Kısa öyküleriyle günümüz Amerikan edebiyatının en etkili yazarlarından biri olarak kabul edilen George Saunders, distopik ve absürt dünyalar aracılığıyla modern toplum eleştirisi yapmakta pek marifetli. Saunders, ilginç dili ve konuyu ele alış biçimiyle sadece Amerika’da değil, tüm dünyada epeyce okur kitlesine sahip. Postmodern edebiyatın en güzel örneklerini kara mizah yoluyla okuruna sunan Saunders, eserlerinde sıkça kapitalizm, faşizm, tüketim kültürü eleştirileri yapıyor.
Arafta adlı romanıyla 2017 yılında dünyanın en saygın edebiyat ödüllerinden biri sayılan Man Booker Ödülü’nü kazanan George Saunders’ın, Türkçe’ye çevrilmiş çok sayıda kitabı bulunuyor. 2005 yılında yayımlanan novella tarzındaki “Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı” da yazarın en ilginç hikayelerinden biri.
Bu kısa romanı seçme nedenim, adaşı George Orwell’in “Hayvan Çiftliği” romanına benzetilmesiydi. Başka hikayeler üzerinden insan davranışlarını, toplumsal zafiyetleri ve faşizmi eleştiren romanları sevdiğim için bu kısacık romanı da aynı hevesle okudum.
Bir diktatörün ortaya çıkışı
Evet, aslında Hayvan Çiftliği’ni hatırlatmakla birlikte Saunders’ın romanını daha farklı bulduğumu söylemeliyim. Hayvan Çiftliği’nin ana teması cehalet ve toplumsal yozlaşma üzerinden sistem eleştirisi iken Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı, adım adım bir diktatörün ortaya çıkışını bizlere gösteriyor. Bu kısacık roman yaptığı tarihsel ve politik atıflarla totaliter rejimlerden faşizme kadar birçok konuyu ele almakla kalmıyor; “düşman yarat ve savaş” politikalarını da eleştiriyor.
Bu açıdan Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı; Hayvan Çiftliği ile 1984 arasında bir kitap dersek, sanırım daha iyi bir tanımlama yapmış oluruz.
Büyüleyici bir tuhaflıkla bir çırpıda okunan bu roman, bana bizim dünyamızda yer alan mikro bir yaşam formunun hikayesi gibi geldi. İç Horner ve Dış Horner adındaki iki kurgu ülkede geçen romandaki, söz konusu ülkelerin halkları dış görünüşleriyle bize hiç benzemiyor. Romandaki sıradışı karakterler gelişmiş robotlar da olabilir, insan eliyle yaratılmış bir ara form da… Kitabı okuduğunuzda neden böyle düşündüğümü anlayacaksınız.
Phil’in nefrete dönüşen aşk acısı
İç Horner o kadar küçücük bir ülke ki, altı vatandaşından sadece bir tanesi içinde barınabiliyor. Biri içerideyken diğerleri, kendilerini çevreleyen Dış Horner’ın Kısa Dönemli İkamet Bölgesi’nde bekliyor. Ancak bir gün İç Horner daha da küçülüyor ve anlık sakini Elmer, Dış Horner’a yuvarlanıyor. Buna tanık olan Dış Horner vatandaşı Phil, bu olayı sınır ihlali olarak algılıyor, İç Horner’a karşı milliyetçi bir tavrın gelişmesini tetikliyor. Phil’in nobranlığının altında yatan neden ise aşk acısı çekiyor olması!
Phil bir zamanlar İç Hornerlı Carol'a delicesine aşık olmuş, ancak reddedilince kalbi çok kırılmış. Zamanla aşk acısını nefrete dönüştüren Phil, intikamını tüm iç Hornerlılar’dan almaya kalkışıyor.
Olaylar saçma, duygusu gerçek
Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı’nda olaylar çok saçma gelişiyor, diyaloglar çok mantıksız ilerliyor. Ancak okuruna aktardığı mesajlar çok gerçekçi. Romandaki sınır ihlali meselesi, olabilecek en saçma şekilde anlatılıyor mesela. Ancak biliyoruz ki sınır ihlalleri günümüz dünyasında çok önemli, çok geçerli bir savaş nedeni!
Roman, tuhaf yaratıklar ve saçmalıklar üzerinden biz insanların ne kadar dar fikirli, bağnaz ve zalim olabileceklerini çok güzel anlatıyor. Phil, ‘iyi insanlar’ olduklarını söyleye söyleye kurnaz bir demagog olarak sadece çevresindekileri değil, şikayet edildiği Başkan’ı bile ikna ederken, vergi ile başlayan zulmünü parçalamaya kadar götürüyor. Phil’in zorba bir yöneticiye dönüşümüne ve iktidara yürüyüşüne adım adım tanık olurken, olayların nasıl soykırıma doğru ilerlediğini de görüyoruz.
Aziz Nesin öykülerini hatırlatıyor
Kimileri bu romanı anlatırken mizahi yönüne vurgu yapıyor. Anlatım dili ile mizahi olabilir, ancak hiç komik değil! Saunders’in anlatıcılığı bana Aziz Nesin’i anımsattı; katı gerçekleri saçma olaylarla aktarmak ve mesajı açıkça dillendirmeden okuruna eleştirisel bir bakış açısı sunmak, iki yazarın ortak noktası.
Saunders bir makalesinde Phil’i neden yazdığını açıklarken, insanın sürekli dünyayı ikiliklere bölme eğilimine dikkat çekmek istediğini belirtiyor. Saunders bunu yaparken, bu kısacak romanın içinde müthiş bir medya eleştirisi yapıyor ve algıların nasıl yönetildiğini de açıkça gösteriyor.
Olaylar “tanıdık” geliyor
Sürrealist hiciv diyebileceğimiz tarzıyla, günümüz dünyasında yaşanan pek çok olaya ışık tutan Saunder’in orijinal adı "The Brief and Frightening Reign of Phil" olan bu romanı, okurun zihnini sürekli ayık tutuyor. Niran Elçi çevirisiyle Deli Dolu Yayınları tarafından yayımlanan romanı okurken, edebi ve politik esinlenmeleri hemen hissediyorsunuz.
Totaliter rejimlerin işleyişine ilişkin güçlü bir alegori sunan roman, bizim dünyamızda yaşanan pek çok olayı hatırlamamızı sağlıyor. Phil karakterinin roman gibi kısa süren saltanatının, Nazi Almanya’sını ve Hitler’i anımsatması gibi. Phil’in gücü ele geçirdiğinde sergilediği baskıcı ve acımasız tutumu; bu tür rejimlerin baskı ve propaganda yöntemlerinin acımasız absürtlüğüne sığınan liderlerini akla getiriyor.
Kafkaesk bir mantık dışılık
Bir liderin mutlak güce sahip olduğu toplumların nasıl yozlaştığına, bireylerin bu durum karşısında nasıl savunmasız kaldığına ilişkin vurguları ile George Orwell romanlarını hatırlatan bu kısa roman, başka yazarlara da atıfta bulunuyor. Romanın absürt ve gerçek dışı yapısı Franz Kafka’nın eserlerini hatırlatıyor. Kafka’nın anlaşılmaz ve mantık dışı bir zamanda sıkışıp kalan karakterleri gibi Saunders’ın yarattığı hayali dünyada da aynı öğelere rastlamak mümkün.
Phil’in birdenbire, olmadık bir şekilde gücü ele geçirmesi, bu gücü kullanarak çevresindekilere baskı uygulaması Saunders’ın Kafkaesk yaklaşımını, modern toplumun mantık dışı yapısını, bireylerin bu yapıya uyum sağlamak zorunda kaldıkları acı verici durumu gözler önüne seriyor.
Faşizm ve propaganda yöntemleri
Saunders, romanında Phil’in kullandığı propaganda yöntemleriyle de tarihsel bağlamlara atıfta bulunuyor. Faşist rejimlerin propaganda ve manipülasyon yöntemleri, Phil’in gücünü pekiştirmek için kullandığı yöntemlerle paralellik gösteriyor.
Saunders’in alegorik hikayesinde kapitalizm de payına düşen eleştiriyi alıyor. Romandaki mizahi ve eleştirisel yaklaşım, iktidarların bireyler üzerindeki etkilerini, yöneticilerin nasıl manipülatif olabileceğini gösteriyor. Phil’in baskıcı yönetimi, kapitalist toplumların bireyler üzerindeki kontrolünü ve bu kontrolün toplumu nasıl şekillendirdiğini eleştirel bir şekilde ele alıyor.
George Saunders “Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı” adlı eseri faşizmden kapitalist toplum eleştirisine kadar geniş bir yelpazede atıflarla dolu bir roman. Elinize alır almaz kısa sürede bitireceğiniz ancak üzerine uzun uzun düşüneceğiniz türden bir hikaye ve yazarın kesinlikle okunması gereken kitaplarından biri.
Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı henüz okumayanlar için müthiş bir keşif. Hatta Saunders ile ilk kez tanışacaksınız, listenizin en başına bu novellayı yazabilirsiniz.
(NK/AS)