Mark Mangion, Malta'da modern görsel sanatları teşvik etmek görevini üstlendi. Sayısız yerel ve uluslararası sanatçıyla çalıştı ve ülkenin modern sanat sahnesindeki ana katılımcılardan biri haline geldi.
Valletta'daki St. James Cavalier Yaratıcılık Merkezi (St. James Cavalier Centre for Creativity'de) yeni kurulan Malta Modern Sanatlar (MCA) 'mekanının' direktörü olarak Babelmed'e konuştu.
Malta'da yaşamayı nasıl anlatırdınız?
Malta'da yaşamak tezatlarla dolu. Çok yüksek bir yaşam kalitesi ve iş yapma kolaylığı olmasına rağmen, modern kültür burada yeteri kadar takdir edilmiyor ve bu konuda ileriye gitme isteği de yeterli değil.
Başkent Valletta, beni her zaman şaşırtabilen muhteşem bir şehir. Yetişkin hayatımın büyük bölümünü büyük şehirlerde geçirdikten sonra, Valletta'nın, hem anonimliğinizi belli bir yere kadar koruyup hem de yerlisi olabileceğiniz çok iyi bir dengeye sahip olduğunu düşünüyorum.
Malta'nın doğal ve mimari güzellikleri arasında yaşamak ve çok büyük bir potansiyel değişim döneminde olduğumuzun bilincinde olmak beni heyecanlandırıyor.
Ancak insanların herhangi bir değişikliği benimseme konusundaki yavaşlığı nedeniyle hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Bu his yoğunlaştığında ise, bu Akdeniz'e özgü problem insanda gitme dürtüsü yaratıyor.
Malta'da büyüdünüz ama eğitiminize Londra ve New York'ta devam etmeyi seçtiniz. Neden böyle bir karar verdiniz ve bu, genç Maltalı sanatçılar arasında ne kadar yaygın?
Malta'dan 1994'te 18 yaşımdayken ayrıldım. Her zaman büyüdüğüm ülkeye karşı belli bir kopukluk hissetmiştim.
Sanırım muhafazakar doğası ve benim için ve kişisel gelişimim için en önemli olan şeyler - sanat, film, müzik, ilerici yaşam tarzım - beni buradan ayrılmaya ve keşfetmeye itti.
Tabii ki, bu herkes için çok önemli; büyük şehirlerde yaşayanlar için bile... Başka yerleri keşfetmek, insanın kendisini ve 'diğerini' daha iyi anlamasına yardımcı oluyor.
New York Şehri ve Londra, İngilizce konuşulan yerler ve ikisi de, yeni olanı benimsemek konusunda engin bir geçmişe sahip.
Aynı zamanda, hem şu ana, hem de geçmişe ait sanata çok büyük erişimi olan çok iyi sanat okulları var.
Bu şehirlerde edindiğim bilgi, etkiler ve kazandığım bağımsızlık çok önemliydi. Bu nedenle, Maltalı sanatçılara, küçük adalarından ayrılıp dünyayı görmelerini tavsiye ederim. Tabii ki, ille de bu iki şehir olması gerekmiyor.
Genç Maltalı sanatçılar neden yurtdışına çıkmalı?
Kişinin ufkunu genişletmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kişi bunu ister sanal olarak yapabilir, ister film ve edebiyat yoluyla, ister fiziksel olarak yolculuk yaparak da...
Özellikle de sanatçıların, kendilerini güçlü ulusal mirastan kurtarmaları ve dillerinin daha sofistike ve yerinde olmasını sağlayacak daha büyük bir sanatsal bağımsızlık kazanmaları gerektiğine inanıyorum.
Bir sanatçının Malta'da yaşaması ve çalışması için iyi bir sebep var mı, birkaç neden sıralayabilir misiniz?
Malta'da iklim harika. Kuzey Afrika ve Avrupa arasında ve örneğin Britanya etkisi gibi tezat etkiler altındaki Malta çalışmak için çok tuhaf ve aynı zamanda özel bir yer.
Ucuz olduğunu pek söyleyemem ama birçok büyük şehirden daha ucuz, ki bu da bir sanatçı için çok önemli.
Modern kültür açısından ise Malta boş bir duvar gibi. Yani yeni kimliğinin oluşturulması konusunda büyük bir potansiyel var.
'interartive.org'a verdiğiniz bir röportajda, "Sürekli olarak genç sanatçılar arıyorum ama bulamıyorum. Küçük 'potansiyeller' buluyorum, ama onlar belli gerçeklerden çok kopuk. Bu çok büyük bir sorun, çünkü çevreye duyarlı çok daha fazla genç sanatçı olmalı" dediniz. Bunu söylerken ne demek istediniz? Veya genel bir kayıtsızlık hissi mi oluduğunu düşünüyorsunuz? Ve eğer varsa, neden?
Daha ucuz seyahat, internet ve Malta'nın genel olarak dünyadan daha az kopuk hale gelmesi nedeniyle enteresan bir süreçten geçtiğimizi düşünüyorum. Ancak, benim kuşağımda hayranlık uyandıran yöntemlerle modern sanatı gerçekten keşfeden çok az sanatçı olduğunu düşünüyorum.
Yeni kuşağın daha fazla fırsatlara sahip olduğunu görüyorum ama gerçekten de bir kayıtsızlık hissediyorum.
Sanırım temel problem, sanatçıların baz alıp kendilerini geliştirebilecekleri genel bir altyapının olmaması.
Sanat okulu yok. Çok az profesyonel sanatçı, yazar, küratör ve galeri var... Bu da genç sanatçılara, çalışmalarını daha üst bir seviyeye taşımak konusunda cesaret vermiyor.
Gerçi sanat her zaman yetersizlikler arasında da gelişecek alan bulur, ama ben bu duruma yeterli bir tepki görmüyorum.
MCA, yeni, modern çalışmalar peşinde olan herkes için bir referans haline geldi. Bu noktaya kadar karşınıza çıkan en büyük zorluk ne oldu?
En büyük zorluk tabii ki, finansman oldu. Malta'da hükümetten ve özel sektörden finansman almak çok zor.
Tabii ki, Malta halkına modern çalışmalar sunmanın da kendi içinde zorlukları var çünkü çoğununun bu tarz çalışmalar ile ilgili bilgisi çok az. Ancak bazı şeylerin değişmeye başladığını hissediyorum. Bu da çok olumlu.
Merak uyandırmak ve eleştirel tartışmalar başlatmak büyük şehirlerde bile kolay bir iş değil.
MCA'yı hangi noktaya taşımak istiyorsunuz? Geleceğe dair projeleriniz nelerdir?
MCA'nın sürekli olarak değiştiğini ve kendini yeniden keşfettiğini görmek istiyorum. Büyüdüğünü görmek istiyorum, ama çok fazla değil. Galeri/müzenin 'disney'leştirilmesine karşıyım.
Küçük, yönetilebilir ve sürekli olarak yenilikler içeren bir galeri/müze iyidir. Daha iyi bir finansmanımızın olmasını dilerdim. Bir Malta/Triennial, eleştiri dergisi, dijital bir sanatçı film arşivi ve bir prodüksiyon şirketi oluşturmak istiyorum.
Ve bir de pratik çalışma ve araştırma temelli ikametgah programı...
Aynı zamanda bir halk sanat projesi programı başlattık ve bunu geliştiğini görmeyi çok istiyorum.
Nihayetinde, MCA'nın kendi mekanına sahip olmasını ve Malta tarafından düzgün şekilde finanse edilmesini isterim. Malta'ya çok şey sunduğumuzu düşünüyorum ve bunu yapmaya devam edebiliriz, ama desteğe ihtiyacımız var. (GC/EAY)
* Gilbert Calleja'nın metnini Esra Aygın Yalgın Türkçeleştirdi.