“İktidarın şansı çok zayıf” başlığıyla 24 Mart’ta BirGün gazetesinde yayımlanan bir seçim öncesi değerlendirme yazımda; “Diyarbakır, Mardin ve Van’da son yerel seçimi kazanan başkanlar görevlerini 2,5 yıl sürdürebildi. Yerlerine kayyım atandı. Bu illerde seçim sonuçları bu yönüyle ayrı bir önem taşıyor... Şimdi 31 Mart 2019’da tüm diğer büyükşehirlerde olduğu gibi yeniden Diyarbakır, Mardin ve Van’da beş yıl için, yeni büyükşehir belediye başkanları seçilecek. Tıpkı 30 Mart 2014’te olduğu gibi. Merak edilen, seçimleri kimin kazanacağı ve olağan ortamda seçilen bu belediye başkanlarının görevlerinde kaç yıl kalabilecekleri?” diye yazmıştım.
"Ne istediniz de vermedik" denen Fetullahçıların 15 Temmuz 2016 darbe girişimleri sonrası ilan edilen olağanüstü hâl yasasıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı görevden alınarak yerine kayyum atandı. Gültan Kışanak 2014’te Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) adayı olarak katıldığı seçimde kayıtlı seçmenlerin yüzde 43’ünün oyunu alarak belediye başkanı seçilmişti. Yerine;önce kayyum,sonra da Cumhur İttifakı DiyarbakırBüyükşehir Belediye Başkanıadayıolan Cumali Atilla atandı.
2019’da yerel yönetim seçimlerinin yenilenme zamanı geldiğinde Gültan Kışanak’ın yerine Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır’da büyükşehir için Adnan Selçuk Mızraklı’yı belediye eşbaşkanlığına aday gösterdi. Seçimi de HDP’nin adayı Mızraklı, kayıtlı seçmenlerin yüzde 46,7’sinin desteğiyle kazandı. Cumhur ittifakının adayı Cumali Atilla ise, kayıtlı seçmenlerin ancak yüzde 23’ünün oyunu alabildi.
Seçimle Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olan Mızraklı; bir önceki seçime göre kayyum uygulaması sonrasında oylarını üç buçuk puan arttırmış olmasına, kayyumdan iki kat fazla oy toplamasına karşın, seçildiği görevde beş ayını bile tamamlayamadan koltuğundan alındı.
Peki ya Ahmet Türk ? Bağımsız olarak katıldığı 2014 Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Mardin toplam kayıtlı seçmenlerinin yüzde 42,1’inin oyunu alan, yerine kayyum atanması sonrası HDP adayı olarak katıldığı 31 Mart 2019 Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 43,1’inin oyunu almayı başardı. Ancak bu başarı bile onun Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığında beş aydan fazla görev yapmasını sağlamadı, sağlayamadı.
Ahmet Türk’ün yerine, önceki atamada da olduğu gibi, Mardin Valisi Mustafa Yaman yeniden kayyum olarak atandı. Oysa 2019 seçimlerinde Mustafa Yaman’ı kayyum atayanlar, yani Cumhur ittifakı, seçmenlerin ancak yüzde 29,5’inin desteğini alabilmişti. Ahmet Türk seçildiği görevinden alındı, çünkü önemli olan seçim ve sonucu değil, iktidarın tercihi olup, oluşmasında da milliyetçiliğin ve hatta Vatan milliyetçiliğinin önemi de yadsınamaz. Ama; iktidar ve onun milliyetçi yancıları için yaptıkları tercihin demokrasi – otoriteryanizm skalasının neresinde durduğu, toplumsal gelecek tasavvuru açısından tartışılabilirliği var mı, bilmiyorum. Bildiğim, skalanın bir ucunun faşizme değin uzanabileceği.
Van’da Bekir Kaya 2014 seçimlerinde toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 41,5’inin oyunu alarak BDP’den Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. 2019’da Bedia Özgökçe Ertan HDP adayı olarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine katıldı. O sırada Mehmet Emin Bilmez Van’da kayyım olarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapıyordu. Yani M.E.Bilmez Van’da vali olarak devletin en üst temsilcisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı olarak da ilin halk oyuyla seçilmiş yönetiminin en başındaki kişisi konumunda. B.Ö.Ertan Van BBB’lığı seçimlerinde kayıtlı seçmenlerin yüzde 39,8’inin oyunu alarak ve Cumhur ittifakı adayına -kayıtlı seçmen bazıyla- on puan fark atarak seçimi kazandı. Ama B.Ö. Ertan seçimle geldiği görevinde beş ay bile kalamadan yerini, yeniden kayyım atanan Van Valisi Mehmet Emin Bilmez’e bıraktı.
Demokrasilerde seçimle gelinen görevden -yargı kararı söz konusu değilse-, seçimle gidilir ve gidilirken de görev, seçimle gelen yeni kişiye devredilir. Ama artık Türkiye’ye bir hâller oldu; seçimle gelinen makamlar yargısız-sorgusuz boşaltılabildiği gibi, yaratılan fiili durumlar ve yasal kılıflarla yeni makamlar üretilebiliyor. Sonra da bu yeni makamları doldurmanın farklı yolları yaratılıyor.
24 Mart’ta yazdığım yazıda bir merakımı dile getirip; "Seçimleri kimin kazanacağı ve olağan ortamda seçilen bu belediyebaşkanlarının görevlerindekaç yılkalabilecekleri?"sorusunu sormuştum. Soruda da süreyi, ‘kaç yıl’ diye betimledim. Oysa doğrusu ‘kaç ay’ olmalıymış. Galiba insan içinde yaşadığı ortamda ileri-geri gidişlerin hızını kestirme açısından pek başarılı olamıyor. Hele de ümmetçilikten, milliyetçiliği yedeğine almış ümmetçiliğe geçiş zikzakları içinde değişimin biçim, hız ve yönleri üzerine kestirimde bulunmak daha da güç olmalı ki, önümüzü görmekte daha çok zorlandığımızın farkına tam olarak varamıyoruz.
Gazeteler Devlet Bahçeli ile Doğu Perinçek’inİçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla Diyarbakır - Mardin - Van kayyım atamaları sonrasında telefonla görüştüklerini, bakana kutlama ve teşekkürlerini ilettiklerini yazıyor. Bu da, HDP’li üç Büyükşehir Belediye Başkanlığının kayyuma devrinin ümmetçiliğin yedeğine takılan milliyetçiler için ne denli önemli olduğunun işareti.
Ne de olsa bugün artık, ümmetçilik gibi milliyetiçilik de sonuna doğru bir yürüyüş içinde. Bu son için ayların değil, yılların gerektiğini ve de sonun kaçınılmaz olduğunu biliyoruz. Bilmediğimiz ümmetçilerin ve milliyetçilerin insanlığın genel gidişinin farkına varmalarının önündeki engellerin farkında olup-olmayışları. (ST/EKN)