Yazının birinci bölümünü okumak için tıklayın
Seçmen kaybına ve iktidarda oturmaya devam
AKP -kayıtlı seçmen bazıyla- en yüksek oy düzeyine yüzde 42,45 oranıyla, 2011 ile Kasım 2015 genel milletvekili seçimlerinde ulaştı. Kasım 2015 seçimlerinden bugüne ise AKP sistematik ve mutlak oy kaybı yaşıyor. Toplam kayıtlı seçmenler bazıyla bu kayıp 2015-2018 yılları arasında 5,95, 2018-2023 seçimlerine göre de 5,89 puan olarak gerçekleşiyor. Aynı dönemde CHP -yaşadığı 2,35 puanlık önce düşme sonra da yükselme göz ardı edilecek olursa- Kasım 2015 ve 2023 seçimlerinde toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 22,02/22,03’ünün oyunu aldığı görülüyor. 2023 genel milletvekili seçimlerinden 2024 yerel yönetim seçimlerine doğru gelindiğinde AKP’nin oy kaybının 6,43 puana yükseldiği, CHP’nin ise AKP’nin tersine 3,68 puan düzeyinde bir oy kazanımı yaşadığı görülüyor.
2024 yerel yönetim seçimlerinin meclis adayları seçiminde, kayıtlı seçmen bazıyla AKP’nin oyu 6,43 puan, bağımsızlarla diğer partilere verilen oylar da 8,97 puan azalıyor. Seçimde oy kullanmayanlar arttığı için geçerli oyların düzeyi 11,71 puan düşerken, toplam kayıtlı seçmenlerin yüzde 6,42’sinin de meclis ve belediye başkanlığı seçimlerinde, aynı zarf içinde iki ayrı partiye oy kullandığı görülüyor. İşte bu seçimde CHP; (24,56 puanlık kayıplar toplamından) 3,68 puanlık oy artışı sağlıyor. Böylece CHP toplam kayıtlı seçmenlerin dörtte birinin (%25,69) oyunu almış olmasıyla ‘kaybedenler arasında kaybetmeyen en büyük parti’ olarak iktidar partisinin gerilemesiyle bir adım da öne geçip birinci parti oluyor. Bu sonuç önemsiz mi? Hayır tersine önemli hem de çok önemli. Ancak sonucun önemi yeni yapılacak genel milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakış açı ve biçimlerine, AKP ve CHP’nin mevcut konum ve durumlarını koruma/geliştirme/değiştirme biçimlerine bağlı olarak daha da büyüyecek ya da işlevsizleşecektir.
Kasım 2015 sonrası sistematik ve mutlak oy kaybı yaşayan AKP’nin, genel milletvekili seçimlerinde diğer partiler grubunda yer edinme savaşımını sürdüren milliyetçi ve/veya mukaddesatçı kesimlerle ittifak yaparak onları meclise taşıma, yandaşlarına devlet kadrolarının kapılarını açma karşılığı iktidarına koalisyonsuz devam ettiği bir giz değil. 2014 ve 2019 yerel yönetim seçimlerinde de olduğu gibi AKP, yerel seçimden önceki genel milletvekili seçimlerinde aldığı oyun gerisine 2024 yerel yönetim seçimlerinde de düştü. Ancak bu oy kaybı AKP’nin genel iktidarını doğrudan etkilemediği için Erdoğan, cumhurbaşkanlığı ve genel milletvekilliği seçimlerinde bu soruna yeni bir ittifak ve stratejiyle baktığı ve bu alanın dâhisi olduğu için, AKP’nin tek parti (daha doğru ifadesiyle tek adam) yönetimine devam kararlılığını değiştirmesi beklenen bir sonuç değildir. Kaldı ki bu durumun umulan sonuç olabilmesi de -ayak bağları nedeniyle- zaten kolay ve de pek mümkün değil.
2024 yerel yönetim seçimlerinde birinci parti olmanın ötesinde büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde il-ilçe meclis oylarına kıyasla CHP’li başkan adaylarına oy veren seçmenlerin (kayıtlı seçmen bazıyla) 3,38 puanlık yükselişi, CHP’ye 30 büyükşehir belediyesinin 14’ünü kazanıp 2 başkanlık farkla AKP’nin önüne geçmesini sağladı. Büyükşehir belediye başkanlığı bağlamında yaşanan bu değişim ve kazanım sürecine karşın il-ilçe merkezleri ve belde belediye başkanlıklarında ise CHP, YSK verilerine göre 1356 başkanlığın 395’ini (%29,13’ünü) alırken AKP’nin 526 başkanlıkla (%38,79) ulaştığı düzeyin oldukça gerisinde kalıyor. Bu geri düşmenin kaynağı da nüfusu 750 bine ulaşamayan 51 ilde AKP ve diğer partilerin etkinlikleri karşısında CHP’nin ikinci parti konumuna bile gelememesi yatıyor olamaz mı?
Seçim öncesi ve sonrası kamuoyu yoklamaları
Dünyada yirminci yüzyılın ortalarına doğru yapılmaya ve popüler olmaya başlayan kamuoyu yoklamaları Türkiye’de yüzyılın son çeyreğinde yapılmaya başlandı. Giderek -neredeyse seçimin yerine geçecekmişçesine- popülerleşip ölçüm ve bir istatistiki tahmin aracı olmaktan çıkarak, algı yaratıp-yerleştirme mekanizmasına dönüşür oldu. 2024 yerel yönetim seçimlerinden önce ve sonra onlarca kamuoyu araştırma şirket ve kuruluşunca ülke genelini kapsayan ya da iller ayrımında yapılan yüzlerce araştırma bulgusu ortalığı sardı. Ülke geneli seçim sonuçlarını yansıtan araştırmaların ortak bulgusu AKP’yi birinci parti, CHP’yi de ikinci parti olarak gösterirken, seçim sonrası bu görünüm hızla tersine dönüverdi.
Yerel yönetim seçimlerinden önce ve sonra, 2024 yılı içinde ülke genelinde kamuoyu yoklaması yapıp yayımlamış, bulguları kitle iletişim araçlarına yansıyan beş kuruluşun ilan ettiği sonuçlar seçim öncesi ve sonrası olmak üzere şöyle;
Yukarıdaki araştırma bulguları bize geçerli oylar bazıyla AKP’nin seçimden önce CHP’nin 8,6 puan önünde olduğunu, ortalama oyunun yüzde 33,4 olarak ölçüldüğünü de söylüyor. Seçimde AKP toplam geçerli oyların yüzde 32,4’ünü aldığına ve ölçülen ortalama oy düzeyiyle gerçekleşen arasındaki fark sadece 1 puan olduğuna göre sonuç başarısızdır denebilir mi?
CHP’nin seçim öncesi geçerli oylar içerisinde yüzde 24,8 düzeyinde ölçülen ortalama oyu seçimde 9,6 puanlık artışla yüzde 34,4 olarak gerçekleşiyor. Seçim sonrası yapılan araştırmalar CHP’yi AKP’nin 2,4 puan (%33,1- %30,7=2,4 puan) önünde ve birinci parti olarak ölçüyor. Sanki CHP’ye, “Sen hele birinci parti olduğunu göster, biz seni birinci olarak da ölçeriz” der gibi. Zaten öyle de oluyor. Ama neden?
Seçim sonrası araştırmaları CHP’yi en çok oy kazanan parti (%33,1-%24,8=8,3 puan) olarak öne çıkarırken AKP’nin oy kaybının (%33,4-%30,7=2,5 puan) CHP’nin kazancının ancak üçte biri kadar olduğu ölçülüyor ya da ölçülebiliyor. Bu da seçim sonuçlarıyla çelişen bir durum değil mi? (Araştırma ve seçim sonuçları ilişkisine 30 Ocak 2023 tarihli “Kamuoyu yoklamaları ve siyasi yönsemeler” başlıklı yazımdan da bakılabilir) Çelişiyor ama bu farklılığın kaynağı seçim öncesi AKP ölçümlerinin yüksekliği, CHP ölçümlerinin ise düşüklüğü ya da...
Sonuç yerine
AKP 2002 erken genel milletvekili seçimleri sonucunda birinci parti olarak iktidara geldi. 2002’den 2024’e Türkiye’de (referandumlar ve diğer seçimler hariç) 7 milletvekili genel seçimi, 5 de yerel yönetim seçimi oldu. Bu 12 seçimin 1’i hariç 11’inden AKP birinci parti olarak çıkarken ilk on yılda oyunu düzenli ve önemli oranda artırıp, son on yılda ise mutlak oy kaybına karşın birincilik başarısını sürdürdü.
İktidarda olmasına karşın AKP’nin birinci partiliğine gölge düşüren, “AKP artık birinci parti değil” dedirten seçim, 31 Mart 2024 yerel yönetim seçimleri oldu.
AKP’nin 2002’de seçimi kazanmasıyla başlayan ilk on yıllık iktidar dönemi F. Gülen’in ‘hizmet hareketi’ kadrolarıyla ‘ne istenirse verilerek’ yaşanan büyüme ve kazanma sürecinin bir yansımasıyken; son on yıl ise mutlak ve kesintisiz oy kaybının milliyetçi-mukaddesatçı partilerle ittifak ve devlet kadrolarının paylaşımı üzerinden telafisiyle iktidara sarılma dönemidir. Çünkü bu iki dönem, arada kalan yol arkadaşlarını tasfiye ve yeni yol arkadaşı bulma dönemi dahil AKP’nin toplam iktidar dönemi, yeni bir sistem kurgusunun topluma dayatılma sürecini oluşturuyor. 2017 referandumu ve 2018 seçimi sonrasında Korkut Boratav bu dönemi bir söyleşide şöyle tanımlamıştı: “Alaturka İslamcı faşizme geçiş tamamlanmıştır, ama belli ‘özgürlük alanları’ hâlâ var olduğu için pek çoğumuz bunun farkında değiliz. Bu alanların giderek daralmasına insanlar alışmakta, farkında olmadan uyum sağlamaktadır. İşin tuhafı, galiba iktidar da sürecin tamamlandığına bir türlü inanmamaktadır. Ne var ki iktidarın tedirginliği özgüven eksikliğini gösteriyor. Yeni rejim kamu yönetimini kurumsallaştıramıyor. Türkiye’nin yapısında, gelişmişlik düzeyinde bir kapitalist ekonomi bugünkü gibi emir-komuta zincirleri içinde yönetilemez. Yönetim zafiyeti iktidarı tedirgin kılıyor; yerel seçimlerden bu nedenle ürküyor.” (Bkz. “Korkut Boratav BirGün Pazar’ın Sorularını Yanıtladı”, BirGün Pazar, 2 Aralık 2018, s.8-9)
Boratav, toplumun bu çıkmazdan kurtuluşunu da ‘halk muhalefetinin farklı yataklardan gelerek tek ve güçlü bir çağlayanda buluşması’nda görüyor.
Bu yazıda sergilenen 2024 yerel yönetim seçimleri öncesi, ânı ve sonrasına ilişkin olgu ve bulgular bizi önemli kimi sonuçlara götürüyor. Bu sonuçlardan bazıları;
1) Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi hariç AKP, diğer beş seçimin tümünde kayıtlı seçmen bazıyla 1 puanlık sınır içinde seçmenlerin ortalama yüzde 24,17’sinin (+/- 0,50 puan) oyunu alarak ülke genelinde ve yerleşim katmanları ayrımında standart bir oy düzeyine sahip görünüyor. Bunun da anlamı tüm ülke ölçeğinde AKP’nin oy yitirerek eşit bir yaygınlık düzeyinde yeni bir dengeye ulaşmış olmasıdır.
2) CHP’nin büyükşehir belediye başkanlığı dışındaki seçimlerde yüzde 25,69 olan ortalama oy oranı yüzde 17,58’e değin düşüp yüzde 28,45’e kadar yükselerek neredeyse 11 puanlık bir marj içinde oynuyor. CHP’nin 11 puanlık geniş sınırlar arasında aşağı-yukarı oynayan ortalama seçmen desteğinin 30 büyükşehir ve 51 diğer il bağlamında dikkat çekecek oranda farklılaştığı 2024 yerel yönetim seçimleriyle bir kez daha netlik kazanıyor.
3) CHP ile AKP arasındaki oy farkı kayıtlı seçmen bazıyla 1,52 puan, geçerli oylar ölçeğinde 2,04 puan olarak CHP lehine gerçekleşiyor. Ancak 2014-19-24 yerel yönetim seçimlerinde AKP bir önceki genel milletvekili seçimlerine göre kayıtlı seçmen bazıyla 3,45 - 0,43 - 6,44 puan, geçerli oylar ölçeğinde de 4,29 - 2,07 - 2,96 puan düzeyinde oy yitimi yaşamasına karşın bir sonraki genel milletvekili seçimlerinde -her seferinde- birinci parti olarak iktidarını devam ettirmeyi başarıyor. Örneğin milletvekili seçiminde AKP ve Erdoğan, ittifak sistemiyle ya da rakiplerin kendi aralarındaki çatışmalarını kışkırtarak, onları bir araya gelmez, gelemez hale sokarak (bölüp, parçalayıp, dağıtarak) ve kendi kayıplarını ittifak yoluyla telafi etmeyi başaran ve de iktidarını sürdüren parti/lider görünümü sergiliyor.
4) AKP ve CHP’nin büyükşehir belediye başkan adaylarının oyları, partilerinin meclis seçimlerinde aldıkları oylarla kıyaslandığında başkanların partilerinden daha çok oy aldıkları görülüyor. Bu oylar başkan adaylarına meclis seçimlerinde bağımsızları veya iki parti dışında kalan partilerin adaylarını destekleyen ve bu partilerin yandaşı seçmenler tarafından veriliyor. Çünkü 30 ilde CHP büyükşehir belediye başkan adayları kayıtlı seçmen bazıyla 3,38 puan, AKP adayları 3,11 puan düzeyinde oylarını artırırken diğer partilerin oy kaybı 6,17 puana ulaşıyor. İki seçim arasındaki geçerli oylar arası fark da 0,32 puan olarak gerçekleşerek bu kaymanın dengelenmesini sağlıyor.
5) Kamuoyu araştırmalarının seçim öncesi saptayamadığı CHP’nin yerel yönetim seçimlerinin birinci partisi olmasını; AKP’nin sınırlı oy kaybı, CHP’nin büyük oy sıçrayışı olarak ölçüp, seçim sonrası CHP’nin geçerli oyların (%34,4’üyken) yüzde 37,8’ini aldığının seçim gecesi yayıncı kuruluşlarca ilan edilerek bunun da doğru kabul edilip (siyasetçiden gazeteciye, araştırmacıdan siyaset bilimciye değin uzanan kişiler tarafından) itiraza uğramaması, siyasal olay ve olgulara bakışın kurumsallaşması açısından önemli bir bulgu olabilir.
31 Mart 2024 yerel yönetim seçimleri eşit ve adil olmayan koşullarda yapılan seçimler olsa da seçim sonuçlarının önceki seçimlerle karşılaştırmalı olarak irdelenmesi iki açıdan bize yol gösterebilir:
Birincisi; eşitsiz seçim koşullarının etkilerini görüp, ölçmek;
İkincisi ise neyle nasıl mücadele edileceğini belirleyerek mücadelenin etkisini topluma göstermek ve anlatabilmek biçiminde özetlense de, eşitsiz seçim koşullarında yapılan seçimlerle iktidarlarını koruyan ya da korumaya çalışan güçler bu eşitsizliğin bedelini topluma ödetirlerken kendilerine kurdukları sistemin sefasını sürmenin kaldığını düşünseler de, demokratik hak ve özgürlüklerin ırmaklardan derelere, nehirlere akıp büyük bir çağlayan oluşturma olasılığı, göz ardı edilemeyecek bir olgu olarak hep bir kenarda duracaktır.
Bitirme “noktasında” son bir saptama; bilindiği gibi seçimler hesap verme ve bu yolla aklanma mekanizmaları değildir. Seçim; iktidarların, siyasi partilerin, liderlerin seçmenler nezdinde başardın/başaramadın değerlendirmesine ulaşmalarında ancak ölçüt olabilir. Evet, “Sen gel, senin süren doldu, artık sen git, sen başarılısın devam et” şeklindeki seçmen ikazını alabilmeleri için bir ölçüt... Doğal olarak ölçütlerin, ölçüt olma özellikleri devam ettiği sürece...
(ST/VC)