İHO Gazetesi, yayın hayatına başlamasının 40. yılı vesilesiyle “21. Yüzyılda İstanbul’da Rum Toplumu” konferansı düzenledi.
İHO gazetesi İstanbul’da 40 yıldır Rumca günlük yayın yapıyor. Gazetenin sahibi Andrea Rombopulos, 2012 yılında İHO Tis Polis ismiyle Türkiye'deki ilk Rumca radyoyu da kurdu.
Galata Rum Okulu’nda düzenlenen konferansın ilk bölümünde 1922’den günümüze Rum nüfusunun azalması, vakıf seçimlerinin yapılamaması, Ruhban Okulu’nun hala kapalı olması, İstanbullu Rumların geri dönüşü konularına dikkat çekildi. İkinci panelde Yunanistanlı ve Türkiyeli gazeteciler iki ülke ilişkilerinde medyanın rolünü tartıştı.
Rombopulos: Vakıflar işlevsizleştirildi
Andrea Rombopulos, 2012’de azınlık vakıflarının seçim yönetmeliği iptal edildiği için diğer azınlıklar gibi Rumların vakıflarının da seçim yapılamadığı için işlevlerini yerine getiremediğini belirtti. Aynı zamanda Rombopulos, mazbut vakıf (Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen) statüsüne düşen birçok vakıfla ilgili de mahkeme sürecinin devam ettiğini, Rumların bu konuda adalet beklediğine dikkat çekti.
Aktar: İstanbul'un üçte biri gayrimüslim olsaydı?
Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayhan Aktar, 1922’de kesinleşen Türkleştirme politikasının ardından Varlık Vergisi, Amele Taburları, 6-7 Eylül olayları ve Kıbrıs olayları sonucunda Rumlar dahil tüm azınlık nüfusun azaldığını hatırlattı.
Aktar, 90 yıldır uygulanan nüfus politikasının aynı zamanda İslami değerler üzerine yükselen siyasetin önünü açtığını belirtti.
“1927’de İstanbul’da 222 bin gayrimüslim, bunun 100 bini Rum ve 547 bin Müslüman nüfus var. Tüm bunlar olmasaydı, İstanbul, Anadolu’dan ve Balkanlar’dan göç almasaydı bugün İstanbul nüfusu nasıl olurdu? İstanbul’un nüfusu 1 milyon olacaktı, bunun da üçte biri (334 bin) gayrimüslim olacaktı. Nüfusun yüzde 12’si yani 120 bini de Rum olacaktı. Böyle bir nüfus ortalamasında siyasal iktidar İslamlaşma politikalarını uygulayabilecek miydi? 90 yıldır uygulanan nüfus politikası aynı zamanda İslami değerler üzerine yükselen siyasetin önünü açtı.”
Bartholomeos'tan Ruhban okulu çağrısı
Emekli büyükelçi Aleksis Aleksandris da 1927’de 111 bin olan (adalar dahil) Rum nüfusunun bugün 2 bin 3 bin 500’e kadar düşmesine rağmen hala inatla varlığını sürdürmeye devam ettiğini belirtti. Aleksandris, bu inadın altında Rumların Roma İmparatorluğu’nu varisleri olması ve Ekümenik Patrikhanesinin varlığının yattığını ifade etti.
Ekümenik Patrik Bartholomeos, Heybeliada Ruhban Okulu’nun 46 yıldır kapalı olmasının kendilerini uykusuz bıraktığını belirterek herkesi okulun açılması ve uluslararası anlaşmalarla kazanılmış haklarının kullanılmasını sağlamak için desteğe çağırdı.
"İki halk birbirini tanımaya başladı"
Yorgo Vlavianos, cumhuriyetten bugüne medyada Rumlar ve patrikhane ile ilgili çıkan haberlerdeki nefret diline dikkat çekti.
İHO ve Star TV’de gazeteci Yorgo Vlavianos da Yunanistan medyasında da Türkiye’ye karşı aynı dilin olduğunu belirterek ilişkilerin sadece ticaret ve savaş üzerinden verildiğini söyledi.
Vlavianos, gazetecilerin bilinmeyeni anlatmak ve birbirini bilmeyen halklar arasında köprü kurmak görevi olduğunu söyledi.
NTV’den Mete Çubukçu, son yıllarda turizm ve sivil toplum örgütlerinin çabaları sonucu iki halkın birbirini tanımaya başladığını bunun da ikili ilişkiler açısından geçmişe oranla çok olumlu bir gelişme olduğunu söyledi.
Çubukçu, Türkiye medyasının da kendini düzeltmeye başladığını ancak en ufak bir gergin siyasi gündemde eski milliyetçi söylemine, yani başladığı yere geri döndüğünü ifade etti.
Ancak Çubukçu, kamuoyunun artık Yunan halkını daha iyi tanıdığı için medyada ve siyasette Yunanistan Türkiye ilişkilerinin araçsallaştırıldığını artık eskisine göre daha iyi fark ettiğini belirtti.
İHO gazetesinden ve Mega TV’den Andonis Furlis, iki yakanın da gazetecilerinin İstanbullu Rumların nasıl İstanbul’a geri dönebileceğini tartışması gerektiğini söyledi.
Furlis, ayrıca gazetecilerin politikacılara Türkiye Yunanistan ilişkilerinin oy avcılığı için, medyaya da tiraj için kullanılamayacağını göstermesi gerektiğini belirtti.
Son konuşmacı Hürriyet Daily News’tan Murat Yetkin de barış zamanlarında dostluğun kolay olduğunu ancak iyi gazetecilerin çatışma zamanlarında barış ve insan haklarından yana yaptıkları haberlerle anlaşıldığını belirterek genç kuşağın bu yönde yetiştirilmesi gerektiğini belirtti. (NV)