"Vajinalar hakkında endişeleniyordum. Vajinalarla ilgili ne düşündüğümüz hakkında endişeleniyordum, hatta vajinalar hakkında düşünmediğimiz için endişeleniyordum... O yüzden kadınlarla vajinaları hakkında konuşmaya, vajina röportajları yapmaya karar verdim. Bunlar sonradan vajina monologları haline geldiler."
Eve Ensler, "Vajina Monologları" adlı kitabını neden yazma ihtiyacı duyduğunu kısaca böyle ifade diyor. İlk baskısı 1996 yılında yapılan ve Türkiye dahil otuzdan fazla ülkede sahneye konulan kitap piyasaya çıktığı zaman bütün dünyada çok tartışılmıştı. Kolay değil, bir ilkti ve farklı ırklardan, etnik kökenden, farklı yaş grubu ve mesleklerden iki yüzden fazla kadın vajinalarını anlatıyorlardı. Hem görsel hem duygusal olarak tarif ediyorlar, utançlarını, arsızlıklarını, beklentilerini, hayal kırıklıklarını, vajinalarıyla neler yaptıklarını, yapamadıklarını, neler yapmak istediklerini ya da istemediklerini, nelere maruz kaldıklarını açık açık söylüyorlardı. Hepsinin vajinasının hikayesi, yani cinsellikleri biricikti.
Psikiyatr, yazar Cem Mumcu'ysa Milliyet gazetesinin Cadde ekinde yazdığı son yazısında din, kültür, millet, yaş, ırk, sınıf farkı gözetmeden, dünyadaki bütün erkekler ve erkek cinselliği adına bir genelleme yapmış.
Erkeklerin eşitlik ve özgürlük talep eden kadınları istemediğini, gerçek bir sevgili yerine seks oyuncaklarını, daha da spesifik olarak şişme bebekleri tercih ettiğini yazmış. Bu tezini ispatlamak için de Realdoll marka "upgrade" bir tür şişme bebeği örnek vermiş.
Yazıda bahsedilen Realdoll marka bebekler içi çelik, dışı silikon, derisinin üzerindeki ayva tüyünden, el parmaklarının eklemlerine kadar insana tıpa tıp benzeyen gerçek boyutlu bir tür seks oyuncağı. Göz, dudak, ırk, saç, kalça, meme ve vajina boyutunu, aklınıza gelebilecek her parçasını tek tek seçerek kendi kadınınızı kendiniz yaratabiliyorsunuz. Kıyafetine, makyajına siz karar veriyorsunuz. Bu sınırsız, sorumsuz iktidar hırsı Cem Mumcu'nun "Ve Erkek 'Gerçek' Kadını Üretti" başlığını da açıklıyor. Erkeğin, ilişkinin "Allah"ı olma arzusu bu.
Mumcu'nun, kesinlikle katılmadığım bu iddiası, belli sayıda hasta üzerinde yapılmış deneylerden elde edilen verilerden yola çıkılarak yazılmış bir durum analizi olsa yine sorun değil. "Adam çalışmış, ispatlamış" deriz. Ancak; birincisi, bu iddianın dayandırıldığı tek veri bu son derece pahalı butik seks oyuncağının bütün dünyada yılda 288 adet satması. (Satış adedi Cem Mumcu'nun yazısından alınmıştır.) Bu bebeklerin tüketici profili nedir? Alıcıların hepsi bekar mı? Kadınların birlikte olmayı talep ettikleri erkekler mi? Yoksa sosyopat, uyumsuz ve yalnız adamlar mı? Arkadaşlarımız mı? Alıcılar sadece erkekler mi?
Bunların yerine şöyle bir bilgi var: "Bu erkeklerde dikkat çeken bir eğilim de şu; bir tane Real Doll alan çoğunlukla bir tane daha alıyor. Hepsiyle farklı ilişkiler kuruyorlar, hepsine farklı isimler ve geçmişler yazıp geleceklerini beraber kurguluyorlar. Bir evde sekiz tane Real Doll ile yaşayan erkek bile var." Yani Realdoll tüketicileri cinsel ihtiyaçlarını gerçek insan dışında bir objeyle tatmin ediyorlar, sadece o objeyle doyuma ulaşabiliyorlar, ve bunu arada sırada eylenmek için değil "ilişki" gibi yaşıyorlar. Psikiyatride bu durumu açıklayan bir tanım vardır herhalde.
İkincisiyse; maalesef yazar bu yazıyı bilimsel bir iddia ortaya atmak için değil, kadınlara tavsiye vermek için yazmış. "Eşitlik ve özgürlük kilisesinin rahibeleri olmanızın sizi hangi manastıra tıktığını anlamaya çalışın. Eşitliğin farklı olmanızı yok edecek bir anlama nasıl dönüştüğüne bakın" diye uyarıyor bizi. Bu pek süslü lafın açılımı da şu oluyor: "Hanımlar, hanımlar yok eşitim, yok özgürüm diye diye manita yapamıyorsunuz. Sonra da gelip evde kaldım diye bana ağlıyorsunuz."
Mumcu, yazısının devamında kadınların 'farklılık'larını kaybettiği için erkekleri de kaybettiğini iddia etmiş. Hepimiz farklı olmalıymışız ki erkekler bizimle sadece sevişmeyi düşünmesinler ama bizi sevsinlermiş de. Yani biz kadınlara eşitlik ve özgürlük yerine farklılık ve güzelliği öneriyor. Mumcu'ya göre erkekler artık partner olarak düşünen, konuşan, cevap veren, hadi bunları geçtim, yürüyen kadın bile istemiyorlar. Onun yerine renk renk, boy boy peruklar takabilecekleri bebekleri tercih ediyorlar. E güzelliği anladık, peki "farklılık" bu denklemin neresinde? 36 bedenle 44 beden arasında değişen meme boyutunda mı?
Ancak Mumcu da haksız değil. Moda dergilerindeki, dev reklam panolarındaki mankenler, televizyon programlarında estetik ameliyatla baştan yaratılıp mutlu olan kadınlar, porno yıldızları, hepsi birbirine benziyor. Hiçbirisi kısa boylu değil, hiçbirisinin göbeği, selüliti yok, kolları kalın, diz kapakları etli değil. Estetik ve photoshop sayesinde yaratılan "güzellik anlayışı" gerçeklik algımızı feci halde bozmuş durumda. Biz kadınlar fantastik güzellerle rekabet etmeye çalışırken erkekler de, n'apsınlar, hem devamlı konuşan hem de Jenna Jameson'a hiç benzemeyen bizlerle idare etmek durumunda kalıyorlar ve haliyle gergin, tatminsiz ve mutsuz oluyorlar.
Yazıdaki "Amaçlarınızla gittiğiniz yol uyumlu mu?" sorusuyla Mumcu erkeğin tatminsizliğini de kadının kendi doğasına aykırı davranmasına yüklemiş. İnsan boyunda Barbie'lerle seksüel oyunlar oynayan erkeğin bir sorunu yok yani. "Tekrar bakın kendinize, biyolojinize, arzularınıza, taleplerinize. Sonra kendiniz ve amaçlarınızla, gittiğiniz yolun ne denli uyumlu olup olmadığına bakın. Jenital organlarınızın neden sadece dıştakilerden ibaret olmadığını bir daha düşünün. Neden her ay güzel güzel kanayıp yenilendiğinizi sorun kendinize" diyor. Tabii ya, cinselliğin birincil amacı üremek. Bütün dinler yüzlerce yıldır bize bunu tembihliyor. Biz özgürlük kilisenin rahibeleri nasıl oldu da Vatikan'ın bu emrini atladık?
Yine de Mumcu her ne kadar Türkiyeli kadının cinsel ve duygusal sorunlarını çözmek için Batı'dan örnek verse de aslında sunduğu çözüm özünde gerçekten bu toprakları yansıtıyor. Emekli devlet memurunun şişme bebeği bakire çıkmadı diye iade etmeye çalışması Mumcu'nun biz kadınlara aslında ne kadar da içerden, ne kadar da içselleştirerek öğüt verdiğini kanıtı sanki. Ne de olsa Türkiye Seksüel Barbie'ye gelene kadar, daha Cinsel Fatoş'uyla barışamamış erkeklerin ülkesi. (ZE/TK)