmesi için öncelikle eleştirilen hatalara düşmemek gerekir, bu nedenle de basın ahlak ilkelerinin somut bir şekilde uygulamaya geçirilmeli ve aynı şekilde eleştiri mekanizmasının isterleri yerine getirilmelidir.
Böylesi bir yayın politikası benimseyen ve bundan da taviz vermeyen medya eleştirileri Türk medyası için yeni bir soluk olabilir ve değişime/dönüşüme zorlama potansiyeli taşıyabilir.
Şu anda olduğu gibi popülist medya eleştirileri üzerine kurulu, zaman zaman da tümüyle söylenti odaklı eleştirilerden oluşan yayın organları da kitlesel medyanın yaptığını farklı bağlamda yeniden üretmenin ötesine geçemezler. (İC/NU)
(1) İşcen'in belirttiği gibi "gazetecilik etiği" değil, doğru kullanımı gazetecilik ahlak ilkeleri ya da kurallarıdır. Etik, ahlak felsefesi için kullanılırken, basın ahlak ilkeleri etiğin meslekteki/pratikteki görüngüleridir.
* İncilay Cangöz: Anadolu Üniversitesi, İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi.