"TSK devletin anayasal çerçeveyle çizilmiş yapısı içinde herhangi bir kurum gibi hareket etmiyor. Burada ülke çapında gizli bir örgütlenme ve faaliyet programı varmış gibi görünüyor. Devlet içinde bir başka bağımsız ya da özerk yapının, iktidarı ve toplumun çeşitli kesimlerini açıkça hedef gösterdiği yahut hasım gördüğü bir üslup ve içerik taşıyor bu belge. Bu yönüyle de arkasındaki motifin -daha temkinli olunmakla birlikte- 28 Şubat anlayışı ve yöntemi olduğu söylenebilir."
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar, Taraf gazetesinin bugün manşete taşıdığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) siyasete ve sivil yaşama müdahale amacıyla Eylül 2007'de geniş kapsamlı bir "Eylem Planı" hazırladığı yönündeki haberi bianet için değerlendirdi.
"Genelkurmay sahiplenmiyorsa soruştursun"
Belge gerçek dışı olsaydı Genelkurmay'ın açıklamasının çok daha kesin ve sert olacağını savunan Sancar, "Dolayısıyla belgenin gerçek olduğunu varsayabiliriz. Bu halde Genelkurmay yetkilerini aşmış, anayasal sınırlar ihlal edilmiştir. Eğer Genelkurmay Başkanlığı bu belgeyi sahiplenmiyorsa onun Genelkurmay içinde kimler tarafından hazırlandığını soruşturmakla yükümlüdür. Ancak o zaman töhmet altında kalmaktan kurtulur" dedi.
Yargı sürecinin sivil yargıçlarca da başlatılabileceğine değinen Sancar, bu durumda davanın askeri yargıya intikal edeceğini; ancak daha önceki örnekler göz önüne alındığında buradan doyurucu bir sonuç çıkmasının beklenmemesi gerektiğini söyledi.
"Hükümet sorumluluklarını hatırlamalı"
Sancar'a göre iddialar hükümeti de önemli bir sorumlulukla yüz yüze bırakmış durumda:
"Sadece yargı yoluyla çözüm aramak gerekmiyor. Öncelikle hükümetin ve Milli Savunma Bakanlığı'nın kendi sorumluluklarını hatırlaması ve kendisine bağlı Genelkurmay'dan açıklama istemesi lazım. Cumhurbaşkanı'nın devreye girmesi de gerekebilir. Pek tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi de üzerine düşeni yapmalı."
"Yargı, üniversiteler, medya ve STK'ler töhmet altında"
Yargı, üniversiteler, medya ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) töhmet altında olduğunu da belirten Sancar, "Bu kurumların kendilerini aklamak gibi bir yükümlülüğü var. Eğer demokrasi ve hukuk devleti konusunda gerçekten mesafe almak istiyorsak bu tür hukuk ihlallerinin üzerine gitmek zorundayız" yorumunda bulundu.
Kardaş: Dehşet bir şey
Görüşlerine başvurduğumuz Emekli askeri hakim ve savcı Ümit Kardaş ise belgenin TSK'nin siyasal alanı işgali anlamına geldiğinin altını çizdi, "Dehşet bir şey. Gerçek demokrasilerde böyle bir şey olsa iktidar Genelkurmay Başkanı'nı çağırıp hesap sorar, yargılanması gerekenler yargılanır. Lakin bizde iktidar muktedir değil, kendi bekasının derdine düşmüş durumda" dedi.
DTP: Yaşananlar doğruluyor
Öte yandan konuyla ilgili olarak Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve MAZLUM-DER birer basın açıklaması yaptı.
DTP, Eylül 2007'den beri yaşanan gelişmelerin belgenin varlığını doğruladığını savunurken, MAZLUM-DER bu tür vahim iddiaların layıkıyla soruşturulabilmesi için Türkiye'nin bir yargı reformuna ihtiyacı olduğunu vurguladı. (KM/EZÖ).