Sözkonusu kurumlarda çalışan -ya da çalışmakta zorunda kalan gazetecilerin- neredeyse tümü, tekelleşme ve örgütsüzlüğün büyük ölçüde belirleyici olduğu bir örgüt kültürü içinde, popüler haberciliğe/gazeteciliğe yönelmektedir.
Bu tür haberciliğin en uç -ve meslek etiğinin de en fazla tahrif edilişinin- örneği, her akşam Show TV "ana haber bülteni"nde (!) görülmektedir.
Show TV'de, meslek etiğinin çok uzağında bir yayıncılık anlayışı benimsendiği ölçüde, hem birey olarak gazetecilerin kişilik değerlerinde hem de gazetecilik etiğinde erozyonunun dozu her geçen gün biraz daha artıyor. Özellikle de Show TV'nin, meslek etik ihlalleri, iletişim literatürünün kavramlarıyla tanımlanamayacak boyutlara taşınıyor.
Bodrum gecelerinde cinsel "nesne" olmak...
Show TV'nin 28 Haziran 2001 tarihindeki "ana haber" bülteninde yer alan bir haber, bu tablonun belirgin örneklerinden birini sunuyordu:
Konu: Bodrum geceleriydi. Haber, erkeğin kadın bedenini cinsel nesne olarak görme ve ona hâkim olma talebini meşrulaştırmanın da ötesinde erkeklerin kadına yönelik taciz duygularını teşvik eder nitelikteydi. Haber söylemi, tümüyle erkek egemen toplumun değerlerine eklemlenerek cinsel özne olarak bir kez daha erkeği ve cinsel nesne olarak da kadını tanımlamaya dönüktü. Bütün bunlar kadını, bedenine "sahip olunmasında" ya da taciz edilmesinde bir "sakınca olmayan" cins olarak gösteriyordu.
Ana haber bülteninde Bay Kubidik
Show TV'nin ana haber bülteninde yer almasında hiçbir sakınca görmediği Bay Kubidik, bir kameramanla birlikte Bodrum'da "turist kızları yakalamak için koşan Türk erkekleri"ni haberleştirmeye çalışmaktadır. Haberin sloganlaşan cümlesi ise şudur: "kızlar kaçıyor erkekler kovalıyor". Görüntüler, barlarda yüksek sesli müzik eşliğinde dans edenleri ve tabii ki Bodrum geceleriyle eşdeğer tanımlanan cinselliği sergilemeye dönük.
Yetişkin insanların cinsel yaşamları ya da cinselliğini nasıl yaşamak istediği; elbette kimseyi ilgilendirmemesi gereken bir konu. Ancak, Türkiye'de yaşanan, tam da bunun tersi. Teşhircilik ve gözetleme , her zaman çok ilgi çekiyor ve medyanın da program türü ayrımı yapmaksızın epeyce sık kullandığı bir yöntem.
Kaçmak için çırpınan kız ve kameralar
Söz konusu haberde, uzun sarı saçlarıyla yüzünü kapatan bir kızın kaçmak için çırpındığını , ancak arkasında omuzlarından sıkıca kavrayan bir erkeğin, buna engel olduğunu ve bir iki saniye sonra da erkeğin bedenini genç kadına yapıştırarak malum tacizlerde bulunduğunu izledik.
Aynı görüntüler, bir kez daha verildi, genç erkeğin yüzünde tacizden aldığı hazzı yansıtan gülümseme varken, olası tacizden kurtulabilme/bedenini koruyabilme çabasındaki kızın ise bir yandan hiç olmazsa yüzümü kapatayım telaşıyla dalgalanan uzun sarı saçları ve kaba güçten kurtulamayan boşuna çırpınışları bir kez daha izlendi.
Kadın bedenini cinsel nesne olarak algılama, doğal/normal olarak kabul edilen bir zihniyet biçiminin ürünü olduğu için, ne barda eğlenenler, ne taciz yapan erkek ne de gazeteciler bu davranışta rahatsızlık duyulacak hiçbir şey görüyordu; tacize uğrayan kadın hariç.
Tecavüze tempo tutmak
Bu haberle ilgili söylenmesi gereken çok şey var; ancak bizim odaklanmak istediğimiz öncelikle, iki yönü :
* Birincisi, Show TV tüm izleyicileri; gönüllüsü olsalar da olmasalar da Türkiye'de 1989 yılında gösterime giren, baş rolünü Jodie Foster'ın oynadığı Sanık adlı filmde olduğu gibi tecavüze tempo tutan izleyicilerle eşdeğer bir konuma koydu.
* İkincisi, Türkiye'de bir barda dans eden genç bir turist kadın, pek çok kişinin hatta Show TV'nin habercileri tanıklığında tacize uğradı, ancak olaydan rahatsızlık duyan olmadı .
Haberi izleyen Türkiyeli bir insan olarak, hem tacizi meşru gören zihniyetten hem de olayı haber yapabilen gazetecilerimizden utanç duydum ve duyuyorum.
Bu tarz haberler, gazetecileri -Türk basınında hâlâ temiz kalabilen isimleri elbette konu dışı tutuyorum- rahatsız etmiyor olabiliyor.
Onlar ki, patron tarafından ya da onun çıkar çevreleri tarafından kendi zihinlerinin tecavüze uğramasını o kadar kanıksamış durumda...
Onlar ki, Çek Cumhuriyeti'nde gazetecilerinin editoryal bağımsızlık için verdiği mücadeleyi uzun uzun işlediler ama kendi örgüt kültürlerini değiştirmek için parmak oynatmadılar.Bu işler rating getirmiyor çünkü...
Kısa süre sonra gazetecilerin ( bizzet kendilerinin) nasıl taciz yaptığının haberini gururla Türk toplumuna izlettirmeleri; şaşırtıcı bir gelişme olmayacak gibi görünüyor.(İC/NU)