Yazıda bahsedeceğim üç filmi tesadüfen birbirini takip eden günlerde izledim ve bu üç film beni “akran yalnızlığı” üzerine düşünmeye teşvik etti.
İzleme sırama göre filmlerin adları şöyle; Mükemmel Günler (Perfect Days), Mukadderat ve En Sevdiğim Pastam (Keyke Mahboobe Man -My Favorite Cake).
Mükemmel Günler filminin baş karakteri Hirayama bizi umumi tuvalet temizleyici olarak günlerini geçirdiği Tokyo’yo götürüyor. Mukadderat’ın kahramanı Sultan ise Kastamonu’ya ve eşinin kaybı ile değişen yaşamına konuk ediyor. En Sevdiğim Pastam’da ise İran’da yaşayan Mahin’in dünyasına birkaç günlüğüne konuk ediliyoruz.
Akran yalnızlığı denilen hadise genellikle insan ömrünün ergenlik sürecinde ele alınır. Bana kalırsa ergenlikle yaşlılık dönemlerinde insanın zorlandığı hadiseler benzerlikler taşıyor. Her iki dönemde de insanın vücudu, hormonları, bunlarla birlikte hissedişi de değişiyor. Ergenlikte para kazanma sürecine yol alırken yaşlılıkta gelirin azalır. Bu da yaşam alışkanlıklarının değişmesi anlamına gelir. Yetişkinliğe geçerken olduğu gibi yaşlanırken de akran ilişkisi, arkadaşlığın değeri paha biçilmez oluyor. Zira, akranlar samimiyet kurabilir, beklentisiz olabilir, gevezelik edebilir, birbirlerine içini dökebilir, duygudaşlık kurabilir. Diğer ilişkilerde bunu yapabilmek aynı şekilde mümkün olamıyor. İnsan için arkadaşlığın, akran ilişkisinin varlığı başlı başına mutluluk kaynağı oluyor.
Üç farklı ülke
İşte bu üç filmde de baş karakterler bu yalnızlığa düşüyor ve bununla baş edebilmenin yollarını arıyor. Üç farklı ülke, üç farklı ülke yaklaşımı da bu gerçekliğe eşlik ediyor. Özellikle de kadın karakterlerin baş kahramanı olduğu iki filmde toplumsal ahlâk kurallarının, yaptırımlarının, belli yaşa gelen insanlar üzerinde etkili ol(a)madığını, hatta bu baskıların komik bir duruma düştüğünü de görüyoruz.
Kadın karakterler bildikleri karşı cinsle yakın ilişki kurarak bu yalnızlığı aşmaya çalışırken, erkek karakter bir rutin oluşturarak bununla baş ediyor. Tabii kadın karakterin baş kahraman olduğu iki filmde de karşılaştığı erkekler de yalnızlıklarını rutinleri ile giderme eğiliminde. Bu da erkeklerin en iyi bildiği şeyin çalışmak olduğunun altını çiziyor.
İnsanın ömrü uzuyor, nüfus piramidi şekil değiştiriyor. “Hiç kimseyi geride bırakma” anlayışı yaşlılıkta daha baskın. Peki bu akran yalnızlığını insanlığın aşması için neler yapacağız, yapmalıyız? Yaşlılık üzerine pek çok araştırma yapılıyor elbette. Bu araştırmaların çoğu işleyen ekonomik sistemin yararları üzerine oluyor ve bu da meseleden mesele çıkarıyor. Oysa, insanın yaşamına esenliği getirecek koşulları, ekonomik sisteme bağlı kalmadan nasıl sağlanabilir diye düşünmesi, buna yönelik araştırmalar planlanması gerekmez mi? Mutluluk, arkadaşının dışarıdan bakışında, olacaksak birlikte mutsuz olalım, demesinde değil midir? İnsanın kendisi ile arkadaşlık etmesi hazine tabii; ancak yaşlılık döneminde, hele de arkadaşların bir bir elveda dediği dönemde, nasıl bir araya gelinecek akran olanla?
Diğer yandan da Cicero’nun dediği gibi “İnsan ruhu gibi, dostluk da ölümsüzdür, iyi ve gerçek dostluklar çağlar boyunca hatırlanır ve örnek alınır. Sadece iyi insanlar arasında dostluk kurulabilir, zira o ihtiyaçtan doğmaz, bizzat doğanın bahşettiği bir ilişki türüdür.”
Ve...
Yaşar Kemal’in “Yalnızlık” şiirinde anlattığı gibi, “Tanrı, kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı”.
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına,
Bir ağaç bulursun
Tellersinpullarsın
Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
Köpürmüş gelen bulutları.
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı.
Ve...
Gülten Akın’ın “Yorgun Sevi” adlı şiirinden bir alıntı ile bitireyim.
... Bir deli kuzgun gibiyim yaşlı teleğimle
Göğü siliyorum duraksamadan
Yorgunluktan değil, öyle sanıyorum
Yalnızlıktandır...
Yazıda bahsedilen filmler üzerine meraklıları şunları da okuyabilir.
Mükemmel Günler
https://filmhafizasi.com/simdi-simdidir-perfect-days-2023 - Selin Tanyeri’nin yazısı
https://altyazi.net/soylesiler/wim-wenders-ile-mukemmel-gunler-uzerine-soylesi Engin Ertan’ın filmin yönetmeni Wim Wenders ile yaptığı söyleşi
https://www.yildizsiz.net/perfect-days-mutlu-olmak-film-incelemesi - Recep Açıkgül’ün yazısı
En Sevdiğim Pastam
https://ucuncusinema.com/inceleme-my-favourite-cake- Naz Özen’in yazısı
https://www.panzehirdergi.com/my-favourite-cake-devrimin-golgesinde-sanat-deniz-kara - Deniz Kara’nın yazısı
Mukadderat
https://www.themagger.com/mukadderat-film-inceleme- Gülbiz S’nin yazısı
https://www.themagger.com/mukadderat-film-inceleme - Ece Ekşi’nin yazısı
https://filmhafizasi.com/nadim-guc-ile-mukadderat-2024-filmi-uzerine-soylesi - Fatih Tuncay’ın filmin yönetmenş Nadim Güç ile yaptığı söyleşi
(NÖ/TY)