Sağlık Bakanı Fahrettin Koca - Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Tanıl Bora, “havuz filosunun muharipleri” diyor kimi gazetelere. Akşam olunca bu filonun mürettebatı kanallara yayılıyor ve başlıyor yorumlamaya. Tanıl Bora bu faaliyet erbabına da “analizci esnafı” demiş Zamanın Kelimeleri kitabında.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şehir hastaneleri için hasta garantisi verildiğinin külliyen yalan olduğunu söyledi. Sağlık Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken ve ardından “yazılı ve görüntülü basın kuruluşlarından toplam 40 muhabirin katıldığı toplantıda” bu konuya değinmiş. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın kendi sayfası dahil “havuz filosunun muharipleri” Sağlık Bakanının “hasta garantisi” meselesini nasıl aydınlattığını yazmamış. Milli Gazete ise gazetecilik yapmış.
Haber şöyle:
Görüntüleme ve laboratuvarda yüzde 70 garanti!
Şehir hastaneleriyle ilgili sürekli gündeme gelen ‘Hazine Garantisi’ ile ilgili soruya da cevap veren Bakan Koca, “Hazine ile Sağlık Bakanlığı Kamu Özel İşbirliği Sözleşmeleri’ne yönelik bugüne kadar hiçbir sözleşmeye borç üstlenim anlaşması imzalamamıştır. Bunu bu kadar net söylüyorum. Ne acilde ne polikliniklerde ne yatan hastalarda ne de ameliyatta herhangi bir taahhüt ve garantisi söz konusu değildir. Birtakım hizmetlerde garanti söz konusu. Bu hizmetler görüntüleme gibi laboratuar gibi bu hizmetlerin garanti oranı yüzde 70 durumu. Bizim daha fazla indirim sağlamak üzere alınmış bir garantidir. Yani siz yüzde 70’i koymazsanız o yüzde 40 indirimi nasıl alacaksınız? Yüzde 70’i yüzde 40 indirim almak için koyuyorsunuz. Hangi fiyattan? SUT fiyatı üzerinden yüzde 70’e kadar yüzde 40, yüzde 70’inden sonra bir yüzde 40 daha indirim sağlamak için bu oranı koyuyorsunuz. İlgili şahsa daha fazla gelir elde etmek için değil” dedi.
Peki ne demiş Sağlık Bakanı? “Birtakım hizmetlerde garanti sözkonusu. Bu hizmetler görüntüleme gibi laboratuar gibi bu hizmetlerin garanti oranı yüzde 70 durumu. Bizim daha fazla indirim sağlamak üzere alınmış bir garantidir”.
“Garanti oranı yüzde 70 durumu”
Yüzdeyle belirtildiğine göre bir oran sözkonusu olsa gerek. Neyin yüzde 70’inden söz ediyoruz? Laboratuvarda aletler çalışıyor, ısınması için enerji lazım, o enerjinin yüzde 70’i mi mesela? Görüntüleme makinalarının önündeki beş yıldızlı otel lobisi konforundaki salonun oturaklarının yüzde 70’i mi mesela?
Biz bu yüzde 70’i koymazsak o yüzde 40 indirimi nasıl alacağız(mış)?
Biz bu şirketlere ücretsiz Hazine arazisini, belirsiz süreli üst hakkı tesis edip verdik. Niye böyle yaptık? Belirsiz süreli üst hakkı ayni haktır yani şirket o araziyi bile ipotek ettirebilir. Biz bu şirketlere 25 yıl kira ve hizmet bedeli ödeyeceğimizi garanti ettik. Tüm memlekette dövizle baraka kiralamak bile yasaklanmışken bu hastanelerin sözleşmelerinin döviz ve enflasyon garantili olmasına izin verdik. Memleketin tüm kamu kurum ve kuruluşlarına kiracılık yasak edilmişken Sağlık Bakanının makam odasının da bulunduğu bina ve şehir hastanelerine istisna verdik. Biz bu şirketlere yapacakları hastanelere hastaların gelmek zorunda kalması için mevcut hastaneleri kapatacağımızı garanti ettik. Biz bu şirketlere alacakları borçlara türev ürünler dahil tam Hazine garantisi vermeyi taahhüt ettik. Biz bu şirketlere Sağlık Bakanlığına sattıkları hizmetler nedeniyle oluşan KDV’den tam muafiyet verdik. Biz bu şirketlere anlaşmazlık çıkarsa Türkiye mahkemeleri yerine yabancı tahkimde anlaşmazlığı çözeceğimizi garanti ettik. Biz bu şirketlere beş yılda bir bu hizmetleri daha uygun fiyata bulursak alabilme hakkımızdan vazgeçip on yıl sözleşme garantisi daha verdik. Biz bu şirketlere kredi anlaşmalarında İngiliz hukuku uygulanabileceği garantisi verdik.
Şimdi şirketler bize indirim yapsın diye “yüzde 70 durumu” garanti edecekmişiz. Üstelik Sağlık Bakanlığının kendi istatistiklerine göre memleketin hiçbir hastanesi “yüzde 70 durumunda” değilken.
Sözün özüne geliverelim de bitsin bu eziyet.
Hastane çalışanları topluca çıldırıp hasta yataklarına yatmayacaksa, yoldan çevirdiğinize görüntüleme ve laboratuvar tetkiki yapmayacaksanız bu “yüzde 70 durumu” neyin oranıdır?
Hastanenin yatak doluluk oranıdır. Hastanede kim yatar? Hasta yatar.
Sağlık Bakanını bile sansürleyen “havuz filosunun muhariplerinin” neden bu kadar öfkeli olduğu anlaşılıyor böylece. Şirketlerin halkla ilişkiler birimleri “yüzde 70 hastane yatak doluluk oranı garantisi” lafını duyunca çıldırayazıyorlarmış. Utanmasalar hastanın hastanede ne iş var demeye getirecekler. Bunlar var, ama havuz mürettebatı kızıyor diye doğru bildiğini söylemekten korkmayanlar da var memlekette. Basın özgürlüğü de bir halk sağlığı sorunu olma yolunda ilerliyor anlaşılan. (ÖE/HK)