*Almanya'da 26 Eylül seçimleriyle bitecek Angela Merkel dönemini uluslararası planda en iyi anlatan fotoğraflardan biri: G7 liderlerinin sözcüsü olarak dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın inadını kırmaya çalışırken. (Foto:Twitter/Deutschland.de)
8 Aralık 2021 Çarşamba günü Almanya’da dramatik bir vedalaşma gerçekleşti. Almanya’nın “Ebedi Şansölye” lakaplı ilk kadın Şansölyesi Angela Merkel, 16 yıldır sürdürdüğü Şansölyelik görevini Sosyal Demokrat Parti’nin lideri Olaf Scholz’e devretti.
Merkel, siyasetten çekilme kararını 26 Eylül 2021’de yapılan Federal Seçimler’den yaklaşık 3 sene önce açıklamıştı. Ekim 2018’de Berlin’de düzenlediği bir basın toplantısında “Aralık ayında parti genel başkanlığını, 2021’de başbakanlığı bırakacağım” demişti.
Bu kararından dolayı, Ebedi Şansölye’ye çok sert eleştiriler de yöneltildi. Zira Angela Merkel, önceki yıllara ait pek çok demecinde, Şansölyelik makamı ile parti genel başkanlığı arasında idari açıdan bir harmoni olduğunu, söz konusu harmoninin bozulması durumunda ülkenin ve partinin istikrarının zarar görebileceğine dair beyanlarda bulunmuştu.
Sembol siyasi isim
Ancak Şansölye kararından geri adım atmamış, Aralık 2018’de düzenlenen Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) kongresinde genel başkanlık koltuğu için aday olmamıştı. Angela Merkel, yurt içinde ve yurt dışındaki destekçilerince siyasi-ekonomik istikrarın ve güvenin sembolü olarak görülen bir siyasi liderdi.
Peki, 16 yıllık Şansölyeliği istikrar ve güven kelimelerine sıkıştırmak ne kadar mantıklı?
Angela Merkel, aynı zamanda bir değişimin, değişen dünyanın değişen düzeninin de dinamiklerini belirleyen bir liderdi. 2000 yılında CDU’nun liderliğini Wolfgang Schäuble’den devraldığında 46 yaşındaydı.
1990’lar Almanya’sının siyasi dinamikleriyle 90’lar Türkiye’sinin dinamikleri arasında -kâğıt üstünde de olsa- tuhaf bir benzerlik seziliyor. Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılmasından sonra 1990’da birleşen Almanya, siyasi yapısını yeniden inşa ediyordu. Aynı yıllar, Türkiye’nin askeri rejim gölgesindeki demokrasisini yeniden sivilleştirmeye çalıştığı yıllardı.
Tabii, Türkiye’nin siyasi dinamikleri Almanya’dan biraz daha ileri safhadaydı (!)
Turgut Özal’ın 1993’teki vefatından sonra Çankaya’ya Süleyman Demirel çıkmıştı. Demirel’den boşalan DYP genel başkanlığı koltuğuna oturan Tansu Çiller, aynı yıl (1993) başbakanlık koltuğuna da oturacaktı. Tesadüf ki, Çiller 47 yaşındaydı. İstikrarın ve güvenin değil de devalüasyonun, enflasyonun ve siyasi gafların sembolü olarak kabul gören bir siyasi lider olarak akıllarda kaldı daha çok.
“Ekonominin Hocası”ndan bahsetmeyi bırakıp, Ebedi Şansölye’nin etkisine geri dönelim… Selay Dalaklı’nın eylül ayında kaleme aldığı yazısında belirttiği üzere, Merkel, Almanya siyasi tarihinde “İlklerin Şansölyesi”ydi.[1]
Merkel’in Almanya’nın siyasi tarihine iz bıraktığını düşündüğüm iki konu var. Bunların etkilerini çok uzun yıllardır hissediyoruz. Görünen o ki, hissetmeye de devam edeceğiz. Bunlardan ilki, siyasetteki kadın imgesinin Merkel’in gölgesindeki yükselişi. Angela Merkel, partisi CDU’nun Helmut Kohl’den (CDU liderliği: 1973-1998) sonra en uzun süre görev yapan lideri. Merkel’in CDU lideri olduğu 2000-2018 yılları arasında partinin Kadın Kolları’nın son derece aktif olmasının yanı sıra, Bundestag’daki kadın temsil oranında da ciddi bir değişim oldu.[2]
Üstelik kadınların siyasetteki yeri göz önünde bulundurulduğunda, Merkel etkisi Alman Federal Meclisi ile sınırlı kalmadı. CDU’nun Merkel’den sonraki lideri de bir kadındı: Annegret Kramp-Karrenbauer (CDU liderliği: 2018-2021). Merkel siyasetten çekilse bile, kadının izi Almanya siyasetinde Scholz’un kabinesindeki eşitlik üzerinden damga vurmaya devam edecek.
Zira Scholz’un şansölye olduğu yeni kabinedeki 16 bakanlık koltuğundan 8’inde kadınlar oturuyor. Söz konusu bakanlıklardan ikisi (dış işleri ve iç işleri), daha önce hiçbir kadının görev almadığı bakanlıklardı. Dış işleri ve iç işleri bakanlıklarındaki ataerki de yeni kabine ile tarihe karışmış oluyor.
Angela Merkel’in iz bıraktığı bir diğer konu, iklim değişikliği veya gerçek adıyla “iklim krizi” konusunda Almanya’nın ve Avrupa Birliği’nin (AB) tutumu. Merkel’in siyasetteki ilk yıllarından itibaren küresel ısınma ve iklim krizi üzerine yaptığı konuşmalar ve attığı adımlar, her ne kadar yetersiz gözükse de göz ardı edilmemeye değer.
Aslında, Angela Merkel’in CDU’nun liderliğine seçildiği ve geniş halk kitleleri tarafından tanınarak şansölyeliğe uzandığı siyasi kariyerinde kadın ve iklim krizi konularını doğrudan ilgilendiren, bakanlık düzeyinde tecrübeleri bulunuyor. Bu yüzden Merkel’in bu konularda bıraktığı izler doğrudan kendisinin siyasi kariyeriyle ilgili.
Helmut Kohl’ün şansölye olduğu dönemde (1982-1998), Angela Merkel 1991-1994 yılları arasında Kadın ve Gençlik Bakanı olarak görev aldı.
Bakanlık yaptığı yıl göz önünde bulundurulduğunda, yeni ve birleşik Almanya’nın tek “Doğulu” ve kadın bakanıydı. Kasım 1994’teki kabine revizyonundan sonra da Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı koltuğuna oturdu.
Geçtiğimiz aylarda İskoçya’nın Glascow kentinde 26’ncısı düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nın (COP26) ilki (COP1), 1995’te Berlin’de düzenlendi. Merkel, COP1’e ev sahibi Almanya’nın Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanı olarak başkanlık etti.
Ekolojik sürdürülebilirlik
Glascow’daki konferansın da ana meselelerinden biri olan CO2 emisyonun azaltılması hususunda, Merkel’in şansölyeliği döneminde radikal adımlar atıldı. Almanya’nın kendi ekonomisi ile dünyanın en büyük 4’üncü, bilfill siyasi ve ekonomik lideri olduğu AB’nin de dünyanın en büyük ekonomisi olduğu düşünüldüğünde, karbondioksit emisyonunun sanayi üretim hacminden taviz vermeksizin azalma trendi göstermesi; yetersiz olmakla birlikte önemli bir başarı olarak tarihe geçti.
Her ne kadar 1990’lı yıllarla mukayese edildiğinde büyük bir başarıdan söz etmek mümkün olsa da EUROSTAT verilerine göre AB’nin toplam karbondioksit emisyonunun 4’te 1’ini Almanya’nın gaz salınımı oluşturuyor.[3]
Merkel döneminde bu konuda atılan radikal adımlardan biri de 2019’da kabul edilen ve 2021’de değiştirilerek şimdiki halini alan ilk Ulusal İklim Yasası oldu.[4] Şüphesiz ki bütün dünyanın bu konuda kat etmesi gereken çok yol var. Ancak, o yolu kat etmek ve somut etki yaratmak için yeterince zamanımız olup olmadığı, ayrıca sorgulanması gereken bir konu.
Öte yandan, UNESCO’nun 2005-2014 yıllarındaki “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim” kampanyasına en yoğun katılımı gösteren ülkelerden biri, yine Merkel’in Almanya’sı oldu. Federal idare sisteminin eyaletlere tanıdığı özerk eğitim-öğretim programı belirleme hakkı sayesinde, başta Kuzey Ren-Vestfalya bölgesindeki okullar olmak üzere pek çok eyalette “Gelecek İçin Okullar” kampanyası başladı. Ekolojik sürdürülebilirlik, ulusal eğitimin bir parçası haline geldi.[5]
Yeşiller Partisi’nin 2017 seçimlerine göre ciddi oranda oylarını artırması ve yeni kurulan hükümette koalisyon ortağı olarak yer alması, şüphesiz ki bu adımların bir sonucu. Zira Yeşiller, yeni hükümette 5 bakanlıkla temsil edilecek. Bu bakanlıklardan üçü doğrudan Almanya’nın ekoloji politikasına yön verecek: Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı (Robert Habeck), Çevre ve Doğa Koruma Bakanlığı (Steffi Lemke), Gıda ve Tarım Bakanlığı (Cem Özdemir).
Merkel, Doğu Almanya’da başlayan 32 yıllık siyasi kariyerinin 16 yılını şansölye, 18 yılını CDU lideri olarak tamamladı. Böylesine görkemli bir siyasi kariyeri, bu kadar sessiz-sakin noktalaması gözden kaçmadı. Devir-teslimde yeni şansölye Olaf Scholz, “16 yıl boyunca bize, Almanya’ya hizmet ettiğiniz için teşekkür ederiz” kelimelerini kullandı.
Siz ne dersiniz? “Almanya’nın bizi kıskandığı” şu dönemde, siyasi nezaketin, iklim duyarlılığının ve kadının siyasetteki gücünün yansımalarını; günün birinde Türkiye’de de görmek mümkün olur mu?
(AÜ/EMK)
[4] https://www.dunyaenerji.org.tr/almanyanin-sera-gazi-emisyonlari-ve-enerji-donusum-hedefleri/
[5] https://www.dw.com/en/sustainability-education-picks-up-in-germany/a-17087861
[3] https://ec.europa.eu/eurostat/web/products-eurostat-news/-/ddn-20210507-1
[2] https://www.statista.com/statistics/1268203/women-share-bundestag-legislative-periods-germany/#statisticContainer
[1] https://m.bianet.org/biamag/yasam/250023-bir-siyasetcinin-portresi-angela-merkel