İPS İletişim Vakfı tarafından bu yıl sekizincisi düzenlenen Okuldan Haber Odası (OHO) programı kapsamındaki ziyaretlerin sonuncusu Açık Radyo’ya yapıldı.
Radyonun kurucusu ve genel yayın yönetmeni Ömer Madra genç gazeteci adaylarına, Açık Radyo’nun, insan haklarına dayalı ve çoğulcu demokratik yapının korunmasına katkıda bulunmak için kurulduğunu anlattı ve ekledi: “Açık radyo her zaman muhalif, demokratik ve özgür olmanın tadını çıkarır.”
“19 yıldır özgür yayın yapmaya çalışıp temel insan haklarının üzerinde duruyoruz. İfade özgürlüğünü yayın politikamızın merkezine oturtuyoruz. Savaş, deprem, cinayet prim yapıyor ama biz mümkün olduğu kadar bunlardan uzak duruyoruz.”
“Programlarımızın içeriği de buna göre şekilleniyor. Demokratik; savaş kışkırtıcılığı ve totaliter düşünce yapısından, faşizmden uzak duran her programa açığız. Programlarımızla çoğulcu demokrasinin kültür meselesi olarak geliştirilebileceğini düşünüyoruz.”
“Dünya müziği kavramını biz getirdik”
Madra, Açık Radyo’nun en başından beri zengin bir çeşitliliğe sahip olmayı hedeflediğini ve kuruluşu itibari ile Türkiye’ye dünya müziği kavramını getirdiklerini anlattı.
“Açık Radyo tam bir sebze çorbası aslında. En başından beri içine her şeyi atabilelim istiyoruz. İlkelerimiz çerçevesinde her konuyu ele almaya çalışıyoruz.”
“Radyonun kurulduğu yıllarda Türkiye’de dünya müziği diye bir kavram yoktu. Dünyanın çeşitli kültürlerinin birbirleriyle alışveriş edebilmesi için müzik oldukça önemli. Kürt, Osmanlı,Bizans, her çeşit folk müziğine yer veriyoruz. “
Patronu olmayan bir radyo
Bugüne kadar yaklaşık olarak 1111 programcıları olduğunu genç gazetecilere anlatan Madra, hepsinin ortak özelliğinin özgürlükçü bir yaklaşım sergilemeleri ve gönüllü olarak programcılık yapmaları olduğunu ifade etti. Madra, “Açık Radyo patronu olmayan bir yer. Kurulduğundan beri gönüllüğü esas alıyor” dedi.
“Hepsinin ortak yaklaşımı özgürlükçü olmaları. Hiçbir sermaye grubunun ve devletin denetimine girmeden, olgularda tamamen objektif, yorumlarda ise özgür bir çizgi üzerinde hareket eden programlar yapıyorlar.”
“Tüm programcılarımız gönüllü ve ücretsiz çalışıyor. Ufak bir yayın kurulumuz var. Yeni program yapmak isteyenlerin kısa bir metin ile konseptlerini öğreniyoruz ve bir demo kaydı alıyoruz. Ancak programa başladıktan sonra, tamamen özgürler.”
“Dokuz yaşından 85 yaşına kadar, her yaştan programcımız oldu. Çocuklar kendi özgürlük alanlarını büyüklerden daha iyi kullanıyorlar açıkçası.”
Dinleyici destek projesi
Açık Radyo’nun sadece programcılarının gönüllü olarak katkı sağladığı bir yer olmadığını anlatan Madra, dinleyicilerin, radyoyu dinleyici destek projesi ile gönüllü olarak desteklediğinden de bahsetti.
“Dinleyici destek projesi bizi en itibarlı hissettiren şey. İnsanlar radyonun var olmasını istiyorlar. Tamamen dinleyici sponsorlu bir radyo. Hayır böyle bir radyo kalsın diyen çok sayıda insan var. Radyoyu destekleyenler, senede bir kez gelip Açık Radyo’yu neden desteklediklerini anlatıyorlar. Ne anlam ifade ediyor diye onlara da söz veriyoruz.”
Radyonun aktivizm alanı çevre mücadelesi
Açık Radyo’nun aktivizm alanının özellikle çevre mücadelesi ve iklim değişikliği olduğunu anlatan Madra, “Yaşayabileceğimiz bir gezegen istiyorsak mücadele etmeliyiz” dedi
“Açık Radyo’nun ilgi, kaygı ve aktivizm alanı bu. İstanbul’da 20-21 Eylül’de nasıl bir dünya istendiğinin konuşulacağı ‘Karşı İklim Zirvesi’ ve ‘İklim Adaleti Yürüyüşü’ gerçekleşecek. Sloganımız da: Kendini de al gel.”
“Gezegen için anlatılamayacak bir tehdit ve tehlike arz ediyor. Yeterince bunun bilincinde olmak gerek. Yeryüzü yeryüzü olalı böyle bir tehditle karşılaşmadı. Geri döndürülemez bir şey. Acilen eyleme geçmek gerek. Bıçağın kemiğe dayandığı bir nokta. Laf dönemi artık bitti. Biz de radyoyu sadece bunun için bir araç olarak görmekten sakınmıyoruz ve ekoloji programlarını arttırıyoruz. “ (MF/AS)