Ağustos 2002'de kurulan Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) yaygın medyada ilk defa ilk sayfadan verilen bir habere konu oldu. Parti içindeki taciz iddiaları ve ardından gelen istifalar, özellikle de Mihri Belli'nin istifası bugün Sabah ve Yeni Şafak'ta yer aldı.
Sabah nesnel olarak verdiği haberi sürmanşete taşırken, Yeni Şafak "Sosyalist Tacize İsyan" diye verdi.
Medyanın gözleri birden açıldı
Google'da yapılan detaylı bir arşiv taramasına göre SDP'nin adı bugüne kadar Sabah gazetesinde sadece iki kere haberlerin içinde geçti.
Bunlardan biri, Erdal Şafak bu yıl İstanbul'da Newroz kutlamasına katılan parti ve grupları sayarken... Diğeri de Mayıs 2004'te Antalya'da NATO'ya karşı düzenlenen protesto eyleminde polisin müdahale ettiği gruplar arasında... Biri köşe yazısı, diğeri bir paragraflık bir haber; ikisi de olumsuz yazılar.
Yeni Şafak'taysa, aynı arama sonunda 23 haber çıkıyor. Bunların çoğu 22 Temmuz seçimlerine bağımsız aday olarak katılan ve milletvekili seçilen Akın Birdal için kullanılan "eski SDP başkanı" ifadesinden kaynaklanıyor. Onun dışında SDP'nin katıldığı protesto eylemleri, mitinglerle ilgili haberlerin içinde geçiyor.
Aynı dönemde –maalesef kaynakları yaygın medyayla karşılaştırılamayacak- bianet'te içinde SDP geçen 384 haber yayınlandı.
SDP nasıl haber olur?
Bu küçük karşılaştırma, ana akım medyanın "sosyalist" sözcüğüyle ilişkisi açısından semptomatik. Çeşitli zamanlarda Mihri Belli, Akın Birdal, Veysi Sarısözen, Ragıp Zarakolu, Filiz Koçali, Filiz Karakuş gibi isimleri barındıran SDP, kurulduğundan bu yana güncel siyasete, özellikle de Kürt sorununa ve kadın haklarına ilişkin yüzlerce açıklama yaptı.
Koçali uzun zamandır Türkiye'deki tek kadın parti başkanı. Parti tüzüğünde kotadan, kadınlara yönelik pozitif ayrımcılığa birçok düzenleme var ve işliyor.
Bütün bunların hiçbiri yaygın medya için haber değeri teşkil etmedi ama bir ihlal iddiası derhal birinci sayfaya taşındı. Son olayın haber değeri taşıdığına şüphe yok, ama bir partinin sesini duyurabilmek için ancak bir "skandal"a yol açmak zorunda kalması medyanın sosyalizmin ne tarafında durduğunu göstermesi açısından anlamlı. (EÜ/TK)