Televizyonun ağına takılalım ya da sadece medya deyip hepsini birleştirelim. En ballı konulardan biri olan "aldatma" ve "erkek neden aldatır?" gibi konular karşılıyor bizi. Tatlı sarhoşluktan önce meze tabağı koyuluveriyor önümüze.
Konu başlığına gıcık olmaya vaktimiz olmadan "gerçekten niye aldatıyorlar" diye düşünmeye başlıyoruz. Yuvarlak masanın çevresine üç profesör, iki yazar, artık konunun uzmanları neyse onlardan birkaç tane oturunca, elimiz kolumuz bağlanıyor. Baştan kaybediyoruz direncimizi. Akademik kariyer, o havalı masa, kanalın logosu, programcının ukalalığı kanepeye hepten mıhlıyor bizi.
Ama durun her şey bitmedi. Bu sarhoşluğun ayılması da var. Başlıklar hazır verildi diye sormayacak mıyız sebeplerini?
Ayıldıktan sonra programı baştan yaratıyorum. Sade ama şık, makyajlı ama makyajsız görünen en sade halimle programın adını değiştiriyorum: "İNSANLAR NEDEN EVLENİYOR?"
Deli gibi birbirimize özenip neden evleniyoruz? Mobilyacılar düğün paketi hazırlasınlar diye mi? Aldatma, erkekte içgüdüselmiş, erkek doğaya sperm fışkırtmalıymış. Evlenen kalabalığa sorulmalı -evlenme içgüdüsel -mi diye. Öyle ya peynir ekmek gibi tek taş yüzük satılıyorsa, güdü gibi gayet doğal bir sebep olmalı arkasında. Aldatma içgüdüyse kadında neden olmasın ki.
"Aldatma" başlıklı programlar yapılarak aldatılana bir tür tedavi uygulanıyor. Aldatanın da yolu açılıp yaptığı iş çoğunluk artısıyla meşruluk kazanıyor. Ne kadar çok kişinin başına geldiğini görenlere yalnız değilsiniz sesi üflenerek iyileşme sağlanıyor.
Bu programlar ikiyüzlü olmasalar alt başlıkları, en azından, 'aldatanların dayanışma programı' olurdu. Ah canım, benim de başıma geldi ne zor günler geçirdim diyen telefondaki ses durumu normalleştirip kabullenme alternatiflerini sunuyor seyirciye.
Aldatmaya yeni başlayanlar için rehber programlar evimizin düğün paketi koltuklarına daha da yapıştırırken bizi, erkeğin elini de güçlendiriyor. Kadınlar da sineye çekebilmenin erdemiyle gururlanıyor. Konuşa konuşa her şey normalleşiyor.
Bir keresinde bir sosyolog şöyle demişti: "Topluma en sivri şeyi söyle, önce asla olmazmış gibi gelen bu sivrilik, söylene söylene bir süre sonra makul gelmeye başlar."
Ben de buna binaen, istediğim konularda ileri geri konuşmaya karar verdim. Eşcinsel evlilikler ülkemizde de onaylanabilir, çocuğumun din dersi almasını istemiyorum, kadın da sırf duygusal sebeplerden değil cinselliğinin keyfi için aldatabilir.
Bu görünmez konu uzmanları, kadınların tamamen duygusal sebeplerden, erkeklerin ise fizyolojik sebeplerden dolayı aldattığını iddia ediyorlar. Biz kadınlar gerçekten çiçek gibiyiz, aldatmamız bile estetik, duygusal, masum, cici bici. Adamın performansını beğenmedim o yüzden aldattım, hız alma mesafesi düşüktü, gücünü koruyamıyordu dersem hepsini çok incitmiş oluruz.
Erkeklerin doğuştan gelen bir aldatma kartları var her zaman ellerinde. Ya da miras kalan mil puanları. Hakları olmasına rağmen bunu kullanmadıkları için ne kadar saygı duyuyoruz böylelerine - ben de bilirdim karımı aldatmayı, o kadar kadının içinde çalışıyorum akşama kadar. Ama yapmadım, kıymetimi bilin vıdı vıdı, oldu tamam canım. Adam, ben karımı aldatmam diye gurur duyuyor. Kadın da yanında süzülüp duruyor sahnede. Komik mi olur sanki dost meclislerinde karılı kocalı otururken kadının biri "ben hayatta kocamı aldatmam" diye gururlansa. Hayır, tabii ki ölüm sessizliği gelir mekâna. Gözler kaşlar kaçacak yer arar.
Sık sık kadın aldatması erkeklerinki kadar gündeme gelse, birkaç iyi adam çıkıp karım beni aldattı ama şimdi tekrar beraberiz boşanmayı da düşünmüyoruz dese aldatma başlıklı programlardan ekmek de yenmez artık.
Doğumdan sonra kilo alan ve evde eşofmanla gezmeye başlayan aldatılan kadın, donla gezse manzara daha fena! Aldatılan kadın jartiyere, aldatılan erkek bıçağa koşuyor.
Bir de uzlaşmacı iki yüzlü bir gurup var ki, onlar -hayır madem başka birine aşık oldun boşan öyle yaşa diyorlar hep bir ağızdan. Sonra da boşanma gerekçemi beğenmeyip herkes başıma üşüşüyor. Bu gelip geçici bir hevestir başkası için yuva yıkılır mı diye tüm erkân yuva yapmak için elçi oluyor.
Peki ben birine aşık oldum uzaktan hiç onunla tanışmadan ya da sevişmeden sırf platonik bir şey yüzünden niye ayrılayım eşimden. Bir sürü dır dır vır vır. Önce denemek istemez mi insan aklı. Sonra da aldattı oluyor adımız. Ha bunlar da bir iki yüzlülüktür bence.
Evlenmenin sebepleri iyice irdelenmeli, araştırılıp belki de vazgeçilmeli. Hiç bir şey için geç değildir he he he. Ayrıca kel olup da saçını sıfıra vurduran erkeklerin kel oldukları yine de anlaşılıyor. (LS/EÜ)