100 Soruda Küresel Kriz ve Türkiye
Bu hafta tanıtacağımız ilk eser, geçen ay Alan Yayıncılık'tan çıkan dikkat çekici bir kitap: 100 Soruda Küresel Kriz ve Türkiye.
Yazıları bianet'te de yer alan Mustafa Sönmez'in kaleminden çıkan kitap, yaşamakta olduğumuz küresel krizi farklı bir yöntemle ele alıyor. 100 soru-100 cevap şeklinde tasarlanan kitap, böylece, meseleyi hem öğrenciler hem de genel okuyucu için kolay okunur ve anlaşılır bir biçimde incelemeyi başarıyor.
Sekiz bölümden oluşan kitabın bölüm başlıkları şöyle:
1. Küresel Krizin Ortaya Çıkışı; Merkez Ülkelerden Çevre Ülkelere Yayılma Biçimi
2. Emperyal Güç Dengelerinin Yeniden Şekillenişi
3. Küresel Krizin Öncesi ve Sonrasında Türkiye; Temel Kırılganlıklar
4. İşsizlikte Yapısal Boyutlar ve Küresel Krizle Yaşanan Derinleşme
5. Gelir Eşitsizliğinde Yapısal Boyutlar ve Krizle Gelen Yeni Bozulmalar
6. Neoliberal Belediyecilikte Ulaşılan Boyutlar ve Kriz Döneminde Yerel Yönetimler
7. Türkiye'de Sermaye ve Emeğin Sınıfsal Profili, Dönemsel Değişimler
8. Küresel Krizin Gelişme Yönü; Alternatif Makro ve Sosyal Politikalar
Bu başlıklar altına yerleştirilen ve bu bağlamda cevabı aranan sorulardan bazılarını alıntılamak, kitabın ne denli önemli bir analiz perspektifi sunduğu konusunda iyi bir ipucu verebilir: "2008 Büyük Kriz'i nasıl başladı, nasıl gelişti?", "Finansal balon nasıl şişirildi; nasıl patladı?", "Tek kutuplu bir dünyadan çok kutupluluğa; güç, Batı'dan Doğu'ya mı?", "Çin, yeni bir emperyal güç olmanın neresinde?", "Türkiye, küresel krize nasıl yakalandı?", "Türkiye'de işsizlik nasıl kemikleşti?", "Diplomalı işsizlerde artış nasıl?", "2008 Büyük Krizi, belediyeleri nasıl etkileyecek, kent yaşamı krizden nasıl etkilenecek?", "Türkiye işçi sınıfının nitel profili için ne söylenebilir?", "Hiper işsizliğe karşı ne yapılabilir?", "Yüzde 1'lik varlıklı azınlığın kontrol ettiği servet nedir ve nasıl vergilendirilebilir?"
Görüldüğü gibi, kitabın krize ilişkin analiz eksenleri fazlasıyla kuşatıcı ve kışkırtıcı. Dahası, yazarın bu kitapta sadece krizi değil, kriz vesilesiyle günümüz temel siyasal, sosyal ve ekonomik meselelerini de kapsamlı ve derli toplu bir biçimde ele aldığı söylenebilir. Sonuç itibariyle, Sönmez'in kaleme aldığı kitabın son zamanlarda kriz üzerine yazılan kitaplar arasında fazlasıyla öne çıktığı görülüyor.
Özetle, krizi hem Türkiye hem de dünya ekseninde nitelikli bir biçimde ele almayı başaran 100 Soruda Küresel Kriz ve Türkiye, kriz üzerine konuşmayı ve öngörülerde bulunmayı sevenler için gerçek bir hazine olarak görülebilir.
100 Soruda Küresel Kriz ve Türkiye, Mustafa Sönmez, Alan Yayıncılık, 2009, 232 sf.
Reklamın Toplumsal Yansımaları ve Yeni Reklam Biçimleri
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, ilgi çekici konusuyla iletişim çalışmaları alanına önemli bir katkı yapan, nitelikli bir derleme: Reklamın Toplumsal Yansımaları ve Yeni Reklam Biçimleri. Şubat ayında Ütopya Yayınevi'nden çıkan kitabı, iletişim alanında çalışan akademisyen Şahinde Yavuz derlemiş.
Günlük yaşantımızı belki de en çok etkileyen olgulardan biri olan reklama ve reklamcılığa odaklanan derleme, birbirinden çarpıcı konuları ele alan makalelerden oluşuyor. Bu makalelerden bazılarının başlıkları ve yazarları şöyle:
- Reklamlar ve Milliyetçilik: Reklamlarla Popülerleşen Milliyetçi Değerler / Şahinde Yavuz
- Otomobil Reklamlarında Öteki Olarak Kadın: Modern Öznenin Eril İnşası / Serpil Aygün Cengiz
- Reklamcılığın Yeni Yüzü: İnternet Reklamcılığı / Müge Elden
- Sosyal Boyutlu Reklamlar / Mesude Canan Öztürk
Bu makaleler arasında, "Reklamcılığın Yeni Yüzü: İnternet Reklamcılığı" başlıklı makalenin özellikle dikkat çektiğini belirtelim. Söz konusu makalede, "banner reklamlar", "fırlayan kutular", "rich media" gibi kavramlar açıklandığı gibi, İnternet reklamcılığının avantaj ve dezavantajlarından da özetle bahsediliyor:
- İnternet'in zaman ve mekân sınırlarını ortadan kaldırması nedeniyle İnternet üzerinden tanıtım ve satış yapmakta olan bir işletmenin 365 gün, 24 saat hizmet [reklam] sunabilmesi [yapabilmesi],
- Web sayfalarında yazı, grafik, fotoğraf, hareketli görüntü ve sesin bir arada kullanılabilmesi, - Web sayfalarındaki reklamların çevreye fazla zarar vermemesi,
- Karşılıklı iletişimin ve etkileşimin söz konusu olabilmesi, vs. (avantajlar);
- Elektronik reklamların ilgili ilgisiz herkese gönderilerek rahatsızlığa yol açabilmesi, - güvenlik sorunları,
- İnternet reklamcılığının reklamverenler açısından görece-yeni bir reklam medyası olması, vs. (dezavantajlar).
Nihayet, derlemede yer alan her makalenin sonunda, ele alınan konuyla ilgili yol gösterici bir kaynakçanın verildiğini de belirtelim.
Özetle, Reklamın Toplumsal Yansımaları ve Yeni Reklam Biçimleri, sadece reklamcılar ve medya çalışanları tarafından değil, reklam tüketicileri tarafından da ilgiyle okunabilecek, nitelikli bir derleme.
Reklamın Toplumsal Yansımaları ve Yeni Reklam Biçimleri, Şahinde Yavuz (der.), Ütopya Yayınevi, 2009, 239 sf.
Doğunun Talanı ve İnkarı
Bu hafta tanıtacağımız son eser, 1997'de Musa Anter Gazetecilik İnceleme / Araştırma ödülüne layık görülen bir çalışmanın şubat ayında Belge Yayınları'ndan çıkan genişletilmiş hali: Doğunun Talanı ve İnkarı. Aytekin Yılmaz imzalı kitap, en geniş ifadeyle "Doğu meselesi"ni hacimli bir incelemeyle ele alıyor.
Ragıp Zarakolu'nun kısa bir önsöz yazdığı çalışma, üç ana bölümden oluşuyor. Bu bölümler altında, "Doğu toplumlarının orijinalitesi", "Çokkültürlü Anadolu", "Devlet babadan kutsal devlete", "Türkiye nasıl düze çıkar?", gibi pek çok dikkat çekici başlığa yer verilmiş. Özellikle okunması gereken "Türkiye nasıl düze çıkar?" başlıklı yazıya kısa bir göz atalım:
"Türkiye'de 20. yüzyılın başında buna benzer soruların sorulduğunu ve devlet krizinden çıkış cevaplarının arandığını yakın siyasi tarihten biliyoruz. 1920'ler Osmanlı Türkiye'si, içinde bulunduğu siyasi krizden, ulus-devlet modelini seçerek çıkmıştı. 1920'lerdeki derin krizden çıkış projesi olarak tasarlanan ulus-devlet modeli 2000'lerin Türkiye'sindeki krizin en önemli nedenidir. Bugünkü siyasi krizi 'hükümet krizi' olarak değerlendirmek, sorunu basite indirgemek, Türkiye'yi tarihinden soyutlayarak değerlendirmek anlamına gelir. Türkiye'nin içinde bulunduğu kriz, derinliği ve genişliği olan bir krizdir. (...) sorun ulus-devlet modelinden kaynaklanmaktadır."
Diliyle ve içeriğiyle akıcı bir biçimde okunabilen kitabın neden okunması gerektiğini de Zarakolu'nun dilinden özetleyelim:
"Kapitalizmin yükselişi, sömürgecilik, emperyalizm evreleri ile birlikte, 'uygarlık ekseni' yeniden Batı'ya kaydı. Ve bununla birlikte 'muhteşem' Doğu'nun yerini, 'geri' ve 'yoksul' Doğu aldı. Osmanlı İmparatorluğu'nun öteki adı ise, artık 'Doğu Sorunu' idi. (...) Küreselleşme denen olgu ile, belki de ilk kez Batı, Doğu'nun çok farklı ve çok renkli özellikleri ile tanışıyor, yüzleşiyor, hesaplaşıyor. (...) 'Uzakta' olan 'yakına' geliyor. Kısacası, Aytekin Yılmaz'ın sorduğu soruları düşünmenin, bunlara yeni sorular eklemenin tam zamanı."
Böylesine kapsamlı, derin ve tartışmalı bir konuda yazarın her argümanına katılıp katılmamak elbette okurun bileceği bir iş. Ancak bu argümanların her halükarda tartışılmaya ve üzerinde durulmaya değer bir nitelik taşıdığı açık. Kitap, sadece bu amaçla bile ilgiyle okunabilir.
Doğunun Talanı ve İnkarı, Aytekin Yılmaz, Belge Yayınları, 2009, 250 sf. (ECG/TK)
* Son dört ay içerisinde basılan ve bianet'te tanıtılmasını uygun gördüğünüz eserinizle ilgili bilgiyi [email protected] adresine gönderebilirsiniz.