Eğitime Ankara'nın yanı sıra, Mersin, Konya, Adana, Hatay, Samsun, Karabük, Sivas, Tarsus ve Karadeniz Ereğli'den 30 Sivil toplum kuruluş (STK) temsilcisi katıldı.
Puis Otel'de gerçekleştirilen eğitimde buluşan sivil toplum kuruluşu temsilcileri, dünyada hak örgülerinin artan etkilerine paralel olarak kendilerini nasıl konumlandırmaları gerektiğini ve medya aracılığıyla daha etkin ve görünür olabilmek için neler yapılması gerektiğini tartıştılar.
Kadın STK temsilcilerinin çoğunlukta olduğu eğitimlerin sonunda, hak örgütü temsilcileri, STK'ların kurumsal bir yapı kazanması, hak örgütleri arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi ve kamuoyuna kendileri daha iyi ifade etmek için iletişim stratejileri oluşturarak medyadan yararlanma konusunda birleşti.
Seminerin programı, "Hak örgütleri kavramı, Dünyadan Örnekler ve Savunuculuk, Halkla İlişkiler Uygulamaları", "Hak örgütlerinin yaygın medya ve yerel medya ile ilişkilerinde kullanacakları strateji ve yöntemler, hak arayışı eylemleri ve hak ihlalleri konusunda basının ilgisini çekme ve haber takibi sağlama stratejileri", "Hak Örgütlerinin hedef gruplarıyla ilişkileri" başlıklı sunuşlardan ve "Basın toplantısı düzenleme, basın bülteni yazımı" konularında atölye çalışmasından oluştu.
STK Proje danışmanı Fügen Uğur, Leo PR'dan iletişim uzmanı Ergun Gümrah, Helsinki Yurttaşlar Derneği'nden STK uzmanı Sinan Gökçen ve BİA² Medya Gözlem Masası sorumlusu Erol Önderoğlu birer sunum yaptı.
Eğitim, BİA Proje Danışmanı Nadire Mater'in, proje hedeflerini anlatması ve BİA tarafından sürdürülen çalışmaları hakkında katılımcıları bilgilendirmesiyle başladı.
Uğur: "STK'lara hükümetlerden daha fazla güveniliyor"
Cumartesi günü ilk olarak, "Hak örgütleri kavramı, Dünyadan Örnekler ve Savunuculuk, Halkla İlişkiler Uygulamaları" başlıklı sunum yapan STK Proje Danışmanı Fügen Uğur, hak örgütleri tanımı ve kavramı üzerinde genel bir çerçeve çizerek, hak örgütlerinin ortak güçleri ve sorunlarını, global ölçekte artan etkilerini, yöneltilen eleştirileri ve bunlara karşı yapılması gerekenleri örneklendirerek anlattı.
Uğur, hak örgütlerinin, batılı iktidarların/uluslararası örgütlerin öncelikli, saygın, güvenilir muhatapları haline geldiklerini belirterek "Genellikle hak örgütlerinin sözüne, değerlendirmelerine o ülkelerin hükümetlerinden daha fazla güveniliyor" dedi.
Hak örgütlerinin, insan, kadın, çocuk hakları alanında uluslararası düzeyde kabul gören normların/standartların geliştirilmesine katkıda bulunduklarını da dikkat çeken Uğur, "Hak örgütleri bu norm ve standartların hükümetler nezninde kabul edilmesini, sözleşmelere girmesini sağladılar. Sözleşmelerle kabul edilen standartlara uyulup uyulmadığının takipçisi oldular" diye konuştu.
Global ölçekte hak örgütlerini dinleyen/takdir eden/muhatap kabul eden/destekleyenler arttığı gibi, çeşitli nedenler ve amaçlarla eleştirenlerin de bulunduğunu söyleyen Uğur eleştirilerin yoğunlaştığı noktaları şöyle sıraladı:
* STK'ların mali kaynakları yeterince saydam değil. Pek çoğu batılı hükümetlerden fon alıyor ve onların 'ajanları' olarak algılanıyorlar.
* Pek çok büyük STK birer 'şirkete' dönüşmüş durumda. En büyük özellikleri 'kar amacı gütmemek' olmasına rağmen içlerinde fon oluşturmak amacıyla ticari faaliyetlere girişenler var.
* Büyük STK'lar yine büyük, hantal bürokratik yapılara sahipler. Kurum içi demokrasi işlemiyor.
* Kendilerini 'iyi amaçlar için çalışan iyi ve fedakar insanlar' zırhının koruması altına almışlar, dokunulmaz sayıyorlar.
* Hedef ve ilkelerine kitlenmiş durumdalar. Eylemlerinin yarattığı sonuçları düşünmüyorlar.
* Batılı ülkelerin hegemonik çıkarlarına - istemeden de olsa - hizmet ediyorlar. Bu bazen rejimlerin devrilmesine, bu yolla batı yanlısı yeni iktidarların oluşturulmasına kadar varıyor.
* Büyük uluslararası şirketlerden aldıkları fonlarla bu şirketlerin kendilerini aklamalarına/itibarlarını artırmalarına yardım ediyorlar.
Uğur, hak örgütlerinin bu eleştiriler karşında kendilerini nasıl tanımladıkları ve nasıl tanıttıkları konularına önem vermek, vizyon ve misyonlarını tanımlamak ve açıklamak, kurumsal kimlik çalışması yapmak, halkla ilişkiler/tanıtım ve medyayla ilişkiler konularında stratejiler geliştirmek, profesyonelce davranmak zorunda olduklarını vurguladı.
Gümrah: "Medyaya çıkmak hedef değil sadece araç"
Cumartesi günü öğleden sonra gerçekleşen "Medya ile İlişkiler Atölyesi"nde ilk olarak sunum yapan İletişim uzmanı Ergun Gümrah da, Hak örgütlerinin yaygın medya ve yerel medya ile ilişkilerinde kullanacakları strateji ve yöntemleri, hak arayışı eylemleri ve hak ihlalleri konusunda basının ilgisini çekme ve haber takibi sağlama stratejilerini anlattı.
Medyaya çıkmanın hedef değil sadece araç olduğuna dikkat çeken Gümrah, hak örgütlerinin mesajlarını doğru iletebilmek ve etki yaratabilmek için iletişim süreçlerinin tamamını en ince ayrıntısına kadar planlamaları gerektiğinin altını çizdi.
Hak örgütlerinin güçlerini haklının ve doğrunun yanında olmalarından aldıklarını hatırlatan Gümrah, dışa yönelik iletişimin yanı sıra örgüt içinde de şeffaflığı sağlamanın ve üyelere yönelik etkinliklerin de büyük önem taşıdığını söyledi
Her gün yüz binlerce mesaj üretildiğini, haber merkezlerine yüzlerce basın bildirisi gönderildiğini ifade eden Gümrah, "bu karmaşık iletişim ortamında farklılaşmak önemli. Hak örgütleri olarak yaratıcı iletişim çözümleri bulmak konusunda daha fazla çaba harcamalısınız. Yoksa yaptığınız ve söylediğiniz şeyler göz bile atılmadan çöp sepetine atılır" dedi.
İçinde bulunulan noktadan ulaşılmak istenen sonuca giderken yapılan her şeyin stratejinin bir parçası oluşturduğunu belirten Gümrah, araştırma, planlama, uygulama ve ölçümleme yapmanın etkinliklerin başarılı olması için vazgeçilmez olduğunu vurguladı.
Gümrah, özellikle yaygın medyada çalışan gazetecilerin haklara ilgisiz olduğu ama yine de hak örgütlerinin onlara ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi.
Gökçen: "STK'lar medya için planlama yapmalı"
Gümrah'ın bıraktığı yerden sözü alan Helsinki Yurttaşlar Derneği'nden STK uzmanı Sinan Gökçen de basın toplantısı düzenleme, basın bülteni hazırlama, hak haberi yazımı, röportajlarda dikkat edilmesi gerekenleri örnekler üzerinden anlattı.
Hak örgütlerinin iletişim araçlarını kullanırken teknik ve yöntemleri gözeterek en etkili yolu seçmelerinin önemine dikkat çekti.
"Haberciyi harekete geçiren en güçlü şey haberdir" diyen Gökçen, hak örgütlerinin kendi alanlarına ilgi duyan muhabir ve yazarlarla düzenli bir bilgilendirme ilişkisi sürdürmelerinin çok önemli olduğunu söyledi.
Hak örgütlerinin mesajlarını doğru ve etkili bir biçimde iletebilmek için planlama yapmalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Gökçen,medyanın bütün olumsuz uygulamalara rağmen kamuoyu yaratma açısından hala en etkili araç olduğunu, hak örgütlerinin medyanın bu işlevinden yararlanmayı öğrenmesi gerektiğini söyledi.
Gökçen ayrıca hak örgütlerinden, kendilerine daha fazla yer ayıran gazetelere gereken önemi ve ilgiyi göstermelerini istedi.
Gökçen'in sunumunun ardından katılımcıları gruplara ayırarak "Kanada'da fokların avlanması" ile ilgili bilgiler verdi ve onlardan bu konu üzerine bir basın bülteni hazırlamasını istedi.
Eğitim ikinci günü katılımcıların gruplar halinde hazırladıkları, basın bildirilerini, basın toplantısını ve imza kampanyasını sunmalarıyla başladı.
Ortaya çıkan ürünler katılımcılar tarafından tartışılarak başaralı ve eksik yanları ortaya konuldu.
Bir katılımcının STK temsilcisi, iki katılımcının da gazeteci olmasıyla bir röportaj sırasında dikkat edilmesi gerekenler anlatıldı.
Atölye çalışmalarının ardından tekrar söz alan Gümran, katılımcılara başarılı bir örnek projede olması gerekenleri, Umut Vakfı'nın "Sessiz ayakkabılar Kampanyası" örneği üzerinden anlattı.
"Bilgi Edinme Yasası ısrarla kullanılmalı"
Pazar günü öğleden sonra, BİA² Medya Gözlem Masası sorumlusu Erol Önderoğlu hak örgütlerinin araştırma ve raporlama yaparken nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda bilgi verdi.
Türkiye muhabirliğini yaptığı Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF), çeşitli zamanlarda yaşanan olaylar sonrasında yaptığı raporlama çalışmalarından örnekler veren Önderoğlu, araştırma ve raporlamanın aşamaları konusunda bilgiler verdi.
Araştırma konusunda bilgi toplamanın önemine işaret eden Önderoğlu, mağdur ve tanık görüşmelerinde dikkat edilmesi gereken noktalara değindi. Görüşmelerde sabit form kullanımına dikkat çeken Önderoğlu, arşiv oluşturmanın ve Bilgi Edinme Hakkı Yasası'ndan yararlanmanın önemine vurgu yaptı.
Kamu kurumlarından her zaman bilgi talep etmek gerektiğini söyleyen Önderoğlu, 24 Nisan'da 2004'te yürürlüğe giren yasa hakkında da bilgi verdi.
Raporlamada dil, kurgu gibi çeşitli yönlere değinen Önderoğlu, kaynak belirtmenin, iddia ve gerçeklerin birbirinden ayrılmasının önemini vurguladı.
"İddia ve tanıklıkları bizzat elde ettiğimiz kanıtlarmış gibi sunmak kurumumuzun ve raporumuzun güvenirliliğini zedeleyecektir. Raporlarda olumlu ya da olumsuz resmi verilere ve resmi yetkililerin açıklamalarına, tepkilerine de yer vermek gerekli".
Önderoğlu ve Gökçen, her şeye rağmen yasanın hak örgütleri için çok önemli bir hukuki silah olduğunu vurguladı ve örgüt temsilcilerinden ısrarla bu haklarını kullanmalarını istedi.
Eleştiri ve öneriler
Eğitimin sona ermesinin ardından katılımcılar söz aldı; eleştiri ve önerilerini iletti.
Tüm katılımcılar verilen eğitimin çok yararlı olduğunu ve anlatılanları kurumları ile paylaşacaklarını, uygulamaya geçirmeye çalışacaklarını söyledi.
Eleştiriler ise çoğunlukla eğitimin kısa olduğu, pratik çalışma yapılmamasının eksikliği ve teknik problemlerin eğitimi kesintiye uğratması üzerine yoğunlaştı.
Katılımcılar ayrıca kadın ve çocuk konusuna daha geniş yer ayrılması önerisinde bulundular.
Tüm temsilciler bu eğitimlerin ve buluşmaların devam etmesini istedi. Seminer, Proje Danışmanı Nadire Mater'in bianet sitesini katılımcılara tanıtmasıyla sona erdi.(KÖ/EÖ/EÜ)
Eğitime katılanların tam listesi şöyle:
Oya Özden Saner -Uçan Süpürge, Zeynep Ekin Aklar -Uçan Süpürge, Munise Dayı -Ankara Barosu Kadın Hakları Kurulu, Tuğba Başsağıroğlu -Karabük Barosu Kadın Hakları Komisyonu, Fezilet Boynueğri -Karabük Barosu Kadın Hakları Komisyonu, Adem Seleş -Mazlum-Der Konya Şubesi, Ali Bozan -İHD Mersin Şubesi, Nesrin Temur -Mersin Bağımsız Kadın Derneği, Gülçin Saya -Ankara Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneği, Adem Arkadaş -Uluslararası Çocuk Merkezi (ICC), Demet Özgün -SHÇEK, Serpil Kayaer -Mazlum-Der Ankara Şubesi, Ömer Faruk Altuntaş -Mazlum-Der Genel Merkez, Bilgen Tümen -KADER Ankara Şubesi, Ayşe Sargın -Kadın Dayanışma Vakfı, Özlem Kınal -Uçan Süpürge, Münevver Özgenç -KADER Mersin Şubesi, Recep Yazgan -Mazlum-Der Samsun Şubesi, Mehmet Sevim -Mazlum-Der Sivas Şubesi, Çetin Yılmaz -İHD Karadeniz Ereğli Şubesi, Kıymet Çatak -Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Aycan Akdeniz -AB Komisyonu Temsilcisi, Muazzez Araç -İHD Tarsus Şubesi, Mutlu Serezli -Türk Tabipler Birliği, Lümeys Dede -İHD Hatay Şubesi, Semiha Altuntaş Mazlum-Der Ankara Şubesi, Feray Salman -AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Sema Kılıçer -AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu, İrfan Aktan Bianet Ankara Muhabiri.