1975'te savaş çıkana kadar, başkentteki faaliyetlerin büyük kısmı Beyrut'un şehir merkezinde gerçekleşiyordu. 1994'te, çatışmaların ardından, yıkılmış bölgeleri yeniden inşa edip geliştirme işi Beyrut'un Geliştirilmesi ve Yeniden İnşası için Lübnanlı Şirket'e (Solidere) verildi.
Solidere'in hareket planı 2018'e kadar devam ediyor. Proje, 600 bini denizden alınan 1,8 milyon metre kareyi kapsıyor. Bu proje, ülkenin ekonomik ve finansal iyileşmesinin sembolü haline gelmiş durumda.
Yaşları 18-30 arasında değişen Lübnanlı gençlerin çoğu, başkentin savaştan önceki halini hiç tanımadı. Şehrin eski hali ile ilgili kafalarındaki imaj ailelerinden duydukları hikaye, fotoğraf, pul, eski kartpostal ve tarih kitaplarında gördüklerinden oluşuyor.
Aynı imaj gençler arasında da aktarılıyor, nostaljik ve ideal bir imaj...
"Kozmopolit ve renkli Şehir Merkezi... 1975'ten önce, Beyrut Doğu'nun Paris'i diye anılırken altın çağı sembolize ediyordu," diyor 31 yaşındaki girişimci Karim Geahchan.
"Orta-Doğu'nun önde gelen ekonomik, eğitimsel ve kültürel merkezi idi," diye ekliyor 28 yaşındaki tarihçi ve öğretmen Nassib Khoury.
"Çok moderndi. Orta-Doğu'da tramvay ve otomobil endüstrisini barındıran ilk ülkeydi. Aynı zamanda da, geleneksel ve tarihi bir karakteri vardı. Eski pazar yerleri cıvıl cıvıldı, sokakları ve binaları ise Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası ve Fransız Mandası olduğu dönemlerden kalmaydı."
Böylece, savaş-öncesi Şehir Merkezi'nden bir efsaneymişçesine bahsediliyor. Genç kuşaklar dini ve toplumsal şenliğin, ifade özgürlüğünün ve yaşam sevincinin slogan olduğu, elitler ve orta hallilerin mal ve fikir değiş tokuşu için matrisler yarattığı, hakiki ve dolu dolu bir kentsel bölgeyi tanımlayan renkli ve canlı tasvirler kullanmak konusunda hemfikirler.
Gençler Şehir Merkezi ile ilgili ne düşünüyor?
Şehir Merkezi'nin renovasyonu birkaç düzeyde övgüye değer; restorasyonlar, sayıca fazla olmasa bile, herkese göre çok iyi yapıldı. Yeniden inşa edilen Lübnan'da, iyi kalitede belli bir kentsel mantığın olduğu ve farklı bölgelerin kimliğine, farklı karakterler ve sokakların dizilişi aracılığıyla saygı gösteren tek alan... Ama bol miktarda da eksiklik var.
Mimar Karim Elian (29) "Şehir Merkezi'nin yeniden inşası, temel amacı ve itici gücü para kazanmak olan özel bir şirket tarafından üstlenildi," diyor.
"Bu da, bazen, binaların kültürel ve tarihi değeri pahasına yapılıyor. Bu nedenle, çok büyük bir hata yapıldı, çünkü Şehir Merkezi'nin kültürel mirası bir değeri olduğu düşünülen tek yeri, Fransız Mandası olduğu zamanlardan kalan bir bölgesi, yani 1915 ile 1943 yıllarından kalma bir bölge..."
Elian "Beyrut'un yeni Şehir Merkezi'ni düşündüğümde üzüntü duyuyorum," diye ekliyor.
"Eski Pazaryerleri korunabilirdi; yeni Pazaryerleri, aslında büyük uluslar arası markalara evsahipliği yapan bir dizi standart lüks mağazadan ibaret hale geldi. Dahası, üç kemerli Osmanlı binaları, biri dışında, ortadan kaldırıldı. Şehitler Meydanı'na gelince, insanların birbiri ile teması ve alışverişi için mükemmel olan dokusunu yitirmiş, bir cadde, kocaman bir yol, bir geziyolu haline geldi.
"Sonuç olarak, tüm kullanılabilir alanın kullanılması çok fazla eleştirilen bir şehir planlama tedbiridir. Ticari açıdan en pahalı arazi olan denize bakan arazilerin sömürülme oranındaki artışın nedeni, manzarayı kapatan ve alanı kaplayan dev kulelerin inşasının tercih edilmesidir; bu tercih edildi çünkü bina ne kadar yüksek olursa, kar da o kadar yüksek oluyor."
Şehir merkezindeki 500 - 1000 metre karelik yeni apartman dairelerini satın almaya, sadece yurtdışında yaşayan zengin Lübnanlıların, veya hatırı sayılır maddi kaynakları olan Arapların gücü yetiyor. Hal böyle iken, burası mevsimsel bir şehir, hayalet bir şehirdir...
Otuz yaşındaki gazeteci ve siyaset bilimci Michel Hajji Georgiou'ya göre, 14 Mart 2005'ten* önce, yeni Şehir Merkezi, turistler için hoş zaman geçirilecek bir yerdi.
Lübnanlıların birbirlerine sürünerek ama tanışmadan geçip gittiği, sosyo-politik bir boşlukla karakterize edilmiş bir alan, savaşın hemen sonrasında 1990'ların tampon bölgesinin küllerinden doğmuş boş bir galeri idi...
"Ben çocukluğunu ve gençliğinin bir bölümünü, yıkılmış ve bombalanmış şehrin dışında geçiren o yerinden edilmiş kuşağın bir parçasıyım. Şehir ile ilişkiler, kenar mahallelerle ilişkilerdi. O zamanlar siyasi, sivil ve ekonomik direk şehir değildi."
Birçok genç gibi, Georgiou da, Şehir Merkezi'nin savaş öncesi mantığa göre inşa edildiğini ve önceki nesillerin aktardığı imaj ve temsile sadık kaldığını düşünmüyor.
"Ancak 14 Mart 2005, Şehir Merkezi'nin fonksiyonu açısından büyük bir değişim getirdi ve gerçek bir patlama ve şiddetli bir ateşlemeye sahne oldu; Şehir Merkezi, nüfusun orayı kuşatması ile, bir anda, 'öteki'nin (yeniden) keşfedilmesi ve çoğulculuk için bir alan haline geldi, yeniden birleşme ve toplanma için, ağsı mantık ve siyasi talepler için önemli bir yer... Böylece kalabalıklar kamusal alanı yeniden yarattı."
Şehir Merkezi için fütürist öneriler
Nassib Khoury "Arkeolojik kalıntıların korunmasının önemi ile ilgili farkındalık yaratmak tamamıyla şart," diyor.
"Beyrut, arkeolojik olarak yaşayan bir şehir," diye bastırıyor Georgiou. Ancak ne yazık ki, devlet şehrin kültürel mirasının değerinin pek farkında değil ve başkentin yönetiminde sorumuz davranıyor.
"Bu hafıza kaybı ve kalıcı vatandaşlık duygusu yoksunluğu, belki de, ani bir koruma, ani bir aciliyet, her şeye yeniden başlamak ve bitmeyen, yoran, utandıran ve rahatsız eden şeyleri saklamak için bitmez tükenmez bir arzu yaratan belirsiz bir sosyo-politik durum ile alakalı olabilir."
Tarihi olmayan bir şehrin, aktaracak hiçbir şeyi olmadığından, geleceğinin de olmadığı gerçeğine rağmen, hüküm süren iş mantığı ve zalim kapitalizmdir.
"Şehir hala haklarını elinde tutmaktadır."
Genç Lübnanlılar ifadelerini bu olumlu not ile noktalıyor. Hepsi Beyrut'ta yeni bir şehir merkezi istiyor... daha az steril, daha az göze çarpan, daha az elitist, daha insani, daha bağdaştırıcı; siyasi açıdan, toplantılar, kültürel kesişmeler, diyalog ve insanların karışıp görüşmesi için daha yoğun bir şehir merkezi...
Sterilize bir galeri ve buzlu camdan çok, yeniden inşa edilen bir ülkenin çarpmakta olan gerçek kalbi...
Öyle ki, hafıza ve tarih en nihayet sağlamlaştırma, denge sağlama ve uzlaştırma ile ilgili uzun ve zor işi üstlenebilsin. (CN/EG/EAY)
* Önceki Başbakan Rafik Hariri, 14 Şubat 2005'te Beyrut'un Şehir Merkezine yakın bir yerde gerçekleşen bir patlamada öldürüldü. On binlerce kişi, her akşam Şehitler Meydanı'nda toplanarak Hariri'nin suikastının arkasındaki gerçeklerin ortaya çıkarılmasını ve Lübnan'daki yaklaşık 14 bin Suriyeli askerin çekilmesini talep ettiler. 14 Mart 2005'te yapılan protestoda, tüm dinlere ve siyasi partilere mensup bir milyondan fazla Lübnanlı biraraya geldi; Lübnan, toplu protestoların ve ulusal birliğin gücünü keşfetti. Lübnan halkından ve uluslararası toplumdan gelen baskı karşısında Suriyeli askerler Lübnan'dan ayrıldı.
** Céline Nohra'nın metnini Fransızcadan İngilizceye Elizabeth Grech, İngilizceden Türkçeye Esra Aygın Yalgın çevirdi. (Haziran 2010)