Ben yokken neler olmuş bakalım.
Ben bir buçuk yaş daha büyümüşüm, kocaman olmuşumJ (17,5 yaş yeterince büyük bir yaş, öyle değil mi yoksa?)
Sonra birileri demokratik açılım sürecinden bahsetmiş. "Bizi korumak" içinde var olan birileri Eyleme katılan, demokratik hakkını savunan hamile bir kadının bebeğinin ölümüne neden olmuş."O kızın eylemde işi ne demiş." Sonucunda elle tutulur tek şey orantılı güç kullanan polisin gazeteye çıkan haberleri olmuş.
Öğrenci eylemleri artmış. Dünyada yeni bir akım başlamış diyorlar. 68 Kuşağının benzeri gibi. Yalan! Basınımız ancak "kaderdaş'larım" olan öğrencileri yumurta atarken, uzuneşek oynarken göstermiş! Güzel halkıma "böyle eylem mi olur?" demek düşmüş.
Sağ olsun yabancı basın ve birkaç gazetemiz eylemde hak ararken bir öğrencinin kafasına aynı anda inen "7-8 tane cop"(!) resmini koymuş ama kimsecikler görmemiş!
Gittim, gördüm. Hani bizi teğet geçen kriz vardı ya Bursa'ya da hiç uğramamış. O kadar çok uğramamış ki, eskiden dolup taşan çeyizciler, meşhur havlucular ve İskenderciler bir bir kapılarına "satılık" "kiralık" yazılarını asmış ya da süresiz olarak kapatmış. Çok şükür ülkemizde ne işsiz var, ne kriz!
Bizim ülkemizde göçen maden de hala iki işçimizin cesedi dururken, maden kazalarından hiçbir işçimiz canlı çıkamazken bir yerlerde 33 işçi yerin 700 metre altından kurtarılmış. Aman Tanrım, sihir büyü filan mı kullandı yoksa bu adamlar demişiz. İnsan hayatına değer verdikleri için gece gündüz demeden çalıştılar mı yoksa? Tabiî ki hayır, orada insan az'mış! Bizde yetmiş milyon insan var, üç beş tanesi ölse ne olurmuş!
Referandumdan "evet" çıkmış. Hayırlı olsun, ışığımız bol olsun, yüzümüz nur dolsun.
Bir silah tasarısı gelmiş meclise. Bir insan birden fazla silah alabilecekmiş! Birkaç tanesini yanında taşıyabilecekmiş! Sonra ne mi olmuş? "Sen bana niye baktın" kavgasında üç kişi öldü manşetleri artmış.
Birileri kopya çekmiş, çektirmiş. "Yandaş" medya gibi "yandaş" öğrenci topluluğu oluşturmuş. Hakkı yenen bir kısım "Benim neyim eksik sizden, bak bak bende dini bütün biriyim" derken bir kısım sokaklara dökülmüş. Sonuç olarak "yandaş" olmayan herkes avuç yalamış.
Vatanı, milleti, namusu kurtaran bir otobüs şoförümüz varmış artık. Adam haklı, burası aşna fişne yeri değil yani... Bildiğiniz Taksim-Sarıyer otobüsü. Tabelada öyle yazıyordu. Binerken baktıydım hani... O otobüs şoförü sayesinde daha ahlaklı bireyler olmuşuz hepimiz. Çok sağ olsun!
Daha neler, neler olmuş derken aklıma bir tekerleme geliyor. Az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim, sonra döndüm baktım ki arkamı bir arpa boyu yol gitmişim... Arpayı bir de güzelce gözümüzde büyütmüşüz. Eee hadi hayırlısı... (DT/HK)
* Editörün notu: Deniz Türkeş, bianet'in en genç yazarı ama en kıdemlilerinden biri. bianet'e ilk yazısını 31 Aralık 2007'de yazdığında 14 yaşındaydı. 11. sınıfa geçene kadar yazdı. Sonra kendi deyimiyle "Dershane adı verilen korkunç bir kâbus başladı". Yaşıtlarıyla bir yarış içine girmişti. Böyle bir ortamda yazamazdı. O günleri şöyle aktardı Deniz "Korkunç diyorum çünkü gerçekten etrafındaki herkes orada olduğun süre boyunca sana 'Call of Duty' oyununda öldürülmesi gereken, yenilmesi zorunlu olan rakipler/düşmanlar gibi gösteriliyor. Ve sonrasında insancıl ilişkiler içinde mutlu olman bekleniyor. Tuhaf..." Deniz bu zorlu dönemi alnının akıyla geçti ve yeniden aramıza döndü. Hoş geldin Deniz.