Fırtına vadisi dünya üzerinde yer alan en önemli havzalardan biri. Bölgede yapılan birçok bilimsel araştırmanın ortak bulgularını incelediğimizde yaklaşık 300’e yakını endemik olmak üzere toplamda 2 bin 500 bitki çeşidinin varlığına rastlıyoruz.
Bu türlerin geniş çaplı incelemesi yapıldığında vadinin eşsiz bir doğaya, zengin bir botanik çeşitliliğe ve birçok endemik türe ev sahipliği yaptığını görüyoruz.
Fırtına vadisinde, Türkiye'nin 122 önemli bitki ve 184 önemli kuş alanı arasında yer almaktadır. Bern Sözleşmesi’ne göre Fırtına Havzası’nın, Avrupa ve küresel ölçekte tehdit altındaki türlerden en az 537 odunsu bitki, 136 kus, 30 memeli, 21 sürüngen ve 116 endemik türe ev sahipliği yaptığını anlaşılmıştır. Kaçkar Dağları, özellikle milli park ve yakın çevresi, 386 kadar olan Doğu Karadeniz’deki endemik taksonların yüzde 30’una (116 tür) tek basına ev sahipliği yapmaktadır. Bunlara ilave olarak; Fırtına Havzası, Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) belirlenmelerine göre, Avrupa'nın öncelikli olarak korunması gereken orman alanları arasında, dünyada ise 25 sıcak noktadan birisi. Ayrıca, Karadeniz Havzası'nın uluslararası WWF tarafından biyolojik çeşitlilik bakımından dünya çapında önemli 200 ekolojik bölgeden, Avrupa’da ise acil korunması gereken 100 ormandan biri olarak belirlendi.
Fırtına vadisi ormanları Türkiye’nin yağmur ormanlarıdır. Vadinin içerisinde büyüleyici güzellikte, dünyada üç bölgede bulunan şimşir ormanlarından biri yer alıyor. Fırtına Vadisi ve yan kolu olan ve içinden Palovit deresinin aktığı havzadakişimşir ormanları, ülkenin en bozulmamış birkaç orman ekosisteminden biri olarak değerlendiriliyor ve vadinin sahip olduğu eşsiz güzelliklerden biri. Palovit şelalesi ve Meydan köy sınırında bulunan yaşlı şimşir ormanları size masalların gerçekliğini anlatır, bulutların üzerine çıkarıp, hiç doyamayacağınız bir rüya yaşatır. Dünyada hızla azalan ve en değerli ekosistemlerden biri olarak kabul edilen bu ormanları, rant kazanmak uğruna yapılacak her türlü turizm projesinden korumak gerekiyor. Bu ormanların kaybolması demek, sona merhaba demek oluyor.
Ne yazık ki, bu eşsiz doğaya son zamanlarda turizmi canlandırmak adına birçok proje yapılmaya çalışıyor. Geçtiğimiz yıl ’Yeşil Yol Projesi’ni de kapsayan Karadeniz Bölgesi’ndeki 6 ilin ’Çevre Düzeni Planı’ için açılan davada ’yürütmeyi durdurma’ kararı verilmesine rağmen, alınan yeni izinler ve doymak bilmeyen rantçı zihniyetlerden bölgeyi korumak son zamanlarda hayli zorlaşmaya başladı. Yeşil Yol çok geniş çaplı bir proje olduğu için, her geçen gün bu proje ile bağlantılı farklı projeler ortaya çıkıyor. Madeni bir yandan, turizmi bir yandan, macera parkları diğer yandan, sanki anlaşmışta bu doğayı nasıl yok edebilirizin derdinde. Bukla Tur ve Ruba Rafting tarafından yapılan Kaçkar dağları macera parkı projesi de turizmin canlanması mantığıyla yola çıkılan büyük bir yıkıma sebep olacak projelerden biri.
Konu ile ilgili Fırtına İnisitayatifi yapmış olduğu basın açıklamasında, projeyi yapmak isteyen firmalara şöyle seslendi:
“’Amacımız ekoturizm’in gelişmesi ve tanıtımı', cümlenizdeki ekoturizm çevreyi koruyan, yerel halkın refahını gözeten, doğal alanlara karşı duyarlı, sürdürülebilir bir turizmi ifade eder. Bu tanıma göre yapılmakta olan Kaçkar Dağları Macera Parkı Projesi; dünyanın en yaşlı ormanlarının yaşam alanı olmanın yanı sıra, Türkiye’nin en zengin, hassas ve engin flora ve faunasını bünyesinde barındıran, dünyanın en iyi ballarının üretimine ev sahipliği eden, asırlardır kendini muhafaza ettiği en doğal şekliyle maceranın gerçek adresi olan Fırtına Vadisi ve yan kolu Palovit Vadisi için büyük tehdit oluşturmaktadır.
"Tüm itirazlara rağmen inşası devam etmekte olan bu proje; geri dönüşü olamayacak yanlışlar silsilesinin başlangıçlarından biri olarak dünyanın önemli koruma alanlarından biri olan Palovit Vadisi'nin sonunu getirecektir. Palovit Vadisi’nde inşa edilen Macera Parkı Projesi, doğaya, doğasevere ve şimdiye kadar doğal güzelliklerinin tanıtımını yaparak kazanç sağladığınız yöremizin korunması gereken değerleri için uygun değildir.
“Sayın Bukla Tur, doğasever ve topraklarına sevdalı insanlar olarak sizden ricamız bu talan projesini bir an evvel inşasına son vermenizdir.
“Unutmayın; dünya, insanoğlu kadar ağaçların, bitkilerin, ayıların, doğanların, tilkilerin ve diğer tüm canlıların da yaşam alanıdır ve insanlar gibi onların da özgürce yaşama hakkı vardır.”
Palovit vadisinde yapılacak olan bu büyük yıkım orada yaşan tüm hayvanların yaşam alanlarının daralmasına neden olacak. Dünyanın birçok milli parkında buna benzer parkların varlığı konusunda aksi bir iddia söz konusu değil. Çünkü orada bu parkları yaparken seçilen bölgelerin doğruluğu ve beton dökülmediği konusunda fikir sahibiyiz.
Artık inşa etmek yerine üretmeyi denesek. Küba’ya bakalım, kanser için aşı geliştiriyorlar. Evet, bunu Küba yapıyor. Bizim gibi boy boy inşaatlar yapmıyor.
Çok sayıda endemik türe sahip olan Palovit vadisinde, birçok hastalığın tedavisine katkı sağlayan ballar üretiliyor. Ve bunun için insanlar emek sarf ediyorlar. Yeni ne yapabiliriz diye kafa yoruyorlar. Palovit vadisinde uzun yıllardır balcılık yapan Ahmet Tuna Güneri, bu eşsiz bitki örtüsünden elde ettiği balları Slow Food’da tanıttı ve unutulmaya yüz tutmuş son derece önemli bir yöntem olan kara kovan balını tekrar hayata geçirdi. Çok az miktarlar üretilen bu bal, birçok hastalığa iyi geliyor.
Burada yaşayan endemik türlerin yok edilmesi, tüm bu üretimin de yok edilmesi demektir. Neden yok ediyoruz? Siz yok ettikçe büyüyen karanlığın farkında değil misiniz? İnşaatlardan bıktığımız için o güzel vadiye huzur bulmaya gitmiyor muyuz? Macera parkı isteyen kim? Nasıl bir zihniyetle bu eşsiz doğaya zarar verebilirsiniz? Bu dünyada yalnızca insanlar yaşamıyor ve siz insanları eğlendireceksin diye cinayet işlemene izin vermiyoruz. Palovit’ten uzak dur lütfen!
Doğayı sev, yeşili koru, ayıyı öp, arıyı öldürme olur mu? (ÖH/HK)