Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleştirilen Okuldan Haber Odasına (OHO) 2014’ün üçüncü günü Agos gazetesi muhabiri Uygar Gültekin, anaakım dışında olmak ve Agos gazetesi hakkında konuştu.
Gültekin, Agos gazetesi ve gazeteciliğini, “daha az sayfa, küçük bir ekip, fakat giderek büyüyen bir gazetecilik”olarak tanımladı.
Agos’un Hrant Dink ve arkadaşlarının çabasıyla, zor koşullarda kurulduğunu ve gazetenin kurulmasından önce, Ermeni halkının sesini, Türkiye’deki geniş kitlelere duyurup, Türkiye kamuoyunun dertlerini paylaşacak bir yayın organına sahip olmadığını ifade etti.
Agos’un, hem Türkiye medyası hem de Ermeni medyası açısından bir dönüm noktası olduğunu belirterek konuşmasına devam etti.
Ermeniler de eleştirilebilir olmaya alıştı
“Biliyorsunuz ki Ermeniler, başlarına gelen onca şeyde rağmen, bu topraklarda var olmuş bir millet. Agos’tan önce de Ermenilerin gazeteleri vardı ama Agos’un özellikle Türkçe yayın yapmasıyla birlikte bu topraklarda Ermenilerin yaşadığını konuşmaya başladık. Hiç şüphesiz bu gazetenin en büyük derdiydi. Ermenilerin varlığını ve sorunlarını dile getirmeyi başardı.
"Agos’a kadar Ermeniler kendilerini anlatamıyorlardı ve anlatmıyorlardı. Ermeni toplumu kendi kabuğundan dışarı çıkmak istemeyen ve kendi sorununu kendi içinde çözmek isteyen ve bazen çözmeye bile cesaret bulamayan bir toplumdu. Agos’la bunu yıkarak Türkiye’de Ermenilerin vakıflarına, okullarına, kiliselerine, yaşamlarına dair dertlerini Türkiye’nin bütün kesimlerine ve hatta devlete anlatır olduk.
"Sanırım Ermenileri eleştirilebilir ve tartışılabilir olmaya da alıştırdık. Ermeniler kendisini, kendi toplumunu, vakıflarını ve okullarını eleştirebilmeye başladı. Hrant Dink’in çabası ile toplumunun yaşadığı bütün tartışmalar gazete sayfalarında yer buluyordu ve buluyor.
19 Ocak sonrası daha büyük bir sorumluluk
Gazetenin kurulduğu günden beri davalar, baskılar ve tehditlerle karşı karşıya kaldığını belirten Gültekin, Hrant Dink’in katledildiği 19 Ocak 2007’nin ardından Agos için yeni bir serüvenin başladığını ve gazetenin daha büyük bir sorumluluk yüklendiğini anlattı.
“Hrant Dink kimdi, neler anlatıyordu ve niçin katledildi soruları Türkiye toplumunun kafasını kurcalamaya başladı.
“Daha da genişleyen, etrafındaki gönüllülerin ve dostlarının da katkı sağladığı bir gazete oldu. Ermenilerin Türkiye toplumuyla birleşmesi açısından önemliydi. Yıllardır sistemli ötekileştirme politikasına karşı kendi derdini daha çok anlatabiliyor.
"Büyük bir aileyiz. Ermeni olmayan pek çok dostumuz ve yazarımız var. Anaakım medyanın duyurmayacağı farklı sesleri biz duyurabiliyoruz.”
Patronu olmayan bir gazete
Agos’un patronu olmayan ve editöryel baskının olmadığı bir gazete olduğunu ifade eden Gültekin, gazetenin ana akım dışında kalarak, okuyucuların desteğiyle varlığını sürdürebildiğini söyledi.
“Agos bağımsız durabilen, ana akımın dışında kalıp yazmak istediklerini yazabilen bir gazete. Ana akım medyada okuyamayacağımız haberleri gündemine taşıyor.
"Gazete kendi iç yapısı, okuru ile olan ilişkisi açısından oldukça önemli bir yerde duruyor. Belki de Türkiye’de okuru ile bu kadar sıkı bağları olan tek gazete. Türkiye’deki bütün medya organları ciddi bütçelerle dönüyor . Agos, kendi okuruyla ayakta kalabilen bir gazete durumunda
"Türkiye’nin bütün gazeteleri ilanlar ve reklamlar sayesinde devletten destek alıyor. Ancak azınlık gazeteleri için kalıcı bir çözüm bulunabilmiş değil. Bu pek çok azınlık gazetesinin ayakta kalmasını zorlaştırıyor.
"Ermeniliğin içinde de muhalif bir yerde duran bir gazete. Agos’a kadar Ermeni toplumu içinde, eleştirebilen, sorgulayabilen bir gazetecilik yok. Ayrıca Agos, Ermeni olmayan azınlığın da sesi olmaya çalışan bir gazete. Rumların, Süryanilerin ve Yahudilerin de sesini duyuruyor.” (MT/NV)