Dünya Kupası'nda grup maçları ve ikinci tur karşılaşmalarının ardından çeyrek finalistler belli oldu.
Güney Kore, ABD, Slovakya, Şili, Meksika, İngiltere, Japonya ve Portekiz ikinci turda elenirken Uruguay, Gana, Hollanda, Brezilya, Arjantin, Almanya, Paraguay ve İspanya son sekize kalmayı başardılar.
Çeyrek final maçları yarın (2 Temmuz) başlıyor.
Çok yaşayın Amerikalılar
Şu ana dek kupaya yüksek teknik kapasiteleri ve göze hoş gelen oyunlarıyla Güney Amerikalıların damga vurduğunu söylemek mümkün. Turnuvaya katılan beş Güney Amerikalının dördü lider, biri de ikinci olarak gruplardan çıkmayı başardı. Güney Amerikalılar ikinci turda da Brezilya ile eşleşen Şili dışında fire vermediler.
Turnuvada tatmin edici sonuçlar alan bir diğer kıta Kuzey Amerika oldu. Bu kıtadan kupaya katılan ABD ve Meksika, düştükleri zor gruplara rağmen ikinci tura yükselebildiler. Burada elenseler de oynadıkları futbolla kupaya keyif kattılar.
Asya'nın Güney Kore'si, Afrika'nın Gana'sı var
Gruplarda 4'te 2 yapan Asyalılar da fena bir performans göstermediler. Güney Kore ve Japonya, yeryüzünün en kalabalık kıtasını temsilen bir üst tura ayak bastılar. Ne var ki kıl payı mağlubiyetler sonucunda elenmekten kurtulamadılar. Özellikle Güney Kore ortaya koyduğu pozitif oyun anlayışıyla futbolseverlerin gönlünü kazandı.
Afrikalıların ilk kez "Kara Kıta"da düzenlenen bu turnuvada genel olarak başarısız olduğu ileri sürülebilir. Zira altı Afrika temsilcisinden ev sahibi Güney Afrika da dahil beşi grup aşamasında elendi. Öte yandan genç kadrosu ve sergilediği dinamik futbolla Gana, 1990'da Kamerun'un ve 2002'de Senegal'in gösterdiği başarıyı tekrarlayarak çeyrek finale adını yazdıran üçüncü Afrikalı oldu. Gana bir tur daha geçerse Güney Afrika 2010 her şeye rağmen "yeryüzünün lanetlileri" açısından unutulmaz bir kupa olarak tarihe geçebilir.
"Yaşlı Kıta"nın gerileyişi ve Almanya'nın yeniden doğuşu
Avrupalıların çoğuysa oynadıkları sıkıcı futbolla futbolseverleri bezdirmek dışında hiçbir şey yapamayarak erkenden evlerine dönmek durumunda kaldı. Dünya kupasında boy gösteren 13 Avrupa takımından sadece üçü çeyrek finale yükselebildi. Avrupa futbolunun başlıca ekollerinden İtalya ve Fransa gruplarını son sırada tamamlarken, İngiltere de ikinci turda ezeli rakibi Almanya'ya farklı bir şekilde mağlup olarak elendi.
Kıtanın kupaya devam eden temsilcilerinden Hollanda ve İspanya öteden beri hücum futboluna yatkınlıklarıyla öne çıkan takımlar. Joachim Löw'ün yönetimindeki Almanya ise katı bir savunma anlayışıyla fabrika disiplini birleştiren eski kimliğinden uzaklaşmış görünüyor. Tanıl Bora'nın deyişiyle Hollandalılaşan Almanya, artık daha açık, hızlı ve sürprizlere gebe bir oyun sergiliyor.
Pozitif futbolun zaferi
Dünya kupasında nispeten pozitif bir futbol sergilemeye çalışan ekiplerin, önceliği rakibi bozmaya veren takımları geride bırakmış olması futbol romantikleri açısından son derece sevindirici.
Zira hızla endüstrileşen ve akıl almaz paraların döndüğü dev bir küresel sektör haline gelen futbola çoktandır "Neticeye bak" diyen anlayış egemen olmuş durumda. Kazanmayı her şeyin önüne koyan bu anlayış, fiziki güce dayalı defansif oyunu öne çıkararak futbolu bir hayli sevimsizleştirdi.
Yunanistan'ın kazandığı Euro 2004 ve İtalya-Fransa finaline sahne olan Almanya 2006 savunma futbolunun başarı hanesine yazıldı. Euro 2008'de İspanya'nın kazandığı şampiyonluk ise savunma futboluna karşı pozitif futbolun zaferiydi. Görünen o ki Güney Afrika 2010 da öyle olacak.
Turnuvanın kalanının futbolseverler için çok keyifli geçeceğini söyleyebiliriz. Hele bir de Gana bir iki tur daha geçerse yahut Maradona'nın Arjantin'i kupayı alırsa... (KM/TK)