2018 Ocak ayı ile 20 Mayıs 2019 tarihi arasında Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilen ve pestisit yani tarım zehri kalıntısı içerdiği için ülkemize iade edilen (ya da orada imha edilen) 121 parti üründen 23 tanesinin nedeni klorpirifos. Geçen haftaki yazımda da bu konuyu işlemiştim zaten.
Klorpirifos tarımda kullanılması 2016 yılında yasaklanan çok zararlı bir kimyasal madde. Bebek ve çocuk sağlığına ve ayrıca yaban hayatta yaşayan canlı türlerine zarar veriyor.
Ülkemizde 2016 yılı Nisan ayından beri klorpirifos satışı yasak, piyasada bulunan klorpirifos içeren tarım zehirlerinin de toplatılmış olması gerekiyor.
Ancak ülkemizden ihraç edilen yeşilbiber, limon, nar gibi gıda ürünlerinde klorpirifos kalıntısı tespit ediliyor hala.
Bu konuda bianet’e çok sayıda yazı yazdım son iki yıl içinde. Bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de gündeme getirilmiş, çok sayıda soru önergesine konu olmuş sorunlardan biri.
İki yıldır Meclis’te de gündeme getirilen gıdalardaki klorpirifos zehri kalıntısı hakkındaki soru önergelerine ne yanıt verildi?
Bu konuda kısa bir özet yapmak fikri takip içinde olmak için bir gereklilik.
Önergelere verilen yanıtlara bakmak son iki yıldır sürekli gündemde olan gıda ürünlerindeki klorpirifos zehri kalıntısı gibi somut bir sorun hakkında ülkemizdeki gıda ve beslenme sorunlarına çözümler oluşturma konusunda yetkileri ve sorumlulukları olan kamu kurumlarının ne yaptığına da bir parça ışık tutacak.
Ulaşabildiğim kadarıyla klorpirifos sorunu hakkında son iki yıl içinde verilmiş altı soru önergesi var. Bu önergeler CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından verilen önergeler. CHP ve HDP tarafından verilen iki ya da üç soru önergesi daha olması gerek diye hatırımda kalmış ancak o önergelerin linklerine ulaşamadım.
Bazı soru önergeleri yanıtlanmış bazıları ise yanıtsız bırakılmış.
Ulaşabildiğim önergelerin ve önergelerde sorulan sorulara ilgili kişilerce verilen yanıtların linkleri aşağıda.
Soru önergelerinin muhatapları Başbakan, Sağlık Bakanı ve şimdiki adıyla Tarım ve Orman Bakanı.
Soru önergeleri
Aşağıdaki üç bağlantılı linkte yer alan soru önergeleri Meclisin bir önceki çalışma dönemine ait. 2017 ve 2018 yılları içinde sorulmuş sorular
Tarım ve Orman Bakanı Faruk Çelik’e sorulan soru.
Tarım ve Orman Bakanı Eşref Fakıbaba’ya sorulan soru.
Başbakan Binali Yıldırım’a sorulan soru.
Bu önergelere verilen yanıtlardaki çelişkileri, yanıtsız bırakılan soruları daha önce bianet’teki bir yazımda ele almış ve verilen yanıtların klorpirifos zehrinin piyasadan toplatılması girişiminin başarısız olduğuna ve klorpirifos kullanımının yaygın bir şekilde devam ettiğine işaret ettiğini o yazıda açıklamıştım.
Ancak soruların muhatabı sadece Tarım ve Orman Bakanı değil.
Aşağıdaki bağlantılı linkte yer alan soru önergesi dönemin Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’a sorulmuş.
Önergede gıdalardaki klorpirifos zehrinin çocuk sağlığına olan olumsuz etkilerini önlemek ve çocukların klorpirifos zehrine ne düzeyde maruz kaldıklarını belirlemek için Sağlık Bakanlığı tarafından bir çalışma yürütülüp yürütülmediği sorulmuş.
Dönemin Sağlık Bakanı Ahmet Demircan bu soruya bir yanıt vermemiş. Sağlık Bakanlığı’nın en asli görevlerinden biri çocuk sağlığını korumak olmasına rağmen çocuk sağlığı açısından son derece önemli bu sorunun neden yanıtsız bırakıldığını bilmiyoruz.
Sorun Meclis’in yeni çalışma döneminde de devam etti
Klorpirifos sorunu hakkında Meclis’in yeni çalışma dönemine ait iki soru önergesi ve bir de Meclis araştırması yapılsın önerisi var. Soru önergelerinin sadece birinin linki var ve onu da aşağıda bağlantılı linkte bilgilerinize sunuyorum. Önergede Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a soru yöneltilmiş:
Bu soru önergesine de bir yanıt verilmemiş.
Geçen hafta verilen soru önergesi ve Meclis Araştırması yapılmasına dair önerinin linkleri ise henüz sisteme girilmemiş.
Soru önergelerinin muhatapları olan bakanların verdiği içi boş, sorulan sorulara bir yanıt olma özelliği taşımayan açıklamalar ve bazı önergelerin ise bütünüyle yanıtsız bırakılması ne anlama geliyor? Aşağı yukarı üç yıldır gündemde olan bu sorun hakkında bazı tespitler yapmak olanaklı.
- Gerek ülke içinde tüketilen ve gerekse ihraç edilen gıda ürünlerinin bir kısmında klorpirifos zehri kalıntısı olduğu kesindir. Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilen ürünlerde bu oran yüzde 20 civarında çıkıyor. Bir başka deyişle ihraç ettiğimiz ülkelerin gümrüklerinde yapılan kontrollerde tarım zehri içerdiği için ülkeye sokulmasına izin verilmeyen her beş gıdadan biri klorpirifos kalıntısı içeriyor. Ülke içinde tüketilen ürünlerdeki oranı ise bilmiyoruz.
- Tarım ve Orman Bakanlığı klorpirifos sorununu çözme konusunda hem başarısız ve hem de isteksizdir.
- Sağlık Bakanlığı çeşitli yaş gruplarındaki çocukların beslenme yolu ile klorpirifos zehrine ne düzeyde maruz kaldıklarını belirlemeye yönelik bir çalışma yürütmemiştir.
- Klorpirifos zehri içerdiği için ihracattan geri dönen gıda ürünlerinin akıbetinin ne olduğu belirsizdir.
- Görevleri itibariyle topluma karşı sorumlu olan siyasetçiler çocuk sağlığı gibi önemli bir konuda bile toplum adına sorulan soruları yanıtsız bırakmakta hiçbir beis görmemektedirler.
- Meclis toplumsal sorunların çözüm yeri olma niteliğini yitirmiştir.
Meselenin sadece klorpirifosla sınırlı olmadığını belirtmem gerekiyor. Dünya genelinde tarımda kullanılan 1000 civarında tarım zehri var.
Ülkemizdeki mevzuat gereği kullanılmasına izin verilen tarım zehirlerinin sayısı 300 ile 400 arasında değişiyor. Dolayısıyla meselenin sadece klorpirifos olmadığını aslında bu tekil sorunun bütünün işleyişine dair olumsuz bir şeyler söylediğini, yolunda gitmeyen bir şeyler olduğuna işaret ettiğini hatırlatmak isterim.
Ne yapacağız sorusu ise tek başımıza değil ancak bir araya gelerek yanıtlarını bulabileceğimiz bir soru. Ve evet bu tip halk sağlığı ve çevre sağlığı sorunlarının kamusal çözümleri vardır. (BŞ/EKN)