Saniye Dedeoğlu

Yoksulluk, Dünya Bankasının iddialarının aksine, kapitalist sisteme içkin nedenlerle ortaya çıkıyor. Kendi verileri dahi yoksulluğun küreselleşme ile birlikte yayılıp keskinleştiğini işaret ederken, DB sebep olarak sadece ekonomik kriz demekte ısrarlı.

Teknolojik yeniliklerin dünya üzerinde yayılıyor olması, bilgi ve haberin sermayeyi elinde bulunduran kişi ve kurumlar tarafından üretilebileceği gerçeğini değiştirmiyor, bunu El-Cezire örneği ile de görmüş olduk.

Küresel kapitalizmin insanlığa en son hediyesi bu olsa gerek: Dünya üzerinde milyonlarca insan hayatları boyunca çalışsalar bile yoksulluk kıskacından kurtulamıyorlar. Aile yoksulluk kavramlaştırılmasında çok temel bir kurum oluyor.

Öteki kimliğinin yeniden yeniden üretilmesi, Batı medeniyetinin temel taşlarından biri ve kendini nasıl tanımladığının önemli bir göstergesi. Bugün bize tepsi içinde sunulan öteki artık tanımlanmış, kaşı gözü belli bir Ortadoğuludur.

Hardt ve Negrinin bize önerdiği çokluk kavramının politik çıkarsamaları, Marksizm ve Feminizmin mutsuz evliliğini kurtarabilir mi? Eylemlerimizin ve genel pratiğin bize neler öğrettiğine bakmadan teorik sonuçlar çıkarmak zor görünmektedir.

.