60 hastanede toplam 50 bin yatak yapılması planlanıyormuş. Sağlık Bakanlığı bir türlü sayıyı netleştiremese de hastane sayıları 30 dolayında açıklanmıştı bugüne kadar. Avrupa’nın bankasından iyi bilecek halimiz yok tabii. Onlar 60 demişse öyledir.

Bütçede görünmeyen, bütçeden ödenmeyen yatırım kamu yatırımı değildir. Peki Sağlık Bakanlığı’nın yatırım bütçesinde görünmeyen bu “çıldırtan hastaneler” nasıl kamu yatırımı oluyor? Niye devlet erkanı gidip kurdele kesiyor?

Türkiye’de Türk Tabipleri Birliği, 80’li yılların başından itibaren sağlıktaki özelleştirmelere karşı çıktı. Kamu özel ortaklığıyla yapılan şehir hastanelerinin halka zararını da anlatmaya devam ediyor.

Hürriyet gazetesinden Vahap Munyar, Bilkent şehir hastanesi şantiyesini ziyaret etmiş. En üst düzeyde bilgilendirme yapılmış kendisine. Yazısını kaleme almış. Anlaşılan o ki hiç soru sormamış.

Amerika’nın en büyük hukuk firmalarından biri olan DLA Piper, şehir hastaneleri için yapılan hukuk ihalesini alan firmalardan biri. Peki Türkiye'ye neden gelmişlerdi?

Ankara Tabip Odası 2017’de açılan Mersin, Isparta, Yozgat ve Adana şehir hastanelerini inceledi, sorunları sıraladı.

Mamak Belediyesi, daha önce Sağlık Bilimleri Yüksek Teknoloji Araştırma Vakfı'na verilen 50 milyon TL'lik projeyi Sağlık Bakanlığı'na devretti. Merkezin adı güncellenerek mazisi temizlenmek istendi: Aziz Sancar Araştırma Merkezi.

Kamu özel ortaklığı demokrasiyi tehdit eder. Çünkü halka sorulmadan, görüşler, eleştiriler dinlenmeden imzalanan sözleşmelerle en az 25 yıllık borç yaratılır.

Döner sermaye sağlık hizmeti alanların sosyal güvenlik primleri ve sağlık çalışanlarının emekleriyle oluşan bir havuz. Kiralar zaten vatandaşın düpedüz cebinden çıkacak. Üstüne de bütçeden pay aktarılacak.

15 Temmuz 2016 günü Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Hakkında Kanun görüşülüyordu. Darbe girişimi oldu. Kanun 8 Ağustos'ta yürürlüğe girdi. Ardından sermayeye kucak dolusu teşvikler dağıtan kanunlar peş peşe meclisten geçti.

Adana Şehir Hastanesi açıldı diye yılların Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi fiilen kapanmış vaziyette. Hastalara şehir hastanesine gidin diyorlarmış.

ODTÜ’nün rektörüne mesele anlatılamamış demek ki. Meseleyi anlasa Prof. Dr. Kemal Kurdaş’ın koltuğunda oturan biri ağaçlara nasıl kıyardı ki?

Türkiye’de ilk defa bir siyasi parti, şehir hastanelerini başlı başına bir mesele olarak ele alıp bir rapor yazmış oldu.

Şehir hastaneleri yapılabilsin diye her türlü temel ilkeyi hiçe saymak, Türkiye’de hukuk güvenliği yok denilerek kredilerin donmasına neden oldu...

Kamudan ihraçların ve olağanüstü halin çok yönlü sonuçlarından asıl fayda sağlayanlar kimlerdir?

Trabzon’a hiç ama hiç lazım değilken, üstelik güzelim şehir neredeyse inşaatları denize doğru kusmuşken ısrarlar ve ricalar üzerine Kıyı Kanunu değiştirildi. TBMM'de görüşmeler sürer iken maddeye bir de Zonguldak eklendi.

OHAL KHK’sından kış lastiği çıkmış ülkede şaşırma eşiğimizin düşmesi lazım aslında… İşler epeyce absürt olsa da şaşırmaya devam etmek gerekiyor.

Eğer bir yönetici “mega proje” derse anlayın ki en az 1 milyar liralık borç doğmuştur. Zamana, mekana, bütçeye, hayatlarımıza, çocuklarımızın hayatlarına bulaşan bu işleri idareciler neden yapıyor?

Tüm dünyada mega projeler ve kamu özel ortaklığı yolsuzluğu, yolsuzluk yoksulluğu getiriyor.

“Özel sektöre ait bir işletmeyi devlet işletiyor, böylece özel sektörün işletmecilik yeteneğinden faydalanılıyor! Tutarsız ve saçma”