“Ananı da al git… Pis yalancı…”
Size bu sözler tanıdık geliyor mu ? Ben hemen hatırlatayım. Biri Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın diğer ise eski Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın vatandaşlarına söylemiş olduğu çok kötü sözler. O insanları yönetmek için değil de hakaret etmek için bulunuyorlar sanki makamlarında . Görevleri halka hizmet etmek, yaptıkları sorunları olan halkı azarlamak ve onurlarını kırmak. Görevleri bu değil, olmamalı...
Bizim geçen seneki okulda bir müdür yardımcısı vardı. Gelin sorunlarınızı bana anlatın, bir arkadaşınız size haksızlık yaptığında gelin bana söyleyin, diyordu. Bazen çıkar söylerdik. Ya da başka arkadaşlar söylerdi kendi dertlerini. Hep aynı cevap: “Buna sorun mu diyorsun. Gözüm görmesin seni, yürü dersinin başına...”
Bazen derse giren ama ders anlatmayan hocalar oluyordu konu. Bu onun ilgilenmesi gereken bir konuydu ama ilgilenmezdi…
Şimdi bir de Erdoğan ve Arınç’a bakalım. Haksızlığı yapan kendileri. Başta olan kendileri. Halkın sorunlarına çözüm bulma görevi kendilerinde ama bizim öğretmenden farksız, daha acı bir biçimde azarlama yetkisini de kendilerinde buluyorlar.
Şimdi düşünün bir organizasyon görevlisisiniz ve bir yanlışlık oldu, kendinizden bir üst makama haber vermez misiniz? Verirsiniz. Halk da bunu yapıyor ama azarlanıyor. Hakları azarlanmak değil; dinlenmek. Ama yapan kim?
Atatürk’ün bir fotoğrafı vardır. Bir köylüyü dinliyordur. Bakışları ne kadar şefkatlidir. Bir de şimdi başımızdakilere bakın . Ne kadar kötü bir biçimde konuşuyorlar. Onları oraya azarladıkları insanların oyları getirmedi mi? Kendi başlarına mı çıktılar bulundukları yere? Halk olmadan ne başkan olurlardı ne de bunca refah içinde yüzerlerdi. Onları seçen halka yaptıkları doğru mu?
Aslında bakın yaptıkları hangi şey doğru? Bir de üstüne tuz biber ekerek bunları yapıyorlar. Aklım almıyor. Erdoğan bu sözü geçtiğimiz seçimlerden önce söyledi. Bence bu söz sadece o çiftçiye değil; tüm çiftçilere gitti. Ama hiçbiri umursamadı sanırım.
Ya da hiçbiri üzerine alınmadı. Ama amaç "yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" değil miydi? Kardeşimize söylenen söz nasıl oluyor da bizi alakadar etmiyor, anlamıyorum? En kısa zamanda bu sözler bizi de etkilemeli. Canımızı acıtmalı. Belki o zaman birileri hatalarını anlar…(DT/EÜ)
* Deniz Türkeş, 15 yaşında.