6 ve 20 Şubat depremlerinde 24 binden fazla insanını kaybeden ve en büyük yıkımı yaşayan Hatay’da, sorunlar sürerken öncelikler de değişmeye devam ediyor.
Depremin ilk günlerinde çadır, yiyecek ve içme suyu gibi acil ihtiyaçlar ön plandayken, sonraki süreçte barınma sorunu öncelik kazandı. Çadırların yerini konteynerler aldı ve 228 bin kişi halen konteynerlerde yaşamını sürdürüyor. Ancak sağlık, eğitim ve içme suyu gibi temel ihtiyaçlarla ilgili sıkıntılar devam ediyor. Barınma sorununun çözümü için TOKİ projeleri, rezerv alanlar ve yerinde dönüşüm modelleri devreye alınmış durumda.
TOKİ ve rezerv alan sorunları
TOKİ projelerinin inşa edildiği bölgelerde altyapı ve içme suyu eksiklikleri dikkat çekiyor. Ayrıca bu projeler şehir merkezlerinden uzak olduğu için depremzedeler, zorunlu kalmadıkça TOKİ konutlarını tercih etmek istemiyor.
Yerinde dönüşüm modelini tercih edenler ise farklı bir problemle karşı karşıya. Hatay’da inşaat maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle devletin sağladığı 750 bin TL hibe, 750 bin TL kredi ve 40 bin TL mimari proje bedeli desteği, toplam 1 milyon 540 bin TL’lik kaynak, evlerin yeniden inşası için yeterli olmuyor. Vatandaşlar, evlerini yeniden yaptırmak için 790 bin TL’lik borcun yanı sıra 300 bin TL ile 1 milyon 500 bin TL arasında ek maliyetlerle karşılaşıyor.
Bu durumdan faydalanan bazı müteahhitler, hazırladıkları hukuki sözleşmelerde düşük maliyetler göstererek, vatandaşları yanıltma riski oluşturuyor. Vatandaşların sözleşme detaylarını yeterince incelememesi nedeniyle ilerleyen dönemde müteahhitlerle anlaşmazlıklar ve davaların artacağı öngörülüyor. İktidar veya devlet kurumları duruma müdahale etmezse, geçmişte yaşanan müteahhit usulsüzlüklerinin deprem bölgesinde yaygınlaşması ve depremzedelerin daha fazla mağduriyet yaşaması kaçınılmaz görünüyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ba Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, 30 Haziran’a kadar inşaat ruhsatlarının alınmaması halinde kredi ve hibe imkanlarından faydalanamayacağını açıklaması, depremzedeleri hızlı bir şekilde müteahhitlerle anlaşmaya zorlamakta ve riskli sözleşmelerin yaygınlaşmasına zemin hazırlamasına katkı sunuyor.
Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi’nin onayladığı 1/1000 imar planlarının askı süreci devam ederken, itiraz olması halinde bu süreç nisan ayına uzayabilecek. İnşaat ruhsatlarına başvuru ve alım sürecinin iki-üç ay sürmesi de 30 Haziran tarihinin gerçekçi olmadığını ifade ediyor. Sürecin depremzede için sıkıştırılması, evini kaybedenlerin hak sahipliğini kaybetmesine ya da hukuki açıdan sorunlu ve yüksek maliyetli müteahhitle anlaşmaya yol açabilecek.
Eğitim sorunları
Antakya, Defne, Samandağ ve Kırıkhan gibi ilçelerde bazı okul binalarının diğer kamu kurumları tarafından kullanılmaya devam ediyor. Bu durum, öğrencilerin deprem öncesine göre daha olumsuz koşullarda eğitim almasına yol açıyor. Öğrencilerin yapılacak sınavlarda dezavantajlı hale gelmesi ve rakiplerine oranla daha başarısız olması bekleniyor.
Eğitim-Sen’in “6 Şubat Depremlerinin İkinci Yılında, Deprem Bölgesinde Öğrenci ve Eğitim Emekçilerinin Durumu” raporuna göre, Hatay’da okullaşma oranı hızla düşerken, öğrenci sayısı 65 bin 248 kişi azaldı. MEB verilerine göre, bölgede 6 bin 343 öğretmen hâlâ konteynerlerde yaşamını sürdürüyor.
Bölgede sık sık yaşanan elektrik ve su kesintileri, eğitim ortamlarını olumsuz etkilerken, ikili eğitim sistemi nedeniyle öğrenciler sabahın erken saatlerinde karanlıkta okula gitmek ve akşam geç saatlerde dönmek zorunda kalıyor. Ayrıca, deprem bölgesinde bile okul öncesi için verilen ücretsiz yemek uygulamasının kaldırılması, çocukların beslenme yetersizliği sorununu daha da derinleştiriyor.
Bu nedenle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimde fırsat eşitsizliğini azaltacak politikalar geliştirmesi ve altyapı sorunlarını hızla gidermesi gerektiği vurgulanıyor.

Sağlık sorunları
Deprem bölgesinde sağlık sorunları da devam ediyor. Kontrolsüz yıkım ve yeniden inşa çalışmaları, hava kirliliğini artırarak solunum yolu hastalıkları riskini yükseltiyor. Özellikle bebek ve çocuk ölümlerinde artış yaşandığı belirtilirken, bölgede psikolojik sorunlar da ciddi bir boyuta ulaşmış durumda.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) tarafından hazırlanan “Şubat 2023 Depremleri 2. Yıl Raporu”na göre, konteyner kentler ve belirsizlik ortamı, toplumun ruh sağlığını ciddi şekilde olumsuz etkiliyor. Rapor, belirsizlik, umutsuzluk ve gelecek güvencesizliği nedeniyle psikolojik çöküntünün yaygınlaştığını vurguluyor. Özellikle kronik psikiyatrik hastalıkların takibinde kritik öneme sahip toplum ruh sağlığı merkezlerinin, Hatay’ın merkez ilçeleri Defne ve Antakya’da hâlâ bulunmadığı belirtiliyor.

Esnaf ve ekonomik sorunlar
Depremden etkilenen küçük esnaf da ciddi zorluklarla karşı karşıya. Esnaflar için kurulan prefabrik çarşıların ileride rezerv alanlara veya başka yerlere taşınması, işletme sahiplerinin sürekli adres değiştirmesine neden olacak. Bu durum, esnafın müşteri kitlesini kaybetmesine ve ekonomik gelirlerinin düşmesine yol açabilir. Zaten birçok esnaf şehir dışına taşınmış durumda ve geriye kalanlar da ekonomik olarak zayıflıyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın belirlediği 2,5 milyon TL’lik beyanname cirosuna göre 2022 Aralık ayında belirlediği “mücbir sebep” halinin uzatılıp uzatılmayacağı, bölgedeki işletmeler için önemli bir belirsizlik yaratıyor."Büyük firmalar bu durumdan daha az etkilenirken, mücbir sebep uygulamasının kaldırılması halinde küçük esnaf üzerinde büyük bir yük oluşturacağı ve sosyal-psikolojik etkiler yaratacağı düşünülüyor.

Trafik ve diğer kentsel sorunlar
6 Şubat depremlerinden sonra Hatay’ın bazı ilçelerine ciddi göç yaşandı. Erzin, Dörtyol, Payas, Belen ve Arsuz ilçeleri ile özellikle İskenderun’da nüfus artışıyla birlikte kentsel sorunlar ortaya çıktı. İskenderun’da gündüz nüfusunun bir kat artması nedeniyle trafik, en önemli sorunlardan biri haline geldi.
Deprem bölgesinde sadece temel ihtiyaçlarla ilgili sorunlar değil, genel olarak insanların ruh hali de olumsuz etkilenmiş durumda. Sokaklarda yürüyen insanların mutsuz olduğu, yüzlerinin gülmediği gözlemleniyor. Bu mutsuzluk, kişisel ilişkilere de yansıyor ve toplumun genel ruh sağlığını olumsuz etkiliyor.

#6Şubat2Yıl
(AB/VC)