İstanbul'un Çapa semtinde gerçekten çevresine göre daha iyi eğitim veren bir okula gidiyorum. "Öğrenci Merkezli Eğitim" görüyorum. Şimdi diyeceksiniz ki "Öğrenci Merkezli Eğitim"in nesi var. Haklısınız, dıştan hiçbir çürük yokmuş gibi gözüküyor ama ya içi…
Öğrenci merkezli eğitim: Öğrenciyi esas alan, öğretmeni öğretici değil, yol gösteren durumuna indirgeyen, "Kendin pişir kendi ye" hesabı öğrenciye "Kendin araştır, kendin bul, sınavda uygula" üçlemesini öngören bir eğitim sistemi.
Bilgisayar var ama yararlanamıyoruz
Bu üçleme okunuşta çok kolay ama uygulamada asla kolay değil. Öğrenci merkezli eğitime göre öğrenci kendisi araştırmalı, öğretmen yol göstermeli ama öğretmen öğrenciye karışmamalı. Öğrenci özellikle becerisi olan derslere yöneltilmeli, becerisi olmayan derslerdense muaf tutulmalı.
Eee madem böyle ben neden hâlâ resim dersini becerememe rağmen o dersten muaf tutulmuyorum? Neden becerim olan seçmeli dersler okulumda yok? Madem "Öğrenci merkezli" eğitim sisteminde bizleri araştırmaya yöneltiyorsunuz, laboratuvara ihtiyacımız olduğunda neden müdür yardımcısı bizi "Olmaz" diyerek kovalıyor?
Benim okulumda üç bilgisayar odası, bir iş teknik atölyesi, bir müzik odası, bir toplantı salonu ve bir de büyük fen laboratuvarı var. Ama ben bunlardan hâlâ yararlanamıyorum.
Ülkenin her tarafında eğitim eşit olmalı
Sonra "Okullarımızda sanat yapacağız, öğrencileri geleceğe hazırlıyoruz" gibi boş sözlerle bizleri kandırmaya çalışıyorlar. Hani biz her şeyi toz pembe görüyorduk! Daha bilgisayar ne bilmeyen arkadaşlarımız varken bizler sanat yapacakmışız! Elinde küçücük kalmış kalemiyle bir şeyler öğrenmeye giderken yolda donan arkadaşlarımız var.
Önce ülkenin her tarafını eşit hale getirirsin, gerekirse öğrencisine bir şeyler öğretmek uğruna yolda giderken donacak idealistlikte bir öğretmen yetiştirirsin, işte o zaman okullarımızda sanat yapılabilir. Biz bizlere bir şeyler öğretecek öğretmenler istiyoruz. Doğruları öğrettiği için sürülen değil. (DT/GG)