İsimleri Ashekman, R.E .K. crew, P+G crew, Ph@2, Moullem, Kabrit ve Kimewé (Trablus'ta). Yaşları 15 ile 30 arasında değişiyor ve aldıkları ilhama göre, şehrin duvarlarını rengarenk çizimleri ile damgalıyorlar.
Aralarında en yaşça büyük ve en girişken! olanları 1990larda bu harekete utangaç bir şekilde başladılar, ama grafiti 2000'li yıllarda gelişerek Temmuz 2006'da Lübnan ile İsrail arasındaki savaşta iyice serpildi.
P+G Crew'ın kurucu ortağı Saro bu gelişmeyi "Savaştan sonra yapacak hiçbir şeyimiz yoktu ama söyleyecek çok şeyimiz vardı,"sözleriyle özetliyor.
Ama grafiti dünyası çok engin. Düşüncelerini duvara döken bir genç ile gerçek bir sanat eseri olan özenli bir resim yapan arasında, şehrin duvarları dışında çok az ortak yön var.
Beyrut'taki grafiti üzerine Tania Saleh'in yazdığı Beyrut'u Çizmek - Grafitileri ile açığa çıkan bir şehir kitabının editörü Joseph Brachya, "Beyrut'un duvarlarında eskiden beri çok fazla siyasi etiket ve logolar vardır", diyor. "Ama, tabiri caizse çok az sanatsal grafiti var".
Aslında tüm savaş milisleri, kendi bölgelerini, partilerinin logolar ve sloganları ile işaretlediler. Bu işaretlerin çoğu kalıplar yardımı ile yapıldı. Bu bölge işaretleme tarzı, bugün bildiğimiz şekliyle grafiti kültürünün temeli.
Bu kültür, 1970'lerde çeteler-arası savaşlar sırasında New York'ta doğdu. Brachya "Ama, etiket ve grafitiler ile bölge ele geçiren Amerikalı çetelerin aksine, Lübnanlı milisler kendi bölgeleri ile sınırlı kaldılar", diye anlatıyor.
Mayıs 2008'de, Sünni ve Şii milislerin Beyrut'un merkezinde girdikleri çatışma, sokaklardaki tüm siyasi işaretlerin kaldırılması anlaşması ile sonuçlandı. Grafiti'nin diğer türleri, daha sanatsal olanlar ise, şehirde yaygınlaştı.
"Serbest stil" hala yok yeni
BeirutNTSC blogu'nun yaratıcısı ve Beyrut duvarları ile ilgili iki elektronik kitabın editörü. (Archewallogy, Les murs murs de la ville), http://beirutntsc.blogspot.com/2009/10/tarek). "Maalesef, Lübnan'da az sayıda iyi sanatçı var. Kalıplar olmadan ve 'serbest stille' yani boya spreyleri ile resim yapabilenler çok az," diyor
Bunlar arasında en çok tanınanlar: Ashekman, R.E.K crew ve P+G crew.
Ashekman (http://www.ashekman.com/) Kabbani ikiz kardeşlerden, Omar ile Mohammad'den oluşuyor ve koufi (açısal ve geometrik) ve diwani harflerle dekoratif ve esnemiş Arapça grafiti üzerine uzmanlaşmış.
"Arapça çalışıyoruz, çünkü bu bizim kültürümüz," diyorlar. Sosyal ve siyasi grafitileri ile bilinen -"al share3ilna", sokak bizim veya "Ghaza fi qalbi" Gaza kalbimde -, iki kardeş "Arapça argosunda kaçış anlamına gelen" sahne isimlerini bir marka haline getirmiş. Bir rap grubu ve T-shirt serileri için bir marka...
Kırmızı Gözlü Kamikaze (R.E.K/ Red Eyes Kamikaze) www.facebook.com/?ts 1990'lı yıllarda, Sari, yani diğer adı ile Fish tarafından cesaretlendirilerek bu işe giren bir grup...
15 üyesi ile bugün en büyük grafiti grubunu oluşturuyor. En genç üyesi 15 yaşında.
Fish, "Hem Latin hem de Arap harfleri ile yazıyoruz," diye anlatıyor. Grubun çizdiği birçok grafiti, çizgi film karakterlerini temsil ediyor: Bugs Bunny, Temel Reis, Simpsonlar, vs.
Bu da, grubun çoğunluğunun çok genç olmasından kaynaklanıyor. Daha "sosyal" içerikli Beyrut Ölmez (Beirut ma bit mout), Beyrur Konuşabilseydi (Beirut in hakat) gibi grafitileri çanta ve kartlara basıldı.
P+G (Parko + Graffiti, http://thepgcrew.com/) Saro, namı diğer Oras ve arkadaşı Hagop tarafından kuruldu. Grubun evrimi, üyelerinin mevcudiyeti ve gruba katılanlara bağlı.
Bugün ise, grubun iki önemli üyesi Oras ve Horek... Oras, Horek için "birkaç yıl önce Lübnan'a taşınan ve çok büyük etkisi altında kaldığım genç bir Rus öğrenci," diyor.
Aslında, halen Rusya'da grafiti yapan Horek, burada yeni sanatsal ve teknik ufuklar açtı. Grup çoğunlukla Latin harfleri ile çizim yapıyor. "Arapça denedim ama bana pek uymuyor," diye anlatıyor neşeli ve renkli grafitiyi tercih eden Oras.
Sokaklar kanunsuz yerler gibi görünebilir, ama belli kuralları var ve çizim yapanlar bu kurallara saygı gösteriyor.
En azından aralarında en profesyonel olanları: özel alan ihlal edilmemeli, tercihen çirkin duvarlara çizim yapılmalı ve her şeyden önemlisi, başka birinin grafitisinin üzerine grafiti veya etiket konmamalı.
Hip-hop ve grafiti atölyeleri düzenleyen Michèle Paulikevitch, "Uluslararası grafiti yasasına göre, kimse başka bir sanatçının çiziminin üzerine - onu güzelleştirmek amacı dışında - çizim yapmamalı," diyor
Peki ya polisler? "Horek için burası cennet gibi çünkü polisler sizi rahatsız etmiyor," diyor Oras.
Aslında polisler genelde kayıtsız ve hatta bazen cesaret bile verebiliyorlar. Sert davrandıklarına ise çok ender rastlanıyor.
Fish, "Bazen bir polisin kötü bir ruh halinde olduğu oluyor," diyor.
Paulikevitch, "Resmi olarak grafiti yasak, çünkü kamusal alanı bozan bir davranış olarak görülüyor," diye anlatıyor.
Kabbani de "Ama biz sadece deliklerle, veya silinmiş boyalarla dolu çirkin duvarlara çizim yapıyoruz, şehri güzelleştiriyoruz!" diye ekliyor.
Grafiti'nin profesyonelleşmesi?
Belli ki, Beyrut'taki bir binanın mimarı Marc Darmit de bu fikre katılıyor. Oras'ı, ana girişe ve belli çatı katlarına grafiti çizmesi için işe aldı.
ORas, "Çizimler çok büyük," diye coşkuyla anlatıyor.
"Profesyonel bir İspanyol markasının spreylerini kullanmaya karar verdim."
Bugüne kadar bu genç sokak sanatçıları, çalışmalarını arabalar için üretilen olan sprey boyalarla yapıyordu.
Oras, "Akıyorlar, püskürtücüleri iyi değil ve sadece sekiz renk var," diyor. "ama profesyonel ekipmanlar kullanınca, yaratmak istediğiniz efekte göre püskürtücüyü de değiştirebiliyorsunuz (kalın, ince) ve renk yelpazesi de çok geniş."
Yeni ve bu sanata uygun ekipmanların gelmesi ve kaliteli çalışmalara olan talep, Lübnan'daki grafiti kültürüne yeni bir dinamizm getirecek mi?
Bu çok mümkün. Bunun cesaret verici işaretleri de artmakta: üniversitelerde grafiti sanatı öğretilmeye başlandı; her yerde atölye çalışmaları organize ediliyor; uluslararası sanatçılar bilgi ve kültürlerini paylaşmak için geliyorlar ve genç kuşağın hayli yetenekli, istekli ve seyahat ederek yurtdışında kazandıkları tecrübelerden ilham almaya meyilli.
Fish, "Çünkü Lübnan küçük ve internet hala temel ilham ve gelişme kaynaklarından biri," diye açıklıyor.
"Ancak bu yeterli değil. Kişinin, çalışmaları gerçek dünyada görmesi ve diğerleri ile bunları tartışması gerekiyor."
Kendisi her yıl bir süreliğine Atina'ya gidiyor.
Michèle Paulikevitch "Bugün, rap, hip-hop ve resim dünyası - müziksel anlamda olsun, görsel anlamda olsun - gelişmeli," diyor.
"Bu gençler, vermek istedikleri mesajı ve bu mesajı nasıl vermek istediklerini tanımlamalılar. Duvar çizimleri veya müzik olsun, işte sadece o zaman gerçek bir sokak sanatı devrimi tecrübesi yaşayabiliriz." (MJD/EAY)
* Marie-José Daoud'nun metnini Esra Aygın Yalgın Türkçeleştirdi.