Yasanın Gözü
Bir doların üzerindeki "göz" simgesinin muhtemel anlamını merak etmeyen yoktur herhalde. Peki ya, adalet terazisini taşıyan kadının gözlerinin neden bağlı olduğunu merak etmeyen var mıdır?
Bu hafta tanıtacağımız ilk kitap, işte bu merakınızı giderebilecek bir eser: "Yasanın Gözü". Kitap, 'Bir Metaforun Tarihi' alt başlığını taşıyor. Hukuk tarihçisi Michael Stolleis tarafından kaleme alınan ve Arif Çağlar'ın duru ve akıcı bir dille Türkçe'ye kazandırdığı eser, adının ve alt başlığının ima ettiği gibi, yasaların egemenliğinin simgesi olarak 'görülen' gözün tarihsel anlamını irdeliyor.
"Göz" simgesinin ve buna ilişkin metaforların tarihsel anlam ve önemini ilk çağlardan ve semavi dinlerden itibaren ele alan kitap, bu simge ve metaforun zaman içerisinde nasıl sekülerleştiğini ve günümüze kadar nasıl ulaştığını inceliyor. Zira yazarın da belirttiği gibi,
"Gözün amblem ve metafor olarak kullanımı incelemekle bitirilemeyecek kadar zengindir. Tüm eski dini ve edebi metinlerde tanrıların, kahramanların ve insanların gözlerine gönderme yapılmıştır. Göz insana daima sır dolu bir organ olarak gözükmüştür. Beş duyudan hangisinin en önemli olduğu her zaman tartışılmış olsa bile gözün insan varlığı için olan öneminden hiç kimse kuşku duymamıştır. İnsanoğlu gözünü açar, dünyayı görür ve bu dünyada gözüyle yolunu bulur. (...) İşitme duyusunun kaybı yalnızlığa ve ruhsal zedelenmelere yol açıyor olsa da bilindiği gibi insanların çoğu başa gelebilecek en kötü şey olarak körlükten korkmaktadır. İnsan ruhunun en derin noktalarına kadar yerleşmiş olan karanlık korkusudur bu."
"Göz" simgesinin modern devletin kuruluş sürecinde ve kurumsal yapısına ilişkin olarak nasıl metaforlaştırıldığını öğrenmeyi ise okuyucunun kendisine bırakalım.
Ayrıca kitabın zengin bir görsel malzeme içerdiğini de hatırlatalım. Öyle ki, bu görsel malzeme arasında, "Eski Mısır 19. hanedanından Kraliçe Nefertari'nin mezarında göz olarak hiyeroglifle yazılmış Osiris adı"ndan "bir dolar değerinde kağıt para üzerinde Amerika Birleşik Devletleri 'büyük mühür'ü"ne, "1795'e kadar kullanılan Fransız Millet Meclisi vinyeti"nden, "Etienne Jeaurat'nın Jean-Jacques Rousseau ve Devrim Simgeleri resmi"ne ve "Claude-Nicolas Ledoux'nun 1804'te yayınlanan Devrim Tiyatrosu için bir taslak adlı resmi"ne kadar, ilgi çekici birçok 'gör'sel bulmak mümkün.
Nihayet, kitapta, "Görsel Malzeme İçin Kaynakça" başlıklı bir kaynakça kısmına yer verildiğini belirtelim.
Özetle, "Yasanın Gözü", kitaplığınıza keyifle davet edebileceğiniz, her daim elinizin altında ve gözünüzün önünde bulundurulması gereken, dikkat çekici bir çalışma.
Yasanın Gözü - Bir Metaforun Tarihi, Michael Stolleis, Kitap Yayınevi, 2010, 63 sf.
Annales Okulu ve Türkiye'de Tarihyazımı
Bu hafta tanıtacağımız ikinci eser, Türkiye'de tarihyazımını farklı bir açıdan ele alan önemli bir kitap: "Annales Okulu ve Türkiye'de Tarihyazımı".Erdem Sönmez'in kaleme aldığı çalışma, Türkiye'de nadiren yazılan nitelikli yüksek lisans tezlerinden birini okuyucuyla buluşturuyor.
"Annales Okulu'nun Türkiye'deki Tarihyazımına Etkisi: Başlangıçtan 1980'e" alt başlığını taşıyan çalışma, dört ana eksende kurgulanmış:
I. Annales Okulu'ndan Önce Tarihçilik ve Tarihyazımı
II. Annales Okulu: Tarihçiliği Özgürleştirme Serüveni
III. Türkiye'de Çağdaş Tarihçiliğin Doğuşu
IV. Annales Okulu'nun Türkiye'deki Tarihyazımına Etkisi
Böylece yazar, profesyonel bir disiplin olarak tarihçilik ve tarihyazımını ve Annales Okulu'nun tarihçiliğe ve tarihyazımına etkisini, önce genel olarak, ardından da Türkiye bağlamında inceliyor.
Okuyucuda belli bir merak uyandırmak için, Annales Okulu'nun tarihçiliğe katkısını ve kitabın temasını yazarın kaleminden dinleyelim:
"Annales Okulu'nun tarihçiliğe katkısının, en temelde ve çok özetle, karşılaştırmalı yönteme ve bütünselliğe vurgu olduğunu söylemek mümkün. (...) Annales Okulu, 19. yüzyıldaki tarih paradigmasının getirdiği kabullerin sorgulanmasını sağlaması, alternatif bir tarih anlayışı önermesi ve 20. yüzyıldaki çok çeşitli tarih anlayışlarının tohumlarını atması gibi sebeplerden dolayı tarihyazımında bir kırılmayı temsil [eder]. (...) Annales Okulu'ndan önceki tarihyazımını ele alan bu çalışmanın birinci bölümünde, tarih araştırmalarının 19. yüzyılın başlarında profesyonel bir disiplin haline gelmesinden Annales'in kuruluşuna kadarki süreçte geçirdiği evrim incelenecektir. (...) çalışmanın [özü], Annales'in Türkiye'deki tarihyazımına etkilerinin boyutlarını belirleyebilmek[tir]."
Bu bağlamda, Osmanlı tarih yazıcılığının bıraktığı mirastan, pozitivizmin ve milliyetçi ideolojinin etkisine ve Türkiye'de çağdaş tarihselciliğin kurumsallaşmasına kadar çok çeşitli konuların incelendiği III. bölüm ile, Annales Okulu'nun Türkiye'deki tarihçiler üzerindeki etkilerinin Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ ve Halil İnalcık üzerinden incelendiği IV. bölümün kitabın omurgasını oluşturdukları görülüyor. Dolayısıyla, sadece bu bölümlerin hızlıca okunmasının bile okuyucu için önemli bir fayda sağlayabileceğini belirtelim.
Nihayet, kitabın derli toplu bir sonuç, kaynakça ve dizin bölümü içerdiğini de hatırlatalım.
Özetle, "Annales Okulu ve Türkiye'deki Tarihyazımı", sadece tarihçilerin değil, ama aynı zamanda bütün tarih meraklılarının ve severlerinin de ilgiyle okuyabileceği, dikkat çekici bir eser:
Annales Okulu ve Türkiye'de Tarihyazımı - Annales Okulu'nun Türkiye'deki Tarihyazımına Etkisi: Başlangıçtan 1980'e, Erdem Sönmez, Tan Kitabevi, 2010, sf. 243. (ECG/TK)