"Arabayı hortumla değil, kovayla yıkıyoruz"
Hasan Beşlioğlu, bir esnaf lokantası sahibi, "bilhassa su parası çok geldiği için özellikle tasarruf ettiğini" söylüyor:"Sebzeleri yıkarken kısamazsın tabi, ıspanağı üç kere yıkamadın mı toprak olur sonuçta. Ne bileyim bulaşık makinesini tam doldurmadan çalıştırmıyoruz, duyarsız değiliz yani bu konuda."
Bedriye Kara, Düzce'de yaşayan, 50 yaşlarında bir ev kadını, su sıkıntısını, Düzce'de daha çok hissettiklerini söylüyor:
"Ev temizliğini daha çok yıkayarak değil, silerek yapmaya gayret ediyorum, balkonu, banyoyu siliyorum, önceden yıkardık. Duş alırken boşa su sarf etmemeye çalışıyoruz, çamaşırı, bulaşığı biriktirip yıkıyoruz."
Bir yayınevinde çalışan Sevgi Öncü ise, araba yıkarken hortum değil, kova kullanmak gerektiğinin altını çiziyor: " Bir kova suyla yıkayıp, bir kovayla duruluyoruz yani, dikkat etmek gerekiyor, sadece su değil, elektrik de aynı şekilde."
"İnsan sağlığını etkiliyoruz, daha da kısamayız"
Bir oto yıkamada çalışan Tarık Aydoğdu, su tasarrufunda önlemini almış olmanın rahatlığıyla konuştu:
"Suyumuzu varilde biriktiriyoruz, kuyudan makineye az su, çok tazyikli geliyor, günde yaklaşık 50 litre su harcıyoruz. Önce elde süngerle sabunluyoruz, sonra duruluyoruz. Kuyudan gelen suyu eskiden bol bol kullanırdık, şimdi saat takıldı. Tabii ödeyince de ayrı bir tasarruf derdi oluyor."
Büyük bir restoranda çalışan İbrahim Aydoğan, suyu idareli kullanmaya çalıştıklarını fakat hijyen açısından çok da tasarruf edemediklerini ifade etti:
"Bulaşık makinesi kullanıyoruz, ne bileyim yerleri silerek temizliyoruz ama daha da kısamayız, insan sağlığını etkiliyoruz yani."
"Bunları daha çok çocuklara anlatmak önemli"
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı (Çevkül) gönüllüsü Çiğdem Yıldız Kanmaz bireylerin kısıtlı kullanımlarıyla su sorununun aşılamayacağını ama yine de önlem aldığını söylüyor:"Ben, biraz daha fazla para vererek kısa programlı çamaşır, bulaşık makinesi aldım, bilinçli olarak. Çevremdekilerin yarısı kadar su faturası ödüyorum falan. Sonuçta bireylerin yapabileceği şeyler de çok kısıtlı, en büyük sorun sanayi sektörü, barajlardan kaçak kullanım, vs. Önemli olan bu konuda duyarlılık oluşturabilmek, burada bir damlanın hesabını yaparken, orada barajlar, göller gidiyor."
Genel olarak alınan önlemlerin günlük su tüketimiyle sınırlı olduğunu, bu konuda başka neler yapılabileceğini sorduğumuzda Kanmaz, bize bir dolu doküman yollayacağı sözünü verdikten sonra ekliyor:
"Sadece su-elektrik olarak değil, doğal kaynakların tüketimi olarak düşünmek gerek, insanlar ağaçlandırmaya teşvik edilmeli, dört bir yanımız su denir mesela ama dünyada içilebilir su oranı çok düşük, bunun sürekli hatırlatılması lazım. Bir de bunları artık daha çok çocuklara anlatmak önemli."
"Aç durursun da susuz duramazsın"
Bakkal dükkanında çalışan Necla Uçar'ın bulaşık makinası yok, bulaşığa çok su gitmesinden şikayetçi:"Eskiden olduğu gibi har vurup harman savurmuyoruz tabi, duş alırken kovaya dolduruyoruz, halıları yıkamıyoruz, eskiden hortumu takar, şakır şakır yıkardık. Şimdi ya susuz kalırsak diyoruz. Ay! Mevlam kimseyi suyla imtihan etmesin. Aç durursun da susuz duramazsın."
Emir Akçadağ, 22 yaşlarında bir öğrenci, "Traş olurken, diş fırçalarken, ne bileyim duş alırken gereksiz yere, aşırı su tüketmiyorum" diyor. (CU/NZ)