5. Avrupa Sosyal Forumu’nun ilk gününde Küresel Barış ve Adalet Koalisyonunun (Küresel BAK) düzenleyicilerinden olduğu “Üsler Kapatılsın” toplantısı gerçekleştirildi.
Kolaylaştırıcılığını Küresel BAK aktivisti Nilüfer Uğur Dalay’ın yaptığı toplantıya Türkiye’den Küresel BAK Yürütme Kurulu üyesi Kerem Kabadayı, İtalyan işçi sendikası COBAS’tan Pierro Berocchi, Yunanistan Stop the War Coalition’dan (Savaşı Durdurun Koalisyonu) Sotiri Kontagiannis, Danimarka No to War Coalition’dan (Savaşa Hayır Koalisyonu) Lene Junker katıldı.
Junker: Muhalefeti savaşa sürükleyenlere karşı kurgulamalı
Lene Junker konuşmasında Kafkaslardaki sıcak gelişmelerden ve ABD'yle Rusya’nın bölgedeki savaşından söz etti. “ABD'nin yayılmacı politikaları, Rusya kendini toparladığı anda karşılık buldu. Gürcistan uzun yıllardır ABD başta olmak üzere İsrail ve Türkiye gibi müttefikleri aracılığıyla silahlandırılıp, ABD emperyalist politikaları hattında dolduruşa getirildi.”
Junker herkesin öncelikli muhalefet odağını kendi ülkesinin egemenlerine ve Ortadoğu ve Kafkasları savaşa sürükleyen güç odaklarına karşı kurgulaması gerektiğini vurguladı.
Berocchi: Vicenza da İncirlik gibi tehlikeli
Berocchi konuşmasında ABD ve Avrupa Birliği emperyalizmlerinden söz etmenin yaygın bir tavır olduğunu ama İngiliz, Alman, İtalyan ve Fransız emperyalizmlerini ayrıştırmak gerektiğini söyledi: “Kimse farkında değil ama İtalya, ABD ve NATO’nun birçok askeri operasyonunda destek veren önemli ülkelerden biri ve ciddi bir askeri temelli emperyalist gündemle politikalar yürütüyor. Temsilcisi olduğum işçi sendikası bu konuda ciddi bir muhalefet yürütüyor.”
Berocchi Avrupa’da NATO’nun en büyük üslerinden biri olan İtalya’daki Vicenza üssünün, aynen İncirlik üssü gibi ciddi bir tehlike yarattığını, yıllardır verilen mücadele sonucunda bölge halkının da tehlikeyi farkına vararak muhalefete önemli bir destek verdiğini ifade etti.
Kabadayı: Üslerle ilgili bilgiler kamuoyuyla paylaşılmıyor
Kabadayı, her muhalifin kendi ülkesiyle başlaması gerektiği fikrine katıldığını belirtti ve “Türkiye Kafkaslardaki çatışma ortamına yıllardır olumsuz katkıda bulunuyor. NATO’yla ittifak kapsamında Gürcistan’a 100 milyon doların üstünde askeri hibe aktarılıyor, bölgede barışa değil, savaş ortamının oluşmasına yol açılıyor.” dedi.
Türkiye’deki aralarında Diyarbakır, Ankara, Konya, Muş, İzmir, Batman, Adana’nın da olduğu 10’a yakın askeri üs hakkında bilgi veren Kabadayı, bu üslerin hangisinin kimin tarafından kontrol edildiğinin bile takip edilmesinin çok zor olduğunu söyledi. “Bu üslerden nasıl operasyonlar düzenlendiğini bilmiyoruz, bu bilgiler kamuoyu ile paylaşılmıyor. Zaten işgalin başından beri İncirlik üssünün gizli bir Bakanlar Kurulu kararnamesi ile ABD kuvvetlerine tamamen açılmış olması Türkiye’yi savaş karşıtı kamuoyuna rağmen Irak’ta yaşanan katliamların gizli bir ortağı haline getiriyor.”
Kabadayı, Türkiye anayasasının 92. maddesinin ihlali anlamına gelen gizli İncirlik kararnamesinin her oylama döneminde ABD Temsilciler Meclisi’ne sunulan Ermeni soykırımının tanınmasına dair teklife karşılık kanlı bir pazarlığın nesnesi haline getirildiğini de sözlerine ekledi.
İncirlik üssünde çalışan Türkiyeli işçilerin yaşadığı sorunlardan da söz eden Kabadayı Harb-İş sendikasının bu konudaki çalışmalarından söz etti ve üslerle mücadelenin emek, demokrasi ve insan haklarını da kapsayan bir geniş çerçevede sürmesi gerektiğini söyledi.
Kontagiannis: Dayanışma önemli
Son konuşmacı olan Sotiris Kontagiannis Yunanistan’daki NATO üssü Suda ile ilgili verilen mücadeleye dair deneyimlerini aktardı. İtalyan, Türkiyeli, Yunan ve Kıbrıslı savaş karşıtlarının mücadelelerinde dayanışmanın ve bilgi paylaşımının önemine dikkat çekti.
Toplantı 2009 Nisan’ında 60. kuruluş yıldönümü kutlanacak olan NATO’ya karşı Avrupa çapında gerçekleştirilecek ve NATO’nun dağıtılmasını hedefleyen kampanyanın ortak çağrısıyla son buldu. (ÇM/TK)