6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İKİNCİ YILI
'Hatay’ı gör!' çalıştayı: "Afeti ranta çevirdiler"
11 ili etkileyen, büyük yıkıma yol açan ve resmi verilere göre 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümüne sayılı günler kaldı.
Halkevleri, bugün “deprem bölgesinde ‘normalleşme’ perdesi altında süren toplumsal katliam ve yaşam mücadelesinin iki yılına” dair bir çalıştay düzenledi.
Hatay’ın Defne ilçesindeki bir otelde gerçekleştirilen çalıştaya, kentin seçilmiş temsilcileri, çeşitli siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri, emek ve meslek örgütü temsilcileri, akademisyenler, gazeteciler ve yurttaşlar katıldı.
Çalıştayın ilk bölümünde, Mimar Fuat Büyükaşık barınma ve yeniden inşa konularında, TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Ali Kanatlı sağlık hizmetleri ve sağlık emekçilerinin durumu hakkında, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Hatay Temsilcisi Cem Hüzmeli kentteki enerji sorunu üzerine, Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş ise eğitimde yaşanan sorunlara dair sunumlar yaptı.
“Bizim tarihimiz TOKİ’ye sığmaz”
Mimar Fuat Büyükaşık, 6 ve 20 Şubat depremlerinde Hatay’da 84 bin 119 yapının yıkıldığını ve 223 bin 906 kişinin hâlâ konteynerlerde yaşamaya devam ettiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mart 2023’teki “bir yılda 319 bin konut vaadi”ne atıfta bulunan Büyükaşık, “Şu an yaşadığımız kaosun temel nedeni bu sözdür” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, Hatay’da kentin tarihi ve kültürel dokusunu göz ardı eden, plansız ve kontrolsüz bir yeniden inşa süreci yürütüldüğünü vurgulayan Büyükaşık, “Bizim tarihimiz TOKİ’ye sığmaz” diye konuştu.
“Sağlık sistemimiz enkaz altında kaldı”
TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Ali Kanatlı, “İktidar depremi afete, afeti ranta çevirdi. Halklar ise yaralarını birbirleriyle dayanışarak aştılar” dedi.
Hatay’da 56 aile sağlık merkezinin depremde yıkıldığını hatırlatan Dr. Kanatlı, “İki yılda sadece üç aile sağlığı merkezi yapıldı. Bakanlığa sorduğumuzda ‘Yer yok’ diyorlar. Sağlıkta özelleştirmenin sonuçlarını, depremin vurduğu Hatay’da en çarpıcı biçimde yaşıyoruz. Sağlık sistemimiz enkaz altında kaldı” diye konuştu.
Dr. Kanatlı, depremden sonra kentteki hekim ve hemşire sayısının yarıya indiğini belirterek, “Sağlık Bakanlığı bu konudaki feryadımızı duymuyor. Sağlıksız bir kentte sağlık emekçilerinden sağlıklı bir hizmet vermelerini bekleyemeyiz. Hekimler ve hemşireler, ikişer kişilik iş yüküyle çalışmak zorunda kalıyor” dedi.
“Denetimsizlik yüzünden yüzlerce yangın çıktı”
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Hatay Temsilcisi Cem Hüzmeli ise kentteki elektrik kesintileri ve altyapı sorununa ilişkin bir sunum yaptı.
Hüzmeli, “Konteyner kentler kurulurken, elektrik güvenliği açısından gönüllü olarak denetim yapabileceğimizi iletmiştik ancak yetkililer o dönemde bunu kabul etmedi. Sonuç olarak, denetimsizlik yüzünden konteynerlerde yüzlerce yangın çıktı. Daha bu ayın başında Samandağ’da bir prefabrik evde çıkan yangında iki çocuk hayatını kaybetti” dedi.
Kentte elektrik kesintilerinin artık hayatın olağan bir parçası haline geldiğini belirten Hüzmeli, “Dağıtım şirketi arızaları gidermekle yetindi. Ancak depremden bu yana esaslı bir altyapı yatırımı yapılmadı. Ayrıca küçülmeye giderek personel çıkardı ve yatırımları düşürdü. Bu durum bizler tarafından endişeyle karşılanıyor. Yıllardır söyledik; enerji ve haberleşme özelleştirilemez. Şimdi bunun sonuçlarını yaşıyoruz” diye konuştu.
“Bazı okullar emniyet binası olarak kullanılıyor”
Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, “Depremde 210 okul yıkıldı, 99 yeni okul yapıldığı açıklandı. Ancak bu sayının çoğu konteyner ve prefabrik okullardan oluşuyor. 180 okul orta hasarlı ve güçlendirilmesi gerekiyor. Hatay’daki en nitelikli lisemiz hala emniyet müdürlüğü olarak kullanılıyor. Antakya ve Samandağ’da emniyet tarafından kullanılan başka binalar da var” dedi.
Ulaşım ve beslenme sorunlarına da dikkat çeken Tıraş, “Ücretsiz okul yemeği meselesi, tasarruf tedbirleri gerekçesiyle hâlâ sağlanamıyor. Ancak iktidarın kendi ihtiyaçları söz konusu olduğunda ‘itibardan tasarruf olmaz’ deniliyor. Öte yandan, öğrencilerin sabah ve akşam karanlığında okullara gitmek zorunda kalması, servis yetersizliği nedeniyle otostop yapmak zorunda olmaları başka ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullandı.
“Şehrimiz inşaat firmalarına teslim edildi”
Çalıştayın ikinci bölümünde, Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, Avukat Ecevit Alkan ve bianet Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Vecih Cuzdan konuştu.
Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, bulundukları tüm illerde afet örgütleri kurma kararı aldıklarını belirterek, “Afet gibi kriz anlarında alınan inisiyatiflerin, dayanışmanın ve halkın yaşamını savunma pratiklerinin, aslında bizi ayakta tutan, birbirimize bağlayan ve yaşatan temel unsurlar olduğunu görmüş olduk” dedi.
Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu ise “Şehrimiz inşaat firmalarına teslim edildi. Taş ocakları ve inşaat çalışmaları nedeniyle kırsal alanlarda yaşam tamamen daraltıldı” ifadelerini kullandı.
Karasu, kent içindeki beton santrallerinin hava kirliliğine yol açarak kanser riskini artırdığını vurguladı ve Hatay’ın tarım, sulak alan ve yerleşim bölgelerinin yeniden inşa faaliyetlerinden nasıl etkilendiğini görseller eşliğinde sundu.
“Molozların kontrolsüzce taşınmasından asbest sorununa kadar inanılmaz bir çevre katliamı yaşadık. Tarım arazilerinde inşaat faaliyetleri son sürat devam ediyor” diyen Karasu, yaşanan tahribatın boyutlarına dikkat çekti.
“Deprem suçlarıyla ilgili etkin soruşturma yürütülmüyor”
Avukat Ecevit Alkan, 2023 ve 2024 yıllarında Hatay’da 40 bin idari dava açıldığını, ancak 960 bin kişinin hak kaybına uğradığını belirterek, “Bu kişiler davalarını açamadılar, hukuksal destek alamadılar. Dolayısıyla mağduriyet yaşadılar ve hâlâ yaşamaya devam ediyorlar” dedi.
Deprem suçlarıyla ilgili etkin bir soruşturma yürütülmediğine dikkat çeken Alkan, “Vatandaş ile devletin hesaplaşması idare mahkemelerine kaymış durumda. Vatandaşlar, hakkını idare mahkemelerinde aramak zorunda kalıyor çünkü ceza mahkemelerinde soruşturmalar etkin bir şekilde yürütülemiyor” ifadelerini kullandı.
bianet Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Vecih Cuzdan, “Deprem ve medya: Hakikat mücadelesinde gazeteciliğin rolü” başlıklı bir sunum yaptı.
6 Şubat’tan bu yana alternatif/bağımsız medyanın hem kamuoyunu bilgilendirmek hem de yetkilileri hesap vermeye zorlamak açısından kritik bir rol oynadığını belirten Cuzdan, “Ancak süreç, sadece gazetecilik mesleğinin zorluklarını değil, aynı zamanda Türkiye’deki ifade ve basın özgürlüğü üzerindeki baskıları da görünür kıldı” dedi.
Cuzdan, IPS İletişim Vakfı/bianet olarak Malatya ve Hatay’da yerel gazetecilerin katılımıyla düzenledikleri atölyelerde edindikleri deneyimleri paylaştı. Deprem bölgelerindeki gazetecilerin, fiziksel altyapı sorunları, ekonomik zorluklar ve resmi engellerle mücadele etmeyi sürdürdüklerini ifade etti.
Son olarak, Hatay Halkevi Başkanı Eylem Mansuroğlu, iki yıldır sürdürülen “Yaşam Meclisleri” deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Çalıştayın sonuç bildirgesi ve deprem raporunun önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacağı duyuruldu.
Etkinlik, Rihen Müzik Topluluğu’nun ezgileriyle sona erdi.
(VC)