Ramazan geldi, ama gelen sadece ramazan olmadı. Ramazanla birlikte her nasılsa bütün insanların üzerine bir iyilik hali, herkese bir bonkörlük geldi. Sadece bununla kalsa iyi. Ama tüm televizyonlar ilahiyatçılar, hocalarla doldu.
İnsanların tüm düşündüğü sahur ve iftar zamanlarında televizyona geçip demeçler veren hocalara bir telefonla bağlanabilmek ve acaba "öpüşmek orucu bozar mı" diye sormak. Ya da iğne olursa kusarsa ya da her han gibi böyle bir durumda orucunun bozulup bozulmayacağı.
Hali vakti yerinde olan Müslümanların bir başka düşündüğü şey ise sahurda ne yersem sabah midemi yakar, ne yersem aç kalırım, ne yersem susarım. Buna keza iftarda da çok yememek lazım değil mi malum yoksa kilo alırız. Memleketimin ekmek parası bile bulamayan halkında ise başka bir sorun var. Acaba bana yardım kolisi gelecek mi? Hani beni on bir ay boyunca unutan komşum ya da belediyem insafa gelip de bana iftariyelik bir şeyler verecek mi?
Herkeste bir yardım bir sevgi bir mütevazılık var. Tüm haberler diyetisyen ve ya doktor çıkartıp "ne yememeliyi" konuşuyor. Sonrasında Mekke'den görüntüler ve kapanış. Herkes hiç ziyaret etmediği kadar yatırları erenleri evliyaları dolaşıyor. Hatta kim olduğunu bilmediği mezarların başında bir sürü şey diliyorlar.
Kimse çıkıp sormuyor ne oldu Ergenekon davası? Ne oldu Deniz feneri davası? Tabii bunlar ne gerekli insanlarımıza onlar konuşsunlar sadece ne yemeleri gerektiğini. İzlesinler ramazanda umreye gidenleri. On bir ay yatıp on ikinci ay yardıma başlasınlar, düşünmedikleri bir anda din korkusuyla gelsin akıllarına, unuttukları insani duygular bu ay gelsin hatırlarına ama unutsunlar memleket meselelerini unutsunlar kimlerin kendilerini sömürdüğünü.
Unutsunlar krizin kimi teğet geçtiğini. Bir süre sonra bayram telaşı başlar, sonra yılbaşı... Yani hep bir bahane hep bir unutturma çabası ama ben size söyleyeyim ne olduğunu Ergenekon davasına, Deniz Feneri davasına... İkisi de uzun bir süre için Ramazana tatiline girdiler. Bir süre görünmeyecekler ortalıklarda, ta ki insanlar normale dönene kadar. Ama korkmayın sonra yine bulunur bir bahane, yine unutulur hepsi bir süreliğine...(DT/EÜ)