Asker Gramofonu Nasıl Tamir Eder?
Kısa bir tatilden sonra, kitap tanıtım yazılarımızla tekrar karşınızdayız.
Bu hafta tanıtacağımız ilk eser, Ayrıntı Yayınları'ndan okuyucuyla buluşan bir kitap: Asker Gramofonu Nasıl Tamir Eder? Saša Stanišić tarafından kaleme alınan roman, yazarın Türkçe'ye kazandırılan ilk kitabı olma özelliği de taşıyor. Roman, Levent Bakaç tarafından, akıcı ve anlaşılır bir dille Türkçe'ye kazandırılmış.
Günlük yaşamın bir çocuğun zihin dünyasından resmedildiği kitapta, savaşa ve savaşın yol açtığı acılara yine bir çocuğun perspektifinden bakılıyor. Romanın arka planına, Yugoslavya'nın kanlı bölünüşünden hüzünlü ve çarpıcı kareler içeren eskizler yerleştirilmiş. Ön planda anlatılan hikâye ise, bir çocuğun saf, meraklı ve sorgulayan dünyasından kareler içeriyor. Öyle ki, çocuğun babasıyla olan ilişkisinin resmedildiği bazı sahneler, bu topraklardaki insanlar için de fazlasıyla tanıdık:
"Yalnızca felaketlerde beni babam uyandırır; bunun dışında annem saçımı öper. Babam beni prensip olarak öpmez. Erkekler arasında bu zordur. Babam bir şeyler söylemek istercesine yatağın bir kenarına oturuyor. Yerimde doğruluyorum. Böylece oturuyoruz. Baba, dinlerken nasıl bakılırsa sana öyle bakıyorum, bak, yataktan kalkmıyorum; zaten bildiğim ve anladığım ama ancak baba oğula anlatınca ve açıklayınca eksiksiz tam olacak şeyleri şimdi bana anlatman çok iyi. Bunları babama söylemiyorum; o da bir şey söylemiyor. Biz böyle konuşuyoruz".
Böylece kitap boyunca, bir çocuğun dilinden, dış dünyayı ve savaşı -çocuklar için belki de anlamlandırılamaz olan bir şeyi- anlamlandırma çabasına tanıklık ediyoruz. Çocuk konuştukça ve her bölümün başında sorduğu sorulara cevaplar aradıkça, çocuğun bulduğu cevaplarda biz kayboluyoruz. Aslında Stanišić, büyüklerin dünyasının her geçen gün neden bu kadar çekilmez hale geldiğini hatırlatıyor bize. Ve 'küçük' bir perspektif farkıyla nasıl bütünüyle değişebileceğini...
Özetle, Asker Gramofonu Nasıl Tamir Eder?, akıcı bir şekilde okunabilmesine rağmen, ağır ağır hazmedilebilecek, farklı bir okuma deneyimi sunuyor:
Asker Gramofonu Nasıl Tamir Eder?, Saša Stanišić, Ayrıntı Yay., 2009, 298 sf.
Kentin Mültecileri
Bu hafta tanıtacağımız ikinci kitap, Türkiye'de özellikle son 25 yıl boyunca sürekli gündemde kalan bir meseleyi ele alan, dikkat çekici bir çalışma: Kentin Mültecileri. Kitap, kısa bir süre önce kaybettiğimiz Sevilay Kaygalak'ın 'Zaman ve Mekân Boyutuyla Göç ve Kentleşme: Mersin Demirtaş Mahallesi Örneği' başlıklı yüksek lisans tezinin Bediz Yılmaz-Bayraktar ve Ali Ekber Doğan tarafından kitap haline getirilmesi sayesinde okuyucuyla buluşuyor.
'Neoliberalizm Koşullarında Zorunlu Göç ve Kentleşme' altbaşlığını taşıyan ve dört bölümden oluşan kitabın bölüm başlıkları şöyle:
- Göç Olgusu
- Yeni Kentsel Gerçeklik ve Göçmenlik Konumu
- Türkiye'de Değişen Göç, Göçmenlik ve Kent Yaşamı
- Mersin Demirtaş Mahallesi Örneği
Böylece, 'Göç Olgusu' başlıklı ilk bölümde göç olgusunun tanımı ve türleri, göç etme nedenleri, göç olgusuna kuramsal yaklaşımlar ve göçün sonuçları gibi, konuyla ilgili temel kuramsal meseleler ele alınıyor. 'Yeni Kentsel Gerçeklik ve Göçmenlik Konumu' başlıklı ikinci bölüm, neoliberal yapılanmanın günümüz kentlerini nasıl etkilediği, yeniden yapılanmanın kent kültürüne etkileri, yeni kentsel gerçeklik gibi konulara değiniyor. Dolayısıyla, ilk iki bölümde, konuyla ilgili kuramsal bir çerçevenin verildiği görülüyor. Üçüncü bölümde, 'Türkiye'deki iç göç hareketlerinin özellikleri ve yönelimleri', 'Türkiye kentlerinde göçle bağlantılı sorun alanları ve göçmenlik ve kentlilik kavrayışının gelişimi' gibi başlıklarla mesele Türkiye açısından ele alınıyor. Son bölümde ise, Mersin Demirtaş Mahallesi örneği üzerinden, konuyla ilgili kuramsal çerçevenin nasıl somutlaştırılabileceği ve belli bir bölgeye nasıl uygulanabileceği ortaya konuluyor.
Bu bağlamda, kitabın temel sorunsalını ve yanıt aradığı soruları Kaygalak'ın kaleminden okuyalım:
"Çalışmada temel kabulümüz, 1980'lerde başlayıp 1990'larda yansımalarını bulan neoliberal politikalar ve 1990'larda yaşanan zorunlu göç süreciyle kentsel yoksulluğun derinleştiği ve mekânsal ayrımlaşmaların belirginleştiği kentlerde, göçmenlerin (...) geçmişe göre daha büyük sorunlarla yüz yüze bulunduklarıdır. Bu çerçevede, ekonomik yeniden yapılanmanın dünyada ve Türkiye'de (...) [oluşturduğu] gerçeklik içinde göçmenlik ve kentlilik konumlarının ne yönde şekillendiği soruları yanıtlanmaya çalışıldı".
Tam da bu arayışıyla konuyla ilgili önemli bir boşluğu dolduran kitabın, bir sonuç ve zengin bir kaynakça içerdiğini de belirtelim. Nihayet, Kaygalak'ın en önemli çalışmalarından birini onun aramızdan ayrılmasından sonra kitaplaştırmayı başaran Dipnot Kitabevi'ne ayrıca teşekkür etmek gerektiğini hatırlatalım.
Özetle, Kentin Mültecileri, sadece başlığıyla bile okuma isteği uyandıran, nitelikli bir çalışma:
Kentin Mültecileri - Neoliberalizm Koşullarında Zorunlu Göç ve Kentleşme, Sevilay Kaygalak, Dipnot Yay., 2009, 216 sf. (ECG/TK)