Başlık yanıltmasın, olay tamamıyla Türkiye dışında geçiyor. Kamu hizmetlerinin piyasaya terk edilmesine karşı çıkanlar bir araya gelip Dünya Bankası’nı boykot etmeye karar vermişler.
Sendikalar ve sivil toplum örgütleri Dünya Bankası’na bir mektup yazmışlar. Kamu özel ortaklığıyla kamu hizmetlerinin şirketlere devredildiğini, bunun yüklü kamu borcu yarattığını, hizmetlere erişimi kısıtladığını söylemişler. Dahası Dünya Bankası, şirketler ve hükümetler oluşan borcu da elbirliğiyle gizliyorlarmış. Sendikalar, bu saldırıya ortak olmayacaklarını söylemişler.
Demişler ki “Paydaşlardan, sivil toplumdan görüş alıyoruz, yönetişim ilkelerine uyuyoruz diyerek görüş alma süreçlerine bizleri dahil ederek gayrimeşruluğunuzu örtmeye çabalıyorsunuz. Bundan böyle hiçbir işinize görüş vermeyeceğiz”.
Özetle bu suça ortak olmayacaklarını söylemişler.
Sendikalar liberallerin kamucularla dalga geçmek için söyledikleri “istemezükçü” olmadıklarını da delilleriyle ortaya koymuşlar. Kamu özel ortaklıklarının vaat ettiklerinin yakınına bile uğramadığını ayrıntısıyla raporlamışlar.
Neye ve neden karşı çıktığını kanıtıyla ortaya koymaya “kanıta dayalı muhalefet” diyorlar. Bunu yapabilmek için bilgiye ulaşmak gerek. Bilgiye ulaşmak için basının işini yapabilmesi, şirketlerin ve devletlerin şeffaf olması gerek. Onların hesap vermesi bizim hesap sormamız gerek. İşte bunların olabilmesi için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, “Dijital Çağda Mahremiyet Hakkı” konulu tavsiye kararını kabul etti.
Burada şirketlerin para kazanma, devletlerin güvenlik adına yaygın insan hakları ihlalleri yaptığı belirtildi. Özetle, şahıslar değil şirketler ve devletler şeffaf olur diyen bir BM metni kabul edilmiş oldu.
Başa dönersek, kamu özel ortaklığı uygulamalarını en çok tavsiye eden kuruluş Dünya Bankası. Bu yöntem uzun vadede devleti, vatandaşın hangi şirkete para ödeyeceğini belirleyen bir ihale komisyonuna çeviriyor. Uygulamayı daha sevimli gösterebilmek için muhataplardan görüş soruyormuş gibi yapıyor. Bu görüşler ve itirazlar asla işleyişe etki etmiyor.
İşte sendikalar yıllardır seslerini duyurabilmek için uğraşmışlar ve nihayet bundan vazgeçmişler. Dünya Bankası’na da “ne yaptığının farkındayız” demişler. Bunun bir adım ötesine geçen bir başka grup İngiltere’de Borçları Sonlandırıyoruz Kampanyası adıyla bir araya gelmiş. İngiltere’deki kamu özel ortaklığı “felaketinin” dünyaya ders olması için bir rapor hazırlamışlar.
Sonuç şuraya varıyor: Mega projeler ve kamu özel ortaklığı yolsuzluğu, yolsuzluk yoksulluğu getiriyor. Bu işler insanların en temel haklarının ihlal edilmesine, insan onuruna yaraşır bir hayat sürmelerine engel oluyor. (ÖE/HK)