Atatürk Havalimanında artık görmeye alıştığım bir görüntü, Avrupa’nın bize oldukça uzak bir köşesinde bir sosyal forum gerçekleşiyor, Türkiye’den bir sürü insan foruma doğru yola çıkıyor.
5. Avrupa Sosyal Forumu İsveç’in Malmö kentinde olacak. Türkiye’den de toplamda 300 kadar katılımcının Malmö’ye gitmesi bekleniyor ki bu sayıya Avrupa’dan katılacak ve sayıları eminim ki Türkiye’yi katlayacak Avrupalı Türkiyeli katılımcılar dahil değil.
Havaalanında yaklaşık 50 kişi Kopenhag uçağını bekliyoruz. Aramızda daha önce çok forum görmüş olan da var, hayatında ilk kez yurtdışına çıkan da.
Gazeteciler, milletvekilleri, öğretmenler, mühendisler, eşcinseller, aktivistler, öğrenciler, müzisyenler, politikacılar, sendikacılar, çevirmenler, kadınlar, erkekler, Kürtler, Türkler ve diğerleri dört gün boyunca kıtanın sorunlarını, dünyanın sorunlarını konuşacaklar, kendi dertlerini ve deneyimlerini paylaşacaklar, birlikte çözümler yaratmaya, alternatifler geliştirmeye çalışacaklar.
Çevirmenler özellikle önemli. Uluslararası simultane çevirmenler birliği Babels sosyal forumlara sürekli destek veren ve ciddi anlamda forumları var eden kurumlardan, can damarlarından.
Babels Türkiye ekibi bu kez foruma 30 simultane çevirmenle geliyor ki bu sosyal forum tarihinde ulaşılan en yüksek sayı. Katılımdan doğru Türkçenin de artık forumların önemli dillerinden biri olduğunun kanıtı.
Bu benim dördüncü Avrupa Sosyal Forumu deneyimim. Daha önce Londra, Paris ve Atina’da gerçekleşen Avrupa sosyal forumlarına katıldım. Dolayısıyla artık sosyal forum camiasından pek çok tanıdığım da var. Benimle aynı forumları yıllardır takip eden arkadaşlarımla yolda “şu da gelecek mi, aaa konuşmacılar arasında o da mı var” diye laflayarak üç saatlik yolculuğumuzu tamamlıyoruz.
Kopenhag havaalanından trene biniyoruz, denizin üzerine kurulmuş bir köprüden geçerek ve aslında ülke değiştirerek, Danimarka’dan İsveç’e geçerek 20 dakikada Malmö merkeze ulaşıyoruz.
Malmö tren istastonuna geldiğimizde daha önceden forum deneyimi olanların tepkisi benzer, ortalıkta ne forum danışma noktası var, ne de forumla ilgili bir yazı, poster ya da tanıtım. Kent hiç de bir sonraki gün sosyal foruma ev sahipliği yapacak gibi görünmüyor. Akşama doğru fikrimiz değişir diye düşünerek otelimize doğru yollanıyoruz.
Malmö deneyimleri...
Malmö küçük bir kent. Hayalimdeki İskandinav kentine uymuyor, bir arkadaşımın şehre dair ilk değerlendirmesine katılıyorum, kent bir Orta Avrupa kentini andırıyor daha ziyade. Soğuk, mesafeli ve fazla düzenli bir hali var. Bu ruh hali foruma da yansıyor aslında…
İlk günün akşamı kalabalık bir grup halinde açılış partisine yollanıyoruz. Daha önceki deneyimlerimiz açılışların en azından 3-4 bin kişiyle yapıldığını gösteriyor. Malmö’deki açılışta ise ancak bin kişi var. Bu bin kişinin de yüz kişisi Türkiye’den, bir o kadarı da Yunanistan’dan, İtalya’dan, ortalık henüz kendi ülkelerinde yazdan doğal olarak çıkamamış, o yüzden de 8 derece havada tir tir titreyen Akdenizlilerle dolu anlayacağınız.
Konuşmaları dinliyoruz, DTP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel’in devletle halk ayrımını müthiş yansıttığı konuşmasını alkışladıktan sonra alandan ayrılıyoruz. Bir sonraki sabah çok toplantı var, dinlenmek lazım…
Forumun ilk günü Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu tarafından düzenlenen iki önemli toplantı var, birincisi sabah oturumunda, İncirlik ve Avrupa’daki diğer üslerin tartışılacağı, “Askeri Üsleri Kapatın!” toplantısı, ikincisi ise aynı gün öğleden sonra gerçekleşecek “Ortadoğu’da Emperyalizmle Mücadele”.
Sabah toplantı alanlarına gitmek için bu kez otobüse binmeye karar veriyorum. Bir önceki günün uzun yürüyüşünün sızısı hala bacaklarımda.
Uzunca bir Malmö turu attıktan sonra ilk toplantı mekânına geldiğimi varsayıyorum ama o ne? Programda mekân yanlış yazılmış, gitmem gereken yer geldiğim yere yürüyerek yarım saat uzaklıkta.
Sorunu çözmeye çalışırken sosyal forum gönüllülerinin Malmölü değil, aslen İtalyan olduklarını fark ediyorum. Muhtemelen benimle aynı gün kente gelmiş birinin, bana o kentle ilgili yol tarif edebilmesi elbette pek mümkün değil, zaten edemiyor da.
Sonuç olarak Perşembe sabahı saat 09:10 civarında önümüzdeki dört günün oldukça zor geçeceğini fark ediyorum. Zira İskandinav Organizasyon Komitesi bütün iyi niyetine rağmen bir organizasyon faciası yaratmayı başarmış.
Forum mekanları birbirilerine en yakın 20 dakika yürüme mesafesinde, normalde sosyal forumlarda sağlanan ulaşım serbestisi bu forumda yok, zaten forum alanları arasında bir ulaşım şansı da yok, ancak yürüyebiliyorsunuz.
Forum gönüllüleri kenti bilmiyor, çünkü çoğu İtalyan, yardım edebilecekleri konu sayısı oldukça sınırlı. Forum alanlarında görmeye alıştığımız oldukça uygun fiyatlı yiyecek içecek servisi de yok, zaten aslında bakarsanız bir forum alanı da yok. Forum toplantılarının gerçekleştiği binaları zar zor buluyorsunuz, zira binaların üzerinde Avrupa Sosyal Forumu’na dair bir işaret bile yok.
Salonlarda da sıkıntı büyük. Dedim ya, Türkiye’den 30 simultane çevirmen geldi ama ne yazık ki Malmö onları gerekli teknik ekipmanla karşılayamadı. Çevirmenler toplantı salonlarında hazırlar ama ne yazık ki simultane tercüme ekipmanları yok, öyle olunca da, toplantı sürelerini iki katına çıkaran konsekütif tercüme yapılıyor. Hem çevirmen perişan oluyor, hem de dinleyici.
Malmö’deki forumun sıkıntılarını en iyi düzenleme komitesinden biri özetliyor aslında: “İsveç’te sosyal demokrat bir hükümet var. Biz forumu burada yapacağımızı söylediğimizde ‘olur size yer veririz ama fazla ortalıkta dolaşmayın, kendi alanınızda, yeraltında kalın’ dediler, öyle olunca destek de görünülürlük de az oldu. zaten ekonomisi bu kadar iyi durumda olan bir ülkede, daha fazlasını da beklemiyorduk zaten, katılımdaki azlık da bundan…”
5. Avrupa Sosyal Forumundaki terslikleri bu kadar anlatmam boşuna değil aslında. Zira Avrupa Sosyal Forumu’nun altıncı adresi 2010 yılında İstanbul olacak. Türkiye Sosyal Forumu 2010 Avrupa Sosyal Forumu hazırlıklarına şimdiden başladı. Malmö deneyimi Türkiye Sosyal Forumu için de neyi yapıp, neyi yapmayacakları konusunda önemli bir rehber görevi görecek. (ÇM/EZÖ)