Fotoğraf: AA
Bu yazıda yirmi yıl öncesine dönerek, hanelerin aylık ortalama kullanılabilir gelirlerine karşılık gelen asgari ücret düzeyine ve asgari ücretin Türk Lirası - ABD Doları olarak değer ve değişimine bakarak ‘nereden geldik, şimdi neredeyiz?’ sorusuna yanıt aramak için okurlara düşündürücü bilgiler sunmak istiyorum.
Gelir Dilimlerine Göre Aylık Kullanılabilir Hane Gelirinin Asgari Ücret Karşılığı | VERİ SGT 2000 | VERİ SGT 2002 | VERİ SGT 2004 |
(Birinci) %20'lik Gelir Dilimi | 11,3 | 8,2 | 8,3 |
(İkinci) %20'lik Gelir Dilimi | 5,0 | 3,9 | 3,6 |
(Üçüncü) %20'lik Gelir Dilimi | 3,4 | 2,8 | 2,6 |
(Dördüncü) %20'lik Gelir Dilimi | 2,5 | 2,0 | 1,8 |
(Beşinci) %20'lik Gelir Dilimi | 1,4 | 1,2 | 1,1 |
Kentsel Türkiye | 4,7 | 3,6 | 3,5 |
Yazıya tabloyla başlamak, size biraz kafa karıştırıcı bir yaklaşım gibi görünebilir. Oysa amacım tam tersine; anlatım ve anlaşılma kolaylığı sağlayarak, olguların görünürlüğü için veriler sunmak.
Veri SGT 2000, 2002 ve 2004 yıllarında kentsel Türkiye hane ve bireyleri üzerine Veri Araştırma A.Ş. tarafından yapılmış ayrıntılı bir statü, gelir, tüketim kalıpları araştırmasıdır[1]. Bu araştırmaların modeli, örneklem çerçevesi, veri derleme ve değerlendirme sistematiğine ilişkin ayrıntılı bilgiye dipnotta belirtilen kaynaktan ulaşıp araştırmanın geçerlilik ve güvenilirliği konusundaki sorulara yanıt aramak mümkün.
Veri SGT Araştırmaları hane ve hanede yaşayan 14 yaşın üstündeki tüm bireylerden yapılaştırılmış soru kâğıdı kullanımı ve yüz yüze görüşmeyle bilgi derlemeye dayanır. Bu bilgiler içinde hane ve üyelerinin gelir-tüketim bilgileriyle, sosyo-demografik özellik ve çalışma konumları da yer almaktadır. Bu verilerden hareketle kapsama giren hane ve üyelerinin kullanılabilir yıllık gelirleri[2] toplamı, en yüksek gelirli haneden en düşük gelirli haneye doğru sıralanarak haneler beş eşit parçaya ayrılır. Bu beş parçadan her biri toplam hanelerin yüzde yirmisini kapsar. Böylece en üst yüzde yirmilik gelir diliminden en alt gelir dilimine gidildikçe hanelerin kullanılabilir gelirleri azalıp aşağı doğru kayar. İşte yukarıdaki tablo; üç ayrı araştırma yılına göre, gelir dilimleri ayrımında ortalama hane kullanılabilir aylık gelirinin yılın asgari ücretine göre haneye giren asgari ücret ortalama sayısını gösteriyor.
Tablo, kentsel Türkiye’de (20bin ve üstü nüfuslu il / ilçe, kent - kasaba merkezlerinde) yaşayan hanelerin aylık ortalama kullanılabilir gelirinin 2000 yılında 4,7 asgari ücrete karşılık geldiğini, 2002’de bu rakamın 3,6’ya ve 2004’te de 3,5’e düştüğünü söylüyor. Ayrıca, birinci yüzde 20’lik gelir diliminden ikinci dilime inişte ortaya çıkan keskin düşüşün, sonraki gelir dilimlerinde yumuşar gibi görünse de keskinliğini kaybetmediğini gösteriyor.
2000 / 2002 /2004 Asgari Ücret kaç TL /Dolar?
Veri SGT araştırmaları yapıldığı yılların ilk yarısı içinde üç ay süren veri derleme dönemleri nedeniyle her araştırmada kullanılan ABD Doları (alış) kurları ilk altı aylık dönemin ortalaması olarak belirlenmişti. Buna göre 2000 yılı (TL’den altı sıfır atılmış haliyle) ABD Dolar kuru 0,587 TL iken, 2002’de 1,3855 TL ve 2004’de de 1,391 TL’ye yükseldi. Daha doğru tanımlamayla 2000’den 2002’ye 2,36 kat artarken, 2002-2004 döneminde ise sabit kaldı. Bu süreçte enflasyon 2000’den 2002’ye 2,266 kat, 2002 – 2004 döneminde de 1.427 kat artıyordu.
Aynı dönemlerde asgari ücret ise, yine TL’den altı sıfır atılmış biçimiyle, 2000 yılı için 80,55 TL (seksen lira elli beş kuruş) , 2002 için 163,56 TL ve de 2002 için 303,08 TL olarak belirlenmişti. Asgari ücretin ABD Doları karşılığı ise 2000’de 137,24; 2002’de 118,06; 2004’de de 217,79 dolar olarak gerçekleşti. Dönemlere göre asgari ücretlerin yıllık ABD Doları karşılıkları 1646,88, 1416,72 ve 2613,48 dolar düzeyine ancak eriştiği[3] görülüyor. Bu ücret düzeyi kişi başına düşen yıllık ulusal gelirin 2000’de yüzde 39,3’ü, 2002’de 39,9’u ve 2004’de de yüzde 44,8’ine karşılık gelen bir gelire işaret ediyor.
Oysa asgari ücret[4] ‘işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret’ olarak çalışanlara ve ailesine sosyal bakımdan asgari yaşam düzeyi sağlamaya elverişli, işverenin düşük ödeme zorlamalarının önüne geçen, zorunlu ve en alt kademe ücreti olarak tanımlanan bir kavramın uygulama biçimidir. Hele hele bu kavramın, iki çocuklu dört kişilik bir ailenin yaşam koşullarını düzenleyen ücret olarak öngörüldüğü göz önüne alınırsa, 4 kişilik bir ailenin ulusal gelir payının ancak yüzde 10-12’sine karşılık gelen bir hane gelirinden söz edildiği unutulmamalıdır.
2021 yılı asgari ücreti 2825 TL iken, bu ücret dönemin ilk altı aylık (7,889 TL’lik) ortalama kurla hesaplandığında 358,08 dolara karşılık geliyordu. 2022 yılı ilk altı aylık döneminde ise asgari ücret 4250 TL’ye yükseltilince 14,885’lik dolar kuruyla 285,53 dolara geriledi, 2022’nin ikinci yarısında asgari ücret 5500 TL olurken ortalama dolar kuru 18,289 TL’ye, dolar karşılığı da 300,70’e yükseliyor.
Yaşadığımız günler ABD Doları’nın 19 Türk Lirasına ulaşmasını önlemek için özel gayret harcanan günler olarak süre giderken, 2023 yılının ilk yarısında (2000, 2002, 2004 ve 2021/2022 ile karşılaştırabilmek açısından) ABD Doları ortalama kuru 20 TL olarak gerçekleşirse, bu düzeyler asgari ücret 8000 TL olduğunda 400, 8250 TL olması durumunda 412,5ve 8500 TL’ye yükseltildiğinde de asgari ücret 425 dolara karşılık gelecektir. Ama ortalama dolar kuru 21 TL ya da üstüne çıkacak olursa, aylık asgari ücret 400 doların altına inerek 300 dolarlı seviyelere gerileyecektir.
2021 yılı asgari ücret düzeyi kişi başına düşen yıllık ulusal gelirinin yüzde 44,8’ine karşılık geliyor. 2004 yılı asgari ücreti de Türkiye’nin o yıla ait kişi başına düşen ulusal yıllık gelirin yüzde 44,8’ine eşitti. Bu eşitliğin anlamı yazının başındaki tabloda gizli olabilir ama, o konuya gelmeden Türkiye’de 2004’de 5832,69 dolar olan ve 17 yıl sonra 2021’de 9592 dolara yükselen kişi başına ulusal yıllık gelire karşın asgari ücret üst sınırının -hem de asgari ücretin genel ve en yaygın ücret haline geldiği dönemde- bu gelir düzeyinin yüzde 44,8’ini aşamamasını, aklımızda tutmanın gereği de hiç unutulmamalı.
Sonuç Yerine
AKP, 2002’nin kasımında seçimleri kazanarak tek başına iktidar oldu ve 2003 yılının başından bugüne ülkeyi Erdoğan liderliğinde AKP tek başına yönetti, yönetiyor.
2001 ekonomik krizi büyük ölçüde atlatılmış ve IMF politikaları çerçevesinde çizilen eylem rotasında yürünerek AKP’nin ilk iktidar döneminde yeni bir evreye gelinerek, asgari ücret düşük dolar kuru belirlemesiyle, kişi başına düşen ulusal gelirin yüzde 44,8’ine ulaştı. Bu yeni durum gelir dağılımı açısından ortaya nasıl bir yapı çıkarıyor diye bakılacak olursa, yukarıda verilen tablonun 2004 sütununa bakmak, sistemin ana çerçevesini görmek için yol gösterici olabilir.
2004 yılında kentsel Türkiye hanelerinin beşte biri, en alt gelir dilimi haneleri ayda ortalama 1,1 asgari ücretle ortalama 3,8 kişilik ailenin “gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden” temin ederek yaşamlarını sürdürme uğraşı veriyorlardı.
Onlardan daha iyi durumda olan bir üst yüzde 20’lik gelir dilimi haneleri ise 1,1 asgari ücret yerine ortalama 1,8 asgari ücretle yaşamlarını sürdürme olanağına sahiptiler. Alttan veya üstten üçüncü gelir dilimi olan orta dilim haneleri bu iyileşmeyi hane başına ortalama 2,6 asgari ücretle gerçekleştiriyorlardı. Ancak bu tabloyu bugüne, 2023’e taşıdığımızda kentsel Türkiye hanelerinin en az yüzde 60’ına 3 asgari ücretten fazla gelir girmediği, giremediği için o haneler yoksullukla boğuşma zorunluluğu ile karşı karşıya kalan yoksul ailelerdir. Çünkü dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 2022’nin sonuna gelinirken 25 bin TL’nin üzerine çıkmış ve haneye -tartışılmakta olan asgari ücret rakamlarına göre- en az üç asgari ücret girmedikçe o hanenin yoksulluk sınırını aşma olasılığının olmadığı da ortada değil mi?
Sonuçta bu olgu da hane ve birey gelir dağılımının -özellikle son yıllarda- daha da bozulmasıyla birlikte, Türkiye’de yoksul oranının hanelerin yüzde 60’ını aşması ve yoksulların iktidar bağımlılığı, Türkiye’yi nasıl bir geleceğin ve iktidarın beklediği sorusunu da akla getiriyor. Evet akla getiriyor ama, bunun da tek bir yanıtı yok ….
[1] Tüzün, Sezgin,. Araştırma Denilince, Bağlam Yayınları 479, İnceleme-Araştırma 317, İstanbul 2021 (Ss :72-81)
[2] Kullanılabilir hane geliri, hane üyelerinin tümünün vergi ve sigorta kesenekleri hariç ellerine geçen her türlü net gelir ile, yaşanılan konut aile üyelerinden birine ait ya da kira ödemeden oturulan bir konut ise, o konutun emsal kira değeri dahil haneye giren gelirlerin toplamı o hanenin aylık / yıllık toplam kullanılabilir geliri olarak tanımlanmaktadır.
[3] Dünya Bankası’nın ‘World Development Indicators’ verilerine göre 2000-2004 döneminde Türkiyede kişi başı ulusal gelir 2000 yılı için 4189,48 dolar, 2002 için 3553,09 ve 2004 için de 5832,69 dolar olarak açıklanıyor. 2020 ve 2021 yılları için TUİK’in açıkladığı kişi başına ulusal gelirin ABD Doları karşılıkları 8600 ve 9592 dolar olarak hesaplanıyor.
[4] 01.08.2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan asgari ücret yönetmenliğinde söz konusu ücret bu şekilde tarif ediliyor.