Pestisitler tarımsal üretimde kullanılan zehirli kimyasal maddeler ve tarımda zararlı olarak nitelenen unsurları öldürmek amacıyla kullanılmaktadırlar.
Dünya genelinde kimyasal yapıları birbirinden farklı 1000 kadar pestisit molekülü kullanılıyor. Bu pestisitler kimyasal yapıları ya da kullanım amaçları gibi bazı özellikleri dikkate alınarak belli gruplar altında toplanarak sınıflandırılabilmektedirler.
Kullanım amaçlarına göre sınıflandırılmış pestisitlere insektisitler (böcekleri öldürenler), fungisitler (mantarları öldürenler) ve herbisitler (ürün dışında kalan otları öldürenler) örnek verilebilir.
Kimyasal yapılarına göre sınıflandırılan pestisitlere ise organik klorlu pestisitler (molekül yapısında klor atomu içeren), organik fosforlu pestisitler (molekül yapısında fosfor atomu içeren), karbamatlı pestisitler ve neonikotinoid grubu pestisitler örnek verilebilir.
Örneğin neonikotinoid grubunda 7 adet pestisit yer alır: Imidacloprid, Acetamiprid, Thiacloprid, Dinotefuran, Nitenpyram, Thiamethoxam ve Clothianidin.
Neonikotinoid grubunda yer alan bu yedi pestisitten beşi ülkemiz tarımında kullanılıyor. Bu pestisitler Acetamiprid, Clothianidin, Imidacloprid, Thiacloprid ve Thiamethoxam adını taşıyor.
Neonikotinoidler arılara ve kuşlara zarar verir
Neonikotinoid grubunda yer alan pestisitlerin uçucu böceklere büyük zararlar vermesi ve toplu arı ölümlerine yol açması nedeniyle çeşitli ülkelerde kullanılmasına bazı kısıtlamalar getirildi.
Türkiye’de de neonikotinoidlerin kullanımına 19 Aralık 2018 tarihi itibariyle bazı kısıtlamalar getirildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca getirilen kısıtlamaların içeriği şu linkte yer alıyor: Neonicotinoid Grubu Aktif Maddelerin Yasaklanması ve Kısıtlanması Hk.
Ancak tarımsal üretimde çok sayıda üründe neonikotinoid grubu pestisitlerin kullanımı yaygın bir biçimde devam ediyor.
Neonikotinoidler böcekleri öldürmek için kullanılır. Bu grupta yer alan pestisitlerin hedef alınan böceklerin sinir sistemindeki çok özel bir yapıya bağlanarak zehirli etki gösterdiği, hedef alınan böcekler dışındaki organizmalar ve çevre için çok düşük bir risk taşıdıkları iddia edilmiştir. Bu iddia 1990’lı yılların başında piyasaya sürülen neonikotinoidlerin dünya genelinde çok yaygın bir biçimde ve yüksek miktarlarda kullanılmasına yol açtı.
Ancak zamanla neonikotinoidlerin arılar başta olmak üzere uçucu böceklere büyük zararlar verdiği anlaşıldı. Bugün uçucu böcek türlerindeki biyolojik çeşitlilik kaybının nedenlerinden biri olarak gösteriliyor.
Sonra kuşlara da büyük zarar verdiği anlaşıldı…
Neonikotinoidler geyiklere de zarar veriyor
Neonikotinoidler piyasaya sürülürken memeli canlılara olan toksik etkilerinin de çok düşük olduğu iddia edilmiştir.
Memeli canlılar insanlar, geyikler, kurtlar, balinalar, aslanlar vb. gibi toplamda 4500 civarında canlı türünü içeriyor
Son yapılan ve dünyanın en saygın bilim dergilerinden biri olan Nature’da yayınlanan bir çalışma neonikotinoidlerin sadece arılara değil bir memeli olan beyaz kuyruklu geyiklere de zarar verdiğini ortaya çıkardı.
Çalışmadan elde edilen sonuçlar, bir neonikotinoid grubu pestisit olan imidacloprid'in (imidakloprid olarak telaffuz edilir) tarımsal üretimde yasal mevzuatça izin verilen ya da çevresel olarak kabul edilebilir olan dozlarda uygulandığında bile beyaz kuyruklu geyikler üzerinde olumsuz etkileri olduğunu gösteriyor.
Araştırmada geyiklerin içtiği suya katılan çok az miktardaki imidaklopridin geyik yavrularının sağ kalım oranlarını azalttığı, üreme sağlığını olumsuz etkilediği, yüz şeklinde bozukluklara yol açtığı ve bağışıklık sistemi için çok önemli iç organlardan biri olan dalakta birikme eğiliminde olduğu belirlendi.
Dalak enfeksiyon etkenleriyle mücadele etmek için bağışıklık sisteminin ihtiyaç duyduğu bazı lenfositleri üretir. Yavru geyiklerin dalağında bulunan imidaklopridin bu lenfositlerin üretimini baskıladığı belirlendi. Dolayısıyla bazı yavru geyiklerin hastalık etkenlerine karşı daha dayanıksız oldukları için öldükleri düşünülüyor.
Geyiklerin içme suyuna neden imidakloprid katıldı sorusu akla gelecektir.
Imidacloprid suda kolay çözünür
Imidakloprid suda çok kolay çözünen bir kimyasal yapıya sahip. Dolayısıyla kullanıldıktan sonra suda çözünerek yeraltı ve yerüstü sularına karışması çok kolaydır.
Yeryüzündeki her canlı suya ihtiyaç duyar.
Geyiklerin içtiği suya Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da yürütülen saha çalışmalarında yeraltı su varlıklarında tespit edilen miktar kadar imidakloprid katılmış. Yani doğal çevrede bulunan ve geyiklerin içtiği sularda kalıntı analiz çalışmaları ile tespit edilen imidakloprid miktarları baz alınmış.
Merak edenler için hemen söyleyelim: Ülkemizdeki su varlıklarına imidakloprid bulaşıyor mu, bulaşıyorsa suda ne kadar imidakloprid kalıntısı var bilmiyoruz.
İşin aslına bakılırsa ülkemizdeki yeraltı ve yerüstü sularında imidakloprid kalıntısını belirlemek için bir çalışma yapıldığı bile meçhuldür. Vatan söz konusuysa her şeyin birer teferruat seviyesine indirildiği ve hep orada tutulduğu ülkemizde, hayati önem taşıyan her mesele gibi bu tip çalışmaları yapmak da bir teferruat olarak görülür. Ve yapılmaz.
Bu çalışmaları yapmaktan sorumlu kamu kurumları Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı’dır.
Yapıyorlar mı?
Sorunu betimleyip geri çekilmek istemiyorum. Çözüm ne diyeceklere şunu söyleyebilirim: Önce durum tespiti yapılmalı. Bu amaçla yerel yönetimlerin bünyesinde bulunan su ve kanalizasyon idareleri sularda bulunması muhtemel imidakloprid ve benzeri toksik kimyasalları izleme altına alacak analitik çalışmaları yapmalıdır.
Büyükşehir belediyeleri bünyesindeki su analiz laboratuvarlarının donanımına uygun bir kütle spektrometresi cihazı (fiyatı 1-1,5 milyon TL civarında) ilave etmek ve daha sonra yürütülecek analitik çalışmalarla da bu tip sorunların boyutlarını tespit edebilmek mümkün olacaktır.
Bir süre sonra, neonikotinoidlerin insanlar dâhil çeşitli memeli canlılara olan zararlarını dile getiren çok sayıda akademik yayın çıktığını göreceğiz. Şimdiden bir durum tespiti yapılsa, hayatın devamlılığını derinden ilgilendiren meselelerin birer teferruat olmadığı, geyiklerin sağlığını bozan toksik kimyasalların insanlar için de bir tehdit olduğu gösterilebilse iyi olmaz mı?
Geyikler ve insanlar birbirine akrabadır. Geyiklerin yokluğu, insanın varoluş zemininin de küçüldüğü anlamına gelir. (BŞ/DB)