Okuldan Haber Odasına (OHO) 2014 programının dördüncü gününde, genç gazeteci adayları İstanbul’daki Rum cemaati tarafından 2011 yılında kurulan Rum Cemaat Vakıfları Destekleme Derneği’ni (Rumvader) ziyaret etti.
Derneğin yönetim kurulu üyelerinden Kostandin Kiracopulu dernek hakkında bilgi verdi ve devletin azınlık politikaları hakkında konuştu. Proje koordinatörü Marina Drymalitou ise toplumun Türkiye'de yaşayan azınlıkları daha iyi tanımasına katkı sağlamayı amaçlayan ''Azınlık vatandaşları = Eşit vatandaşlar'' projesini katılımcılara anlattı.
“Azınlık politikaları beklenmedik sonuçlar doğurabilir”
“Azınlık kavramı ne?” sorusuyla konuşmasına başlayan Kiracopulu, Birleşmiş Milletler’in azınlık tanımına vurgu yaparak, bu azınlık tanımının Türkiye ile uyuşmadığını ifade etti. Türkiye tarihindeki en büyük problemin ise tanımlardan kaynaklanan açıklıklar olduğunu ifade etti.
“Azınlık diyoruz ama ne anlıyoruz? Kimisi azınlık kavramını Lozan Antlaşması ile tanımlandı, kimisi ise bulunan tarih ve coğrafyaya göre, tanımların saptırıldığını iddia etti.”
“Peki soykırım ne? Türkiye Cumhuriyeti’nin altına imza attığı soykırım tarifi nedir? Türkiye toplumunun bunlar üzerine düşünüp araştırması gerek.”
“Egemen ulus kendi arasında azınlıkları görme, kabul etme veya kabul etmeme gibi bir tutuma sahiptir. Azınlık ve egemen ulus arasındaki çatışma tarihi derin bir geçmişe sahip. Hükümetlerin azınlık politikaları ise tahmin edilemez sonuçlar doğuruyor. Bunu günümüzde de görüyoruz.”
“İç hukuk çöktü, Rum cemaati susturuldu”
Rum cemaati adına Türkiye tarihindeki kırılma noktalarından ve cemaate karşı Türkiye’deki toplumsal algı yanlışlığından bahseden Kiracopulu, “iç hukuk sisteminin devlet baskısıyla çöküşü Rum cemaatini susturdu” dedi.
“3 Nisan 1924’te 460 sayılı yasa ile İstanbul’da bulunan 162 Rum avukatı İstanbul Barosu’ndan çıkarıldı. Böylece Rum vatandaşların kendisini savunma hakkı elinden alındı.”
“Lozan Antlaşmasının 42. Maddesine göre azınlıklar kendi hukuki sorunlarını kendi aralarında halledebilme hakkına sahip oldular. Türkiye Cumhuriyeti bu haklardan feragat edilmesini istedi. Musevi toplumu hemen feragat etti. Ancak Rum toplumu direndi.”
“Patrikhanenin hukuki statüsünün kaldırılması demek Rum vakıfları arasındaki bir kontrol mekanizmasını ortadan kaldırıldı. Kilise Kanunu sekteye uğradı.”
“Ekümeniklik kavramı Türkiye’de yanlış anlaşılıyor. Ortodokslar tamamen demokratik bir yönetime sahip. İstanbul içinde bir patrik Anadolu’da ayin yapmak istiyorsa izin alması gerek yok. Ortodoks kilisesinde Katoliklerde olan hiyerarşi yok. Eşitlik ve demokrasi üzerine kurulu. Algı yanlışlığı ise Katoliklikteki yönetim şekli ile Ortodoks yönetim şeklinin karıştırılması.”
Devletin “bizden olmayan haindir” algısı
“Türkiye’de geçmişten günümüze kadar ’bizden olmayan haindir’ algısı var. 1924’de kamu kuruluşlarında çalışan tüm Rumlar işten çıkarıldı. Devlet memuru halen olamıyor. Çünkü bu, devlet gözünde gizlilik gerektiriyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında İsmet İnönü çıkardığı gizli bir kararname ile bütün gayrimüslim vatandaşlar için çalışamaz emri çıkardı. Güvenmiyorlar.”
“Geçmişte böyle baskılarla karşılaşıyorduk. Ama son dönemlerde tanınmamaya başladık. Bir zamanlar baskı nedeni ile ilgili olan konular şimdi sayı olarak azaldığımız için tanınmama boyutuna geldi. “
“Kol kırılır yen içinde kalır”
Azınlıklar arasındaki demokratikleşme sürecinin sekteye uğradığını ifade eden Kiracopulu, ''Azınlık vatandaşları = Eşit vatandaşlar'' projesine Rum cemaati içerisinden eleştirilerin yapıldığını, ancak projenin amacının demokratikleşme ve haklarla ilgili sorunları tespit ederek, sekteye uğrayan bu sürece çözüm bulmak olduğunu ifade etti.
“Anayasanın azınlık haklarını koruması gerek. Kendi azınlığımız içinde siyasette yaptırım gücü yaratabilmek adına kendi yönetmeliğimizi oluşturmamız gerek.”
“İç hukuk sisteminin çöküşü demokratik süreci etkiledi ve cemaat içinden bir takım problemler türedi. Cemaat kendi arasında ‘kol kırılır yen içinde kalır’ mantığıyla bu sorunları dillendirmemeye başladı. Ancak tarihsel süreç içerisinde büyük mesafe kat edildi.”
“Rum cemaatinin kendi içerisinde demokrat bir yaşam tarzı ve şeffaflık oluşturması çok önemli. Bünyemizde bulunan altı vakıftan bazıları son yıllarda seçim bile yapmıyorlar. Aslında projenin amaçlarından bir tanesi de kendi aramızda bile tartışamadığız şeyleri tartışmak.”
“Anaakım medya objektif haber yapmadı”
Proje Koordinatörü Marina Drymalitou ise projenin ana hedefinin Rum cemaatinin sosyal hayata katılımını arttırmak olduğunu belirtti. Rum cemaatinin toplumun geri kalan kesimiyle olan bağını güçlendirmeyi hedeflediklerini vurgulayan Drymalitou, bu amacı gerçekleştirmek adına medyanın önemli olduğunu; ancak anaakım medyadan destek göremediklerini anlattı.
“Proje kapsamında azınlık hakları üzerinden seminer ve eğitimler veriyoruz. Amacımız kamuoyuna sesimizi duyurmak ve bu yüzden medyayı da bilgilendirmek üzere basın toplantıları düzenliyoruz. İki basın toplantısı yaptık ve medya ile güncel sorunlarımızı paylaştık. Ancak ana akım medyadan destek görmedik. Objektif haber yapmadılar.”
OHO 2014 ekibi, derneğin içinde bulunduğu Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi’ni gezip kilise hakkında bilgi alarak, ziyareti sonlandı. (MF/AS)