Görsel: Sosyal Medya
Posta kutuma verikaynagi.com’dan bir haber geldi. Okudum.
Bu habere göre İstanbul Planlama Ajansı’nın, İstanbul’un çeşitli semtlerinde yaşayan ve farklı sosyoekonomik grupları temsil eden ev kadınları ile görüşerek elde ettiği çıktılara göre, herhangi bir işte çalışmayan kadınların yüzde 87’si evli ve yüzde 70’i ihtiyaçları için eşlerinden “harçlık” alıyormuş.
Bu araştırmaya göre, kadınların yarısından fazlası (yüzde 54) henüz yaşadıkları yere göre İstanbul’un diğer yakasını görmediğini, yüzde 34’ü tatil yapmadıklarını, yüzde 48’i ise tatilini memleketinde geçirdiğini belirtmiş.
Görüşülen kadınlar şunları da açık etmiş:
- yüzde 6’sı eğlence mekanlarına gidebilmiş, konsere gidenlerin oranı yüzde 5’te kalmış.
- Sinemaya gidenlerin oranı ise yüzde 12.
- Üniversite mezunu ev kadınları yüzde 55’i arkadaşlarıyla dışarıda/kafede buluşabiliyorken bu oran lise mezunlarında yüzde 41’e, lise düzeyinin altında eğitime sahip kadınlarda bu oran hop diye yüzde 18’e düşmüş.
- Ev kadınlarının sıklıkla yaptığı faaliyetlerin başında yüzde 51 oranla “parka gitmek” gelmiş. Anladığınız gibi bu parka gitme çocuklar için.
Talep etmek
Aklıma birlikte çalıştığım yaşını bilmeyen kadın arkadaşım geldi. Okuma yazma bilmeyen bu arkadaşım neden yaşını bilmiyor. Çünkü ailesi ondan önce doğan ve hayatını kaybeden çocuklarının kimliğini ona vermiş. Şimdi okuma yazma kursuna başladı ve bunu hallettiğinde çocukluğundan başlayarak hayatını kendisi için kaleme almak istiyor.
Bir diğer arkadaşım kocasından harçlık almayı kendisine problem ediyor. Ona ya bu niye problem olsun sen ailen için tüm zamanını harcıyor, onların esenliği için elinden geleni yapıyorsun demem fayda sağlamıyor.
Bir başka arkadaşıma gidiyor aklım. O da kendi işini yapmaya çalışan bir kadın. Dul ve üç çocuklu. Bir de yaşlı annesi var. Elinden geleni yapıyor onları rahatlatmak için. Ve kendisi ile ilgili bir hayali var. Tek başına seyahat etmek, dünyayı gezip görmek...
Bu veri ile bu üç kadını düşündüm uzun uzun. Bu istekler, meseleler nasıl çözülebilir diye..
Aslında olabilir hatta Ebrar’ı hatırlayarak “dedim olabilir”!
Peki, nasıl?
Bu peki nasıl önemli. Herkesten farklı çözüm önerisi gelebilir ve hayata geçebilir. Ne lazım? Sadelik ve geri de kalanları kapsayan bir politika.
Bu nasıl sağlanır?
Talep ederek ve kararlara katılarak.
Talep ettin diyelim, kararlara nasıl katılacaksın?
Seni temsil edecek karar kişilerini seçerek.
Tamam, bu en zoru. Kararları senin kararlarını kapsayacağına inanarak seçiyorsun. Sonra olmayabiliyor.
Devreye ne giriyor: Takip. Ben bunun için seçmiştim, dur bakalım neden bu kararların alınması için çalışmadın ve neden bunu yapamadın?
Yani, izlemek ve değerlendirmek.
Bu bir döngü: İstemek, takip etmek, ısrar etmek.
Basit.
Tabii, bir de bakış açısını genişletmek. Bazen sadece bakış açımız sorunu oluşturabiliyor.
Değişim zor olabilir, mümkün hep.
(NÖ/EMK)
Kaynaklar: https://www.verikaynagi.com/genel/istanbulda-ev-kadini-olmak/