Antalya’daki falezlerin içeri doğru bir kıymık gibi uzanan doğal uzantısı, tarihçesi Teke Beyliğine kadar uzanan, hatta Aziz Nesin'in 1983 yılında yazdığı ‘Günahlım’ adlı şiire bakılırsa 2000 yıl geriye kadar giden, efsanelere konu olmuş ‘Kadın Yarı’ artık yok. Beton ve çelikle örüldü, dolduruldu. Kapandı. Tabiat harikası falezler mahvedildi.
Falezler oluşumu milyonlarca yıl süren, çok nadir bulunan ve doğal anıt niteliğinde kayalar. Antalya yüksekliği deniz seviyesinden 35 metreye kadar çıkan bu falezler üzerinde kurulmuş bir şehir. Kadın Yarı ise bir uçtan diğerine kenti saran falezlerin orta kısmında yer alan ve içeriye doğru uzanan bir yar. Derinliği yer yer 20 metreyi bulan, içinde küçük bir derenin yer aldığı bu yarın görünümü tepeden bakıldığında küçük bir vadiye benzer.
Proje
Kadın Yarı kolonları patladığı için yıkım kararı alınan İl Özel İdaresi binasının yanında yer alıyordu. Bu binanın yıkılması ile açığa çıkan alana park yapılacağı duyurulmuştu. Daha sonra yolun karşı tarafında bulunan Yavuz Özcan parkı da bu projeye dâhil edildi. Yavuz Özcan parkında bulunan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne ait lokal ise Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından geçtiğimiz yaz tartışmalı bir şekilde boşalttırılmıştı.
Proje ile 120 metre uzunluğunda ve vadi içine uzanarak yarın kaya duvarlarına montajı halen devam eden bir seyir parkuru oluşturuldu. İl Özel İdare alanına yapılan parktan başlayan parkur, tarihi köprünün altından geçerek falezler boyunca devam ediyor ve Yavuz Özcan Parkı'na bağlanıyor. Yar zeminine beton dökülerek açılan yürüyüş yollarının üzeri “doğal görünümlü” taşla kaplanıyor. Küçücük vadi beton ve çelikle örtülmüş durumda. Tarihi kayaların üzeri de doğal görünümlü taşlarla kaplanıyor.
Projenin amacı turizm gelirlerini artırmak. Para ya da gelir diyince akan sular duruyor tabi. Oysa, Antalya ilinin simgelerinden biri olan bu yarın turizmi teşvik ya da turizm gelirlerini artırmak amacıyla herhangi bir yapılaşmaya açılmaması gerekirdi. Ama bu sağlanamadı. Neden?
Ayrıntılar
Kadın Yarı Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 14.07.1993 gün ve 1935 sayılı kararı ile I. Derece Doğal Sit alanı olarak belirlenmişti. Yani bu bölgenin korunması, herhangi bir yapılaşmaya açılmaması bir zorunluluktu. Ancak geçtiğimiz yıl Antalya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun 26.08.2014 tarihinde yaptığı 42. Toplantısı ile “Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, Yavuz Özcan Parkı ve Kadınyarı Deresi I. Derece Doğal Sit Alanında peyzaj projesi talebinin değerlendirilmesi” adını taşıyan gündem maddesi ile bir değişikliğe gidildiği anlaşılıyor. Koruma kuruluna projenin nasıl geldiği, nelerin tartışıldığı, nelerin korunup nelerin korunmaması gerektiğine kimlerin ve nasıl karar verdiği ile ilgili ayrıntıları bilmiyoruz. Bu soruların artık hiçbir önemi yok. Sonuçta bu kurulların gerçek anlamda bir işe yaradığını hiç düşünmüyorum artık.
Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan basın açıklamalarında park projeleri için Mimarlar Odası ve Peyzaj Mimarları Odası Antalya Şubelerinden görüş ve danışmanlık hizmeti istendiği, alınacağı ifade edilmişti. Geçtiğimiz yıl Antalya Kent Konseyinde Mimarlar Odası Antalya Şubesi tarafından bu proje ile ilgili bir sunum yapıldığı ancak kent konseyinden projenin uygulanması doğrultusunda olumlu bir görüş alınamadığı biliniyor. İlgili meslek odalarının bu sorunlu işe ne kadar dâhil olup olmadıklarını bilmiyorum; dolayısıyla bir suçlama yapmak istemem. Ancak ilgili meslek odalarının konuya daha duyarlıklı bir bakış açısı ile yaklaşmaları ve projenin uygulanmamasını sağlamak için kamuoyunu zamanında uyarmaları bir gereklilikti. Oluşumu milyonlarca yıl süren, kendine has bitki ve hayvan türlerini barındıran falezler ve özellikle de Kadın Yarı mutlak koruma altında olmalıydı. Dokunulmamalıydı.
Proje Kadın Yarı’na dokunmadan bir park alanı yaratabilse gerçekten işlevsel olurdu. Ama bu yapılmadığı gibi tarihi değeri olan ve geçmişte I. Derece SİT alanı olarak ilan edilen bir bölge hiçbir kamu yararı doğurmayan, hatta kamu kaynaklarının sorumsuzca harcanması veya israf olarak değerlendirilebilecek bir uygulama ile büyük zarar gördü, çirkinleştirildi. Yıkım alanına yapılan park ile Yavuz Özcan parkı arasındaki yürüyüş mesafesi 20-30 metre. Yani arada sadece bir yol var. Yolun karşısında duran bir parka mevcut Sit alanını mahvederek yar içinden 120 metrelik demir yığınından bir yol yaparak ulaşım sağlama esasına dayanan bir projenin mühendislik açısından da savunulabilir hiç bir yanı yoktur.
Ülke genelinde kamu idaresini saran proje yapma anlayışının kamu kaynaklarını israf etmekten başka bir anlamı yok; özellikle de ortada kamu yoksa. (BŞ/HK)