Resmi Gazete’de dün yayınlanan “Okul Gıdası Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2020/23)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No: 2023/34)” ile okul gıdası hakkındaki tebliğin bazı hükümleri değiştirildi.
Değişiklik aşağıda:
MADDE 1- 22/10/2020 tarihli ve 31282 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Okul Gıdası Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2020/23)’in geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “11/9/2023” ibaresi “14/9/2026” olarak değiştirilmiştir.
Bu değişiklik çocukların sağlıklı beslenmesi açısından basit sonuçlara yol açacak bir değişiklik değil.
Kararı, siyasal iktidarın son bir yıl içinde sıklıkla gündeme gelen çocuklara okulda ücretsiz bir öğün sağlama talebini karşılamaktan vazgeçtiğini gösteren adımlardan biri olarak görüyorum.
Kısa ve Öz 16: Sağlıklı okul gıdası 2026’ya kaldı
Peki okulda satışa sunulan gıdalarla, çocuklara okulda ücretsiz bir öğün sağlanması meselesi arasındaki aradaki bağlantı ne?
Kısa Bir Tarihçe
Okulda kantin, yemekhane, kafeterya, büfe vb. yiyecek içecek satışının yapıldığı yerlerde çocuklara satılan gıdaların belirli bir niteliğe sahip olması gerektiği üzerine yaklaşık 20 yıla yayılan bir çalışma var. Çalışmanın amacı okullarda hangi gıdalar satılmalı -ve elbette hangi gıdalar satılmamalı- sorusuna bir yanıt oluşturacak bir yasal çerçeve ve bu çerçeveye yaslanan bir sistem kurmaktır.
Yıllar süren çalışmalar sonucunda okulda çocuklarda gizli açlık sorununa yol açan ya da bu sorunu derinleştiren gıdaların satışı yasaklandı. Özellikle de şeker içeriği yüksek besin öğesi içeriği zayıf ürünler…
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu, Eğitim Kurumlarında Satışı Uygun Olan ve Uygun Olmayan Gıda ve İçecekler’in listesini yayınladı. Liste şu linkte yer alıyor:
Listede okullarda satışa sunulacak hazır ambalajlı gıda maddelerinin niteliği, 22 Ekim 2020 tarih ve 31282 numaralı Resmi Gazetede yayınlanan ve okul gıdası onay şartlarını ve bu gıdalarda kullanılacak okul gıdası logosuna ilişkin hususları düzenleyen tebliğle belirlendi. Bu tebliğe göre okullarda satışa sunulacak ambalajlı gıda maddeleri, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından denetlenerek okul gıdası üretmeye uygun olduğu belirlenen ve okul gıdası logosu kullanım izni verilen firmalar eliyle üretilebilir.
Yine tebliğe göre ancak okul gıda logosu alabilen firmalar ürettikleri gıdaları okullara verebilirler.
Tarım ve Orman Bakanlığı okul logosu alan firmaların isimlerini sitesinde yayınladı. Liste şu linkte en alt satırda yer alıyor: https://www.tarimorman.gov.tr/Konu/2054/okul_gidasi
04 Temmuz 2023 tarihli listede 495 firma yer alıyor. Bu firmaların ürettiği gıda maddeleri okullara üzerine okul gıda logosu konularak girebilecekti…
Yıllardır süren çalışmalar mevzuat açısından son aşamaya gelmişti. Okul gıda programının ambalajlı gıda maddelerini de kapsayacak şekilde yürürlüğe girmemesi makul için bir neden yoktur. Dolayısıyla dün resmi gazetede yer alan okul gıdası hakkındaki tebliğ ile ambalajlı gıda ürünleri için yasanın yürürlüğe girme süresini 2026 yılına erteleyen karar izaha muhtaçtır.
Aynı karar 2022 yılı Eylül ayında da alınmış ve yasanın yürürlüğe girme süresi bir yıl daha uzatılmıştı.
Son kararla birlikte bu süre 2026 yılına çıktı…
Bu değişiklik okullarda satışa sunulan ambalajlı gıda maddeleri ile ilgili sorunları büyütecektir. Şeker içeriği yüksek, besin öğesi içeriği zayıf, ucuz ve kalitesiz gıda ürünlerinin okullara girişine göz yumulmasına yol açacaktır. Esasen bu göz yumma hali epeydir devam eden bir sorundur. Okullarda satışa sunulan gıda maddeleri içinde Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunca uygunsuz olarak nitelenen gıda maddelerinin yer aldığı bilinmelidir. Merak edenler listeyi eline alıp herhangi bir okulun kantin-kafeterya vb. birimini ziyaret edebilir. Bilim kurulunun listesinde yer alan gıdalara dair bir tartışmaya bu yazıda girmeyeceğim.
Bu Sorunun Okulda Ücretsiz Öğünle İlgisi Ne?
Resmi Gazetede yer alan erteleme kararıyla okulda gıda satışı yapılan yerleri kontrol etme-denetleme faaliyetleri büyük ölçüde ortadan kalkacaktır. Bu faaliyetlerin gerçekte de çok iyi yapılmadığı bilinmelidir.
Yapılan değişikliğin büyüteceği sorunların başında ise gizli açlık sorunu geliyor.
Ülkemizde son iki yıldır gıda fiyatlarında gözlenen 4-5 katı artış toplumun yeterli gelire sahip olmayan kesimlerindeki sağlıksız beslenme sorununu büyüttü.
Son bir yıl içinde gıda, beslenme, eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren çok sayıda sivil toplum örgütü ve inisiyatif bu önemli meseleyi gündeme getirmeye çalışıyor. Medya da (özellikle de Halk TV’de sabah kuşağında yayınlanan Yeni Bir Sabah programında meseleye sık sık yer veren tüm program ekibini kutlamak gerekiyor) bu konuya kayıtsız değil
Ülkemiz kamuoyu açlık denildiğinde aşırı zayıf, büyümesi ve gelişmesi sekteye uğramış kişileri algılıyor. Açlık meselesinin tek görüntüsünün zayıflık olduğunu düşünüyor. Obezite sorunu yaşayan kişilerin ise aşırı yediğini, haliyle açlık çekmediğini sanıyor. Oysa yetersiz-kötü beslenme ya da gizli açlık olarak da nitelenen durumun doğurduğu bir diğer sorun obezitedir. Obezite sorunu yaşayan insanlarda da demir, B12, çinko gibi önemli besin öğelerinin yetersizliği sıklıkla görülür.
Özetle, büyüme ve gelişmede gerileme/zayıflık ile obezite gizli açlıktan kaynaklanan iki önemli sağlık sorunudur.
Her iki sorun da en fazla yoksul ve gıda güvencesizliği içinde olan toplumsal kesimlerde görülür.
Gizli açlık sorununa en hassas kesim ise çocuklardır.
Ülkemizde 18 yaş altında 23 milyona yakın çocuk var. Okul çağındaki çocukların en iyimser tahminle dörtte birinin okula aç gittiği düşünülüyor.
Çocukluk çağı obezitesi sorunu ise bir diğer büyük meseledir. Ülkemiz çocuklarında obezite oranları; 0-5 yaşta % 8.5 ve 6-18 yaşta % 8.2 şeklinde olup fazla kilolu olan çocuk oranları da; 0-5 yaşta %17,9 ve 6-18 yaşta %14,3 olarak bulunmuştur.
Bu oranlar acilen kamusal önlemler almanın gerekli olduğuna işaret ediyor.
Alınacak acil önlemlerin başında ise okulda çocuklara ücretsiz bir öğün sağlamak geliyor. Böylece hem büyüme-gelişme açısından sorun yaşayan çocukları hem de obezite sorunu yaşayan çocukları koruyabilmek mümkün olacaktır.
Okullarda ücretsiz beslenme desteği çeşitli ülkelerde uygulanan, çocukların fiziksel ve zihinsel sağlıkları, okul başarıları üzerinde çok olumlu etkilere sahip, sosyal refahı artırdığı kanıtlanmış bir uygulamadır. Dolayısıyla içinde olduğumuz gıda krizini de hesaba katarak, bu uygulamayı acilen yürürlüğe koymak gerekirken tam aksi yönde davranarak, okullarda çocukların sağlıksız beslenmesi sorununu büyütecek, büyüme-gelişmede gerileme sorunu ile çocukluk çağı obezitesi sorunu yaşayan çocuk sayısını arttıracak bir karar almak doğru değildir.
Okullarda gıda satışı sıkı kontrol edilmelidir. Bu konuda okul idaresinin, okul aile birliklerinin yaptığı denetim değil dış denetim esastır. Bu konuda gıda, sağlık ve beslenme ile ilgili meslek örgütlerine aktif rol ve yetki verilmelidir. Ancak meselenin asli çözümü okullarda parayla gıda maddesi satılmamasıdır.
Çocukların sağlıklı gıdaya erişimlerini bir hak olarak görmek ve bu hakkı tesis etmek gerekiyor. Bu hakkın gerçekleşmemiş olmasını sadece siyasal iktidarla ilgilim bir sorun olarak değil toplumsal bir başarısızlık olarak da görmek gerekiyor. Bu konuda Bianet’te çok yazım var ve o nedenle sözlerimi daha da uzatmak istemiyorum.
Okulları çocukların eğitim aldıkları yerler olarak değil, sağlık ve esenliklerini güvence altına aldığımız yerler olarak da düşünmeliyiz, düşünebilmeliyiz. Böyle bakabilirsek ancak meseleler arasındaki bağlantıyı kurabiliriz ve kalıcı çözümler üretebiliriz...