bianet, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni sonbahardan beri etkisi altına alan kuraklığın nedenlerini ve sonuçlarını uzmanlara sordu.
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Diyarbakır Şubesi Başkanı Şihat Şengal, sorunun boyutlarını bianet'e şöyle aktardı:
"Diyarbakır'la birlikte Adıyaman, Şanlıurfa, Batman, Siirt, Şırnak, Mardin ve Gaziantep'in dahil olduğu geniş bir bölgeyi etkileyen kuraklık Eylül'de başladı, Ekim'de bariz bir şekilde kendini gösterdi. Yağış miktarı bir önceki yıla göre yüzde 65 oranında azaldı. Diyarbakır'da, buğday ve mercimek rekoltesinde geçen yıla göre yüzde 80 civarında bir düşüş var, çiftçi kan ağlıyor.
Diyarbakır özelinde konuşacak olursak, nüfusun yarıya yakını çiftçilikle uğraşıyor. Fabrika, iş sahası fazla yok. Dolayısıyla yaşanan kuraklığın etkisi büyük olacak. Göçler olabilir, insanlar arazilerini satabilir. Kredi çekmişse, malını mülkünü ipotek ettirmişse bunları kaybedebilir. Bu durumdan esnaf ve diğer kesimler de etkilenir.
"Dahası, Türkiye ekonomisi için tehlike çanları çalıyor. Kırmızı mercimeğin yüzde 90'ı Güneydoğu'da üretiliyor. Fiyatlar artabilir. Sadece Ziraat Bankası'yla sınırlandırılmaksızın tüm çiftçi borçları ertelenmeli, üreticilerin kayıpları kısmen de olsa karşılanmalı."
Şahin: Kuraklık tesadüfi veya dönemsel değil
Türkiye Yeşilleri ve Küresel Eylem Grubu'ndan (KEG) Ümit Şahin, bianet'e yaptığı değerlendirmede sorunun asıl nedeni olarak küresel ısınmayı gösterdi, "hatalı su politikaları da önemli bir etmen" dedi:
"Güneydoğu'daki kuraklık sürpriz değil, Türkiye'nin diğer yerlerinde de, özellikle İç Anadolu'da, Konya Ovası'nda ciddi bir kuraklık sorunu var. İçme suyu da dahil, susuzluk sorunu var. Bunlar yalnızca Türkiye'ye özgü sorunlar değil. Genel nedeni küresel ısınma. Bu kendini Myanmar'da kasırga, Türkiye gibi ülkelerdeyse kuraklık olarak gösteriyor. Yani tesadüfi veya dönemsel değil.
Elbette büyük barajların yapılması, akarsuların normal rejimlerinin değişmesine yol açan müdahaleler gibi ekolojik olmayan su politikaları da önemli bir neden. Ekolojik dengelere uyumlu su politikaları gerekiyor. Örneğin susuzluk yaşayan bölgelerde çok su isteyen ürünler yetiştirmek yerine daha küçük çaplı, o bölgenin iklimine uygun, organik tarıma geçilmeli."
"Kuraklık kabul edilmiyor, edilse de nedenleri anlaşılmıyor"
Şahin'e göre hükümetin çevre ve tarım politikaları yanlış:
"Fakat sadece su yönetimi yeterli değil. İklim değişikliğine karşı bir mücadeleyle birleştirmediğiniz sürece kısa vadeli kalır. Uzun vadede, küresel ısınmayı önleme ve ona adaptasyon yöntemlerinin tartışılması gerekiyor.
Lakin, kuraklığı kabul etmede bile sorun var. Geçen yıl bakan 'Kuraklık diye bir sorun yoktur, inşallah yağmur yağar' diyordu. Şimdi kuraklık kabul edilmeye başlansa bile nedenlerini kavramakta zorluk çekiliyor. Bütün çevre politikaları ve tarım politikaları yanlış." (KM/GG)