Gökhan Akçura

Sakin Olmak adlı kitabın yazarı Wilhelm Schmid’e göre yaşlılık sanki bir meditasyon. Mutluluk hapı almış gibi, yaşlılığın kollarına bırakıveriyorsun kendini. “O işini bilir” demek istiyor galiba!

Tiyatro Pera bu yıla yeni bir oyunla başladı. 1993ün Yugoslavyasında, iç savaşın ortasındayız. Nefret, soykırım, direniş ve oyunun başından sonuna bando mızıka Balkan müziği... Oyunun yazarı ve yönetmeni Nesrin Kazankayayla konuştuk...

Hasene Ilgaz, Bizim neşelendiğimiz, sevindiğimiz günler, dinî bayramlardı. Yılbaşı diye bir olay yoktu. Yılbaşının yaklaştığını, bizden olmayan dostlarımızın, ekalliyetlerin hazırlıklarından ve evimize gönderilen hediyelerden anlardık, diyor.

Oyunculuğum için çok şey söylenmiştir. Olumlu ya da olumsuz. Tuluat yapıyor, gereksiz hareketleri var demişlerdir. Ben daima görselliği ön plana çıkarmaya çalıştım. Gökhan Akçuranın, yeni kaybettiğimiz tiyatro ve sinema oyuncusu Karakaya ile röportajı.

Hayat Dergisi, yazlıkçılığın temelinin 1950li yıllarda atıldığını yazıyor. Memleketin tatil beldelerini karış karış gezen Hakkı Devrim gibi muhabirlerin olduğu o yıllardan sayfiyeler ve oradaki adetler üzerine...

Ahmet Rasim, Evvelleri biz Türkler, yılbaşı günlerinde başımızı sokmadığımız yer kalmazdı diye anlatmaya başlar: Galata, Beyoğlu, kısacası Ortodoks takvimini tutan milletlerin cümlesine kendimizi davet eder, sabahlara kadar eğlenirdik. 1829da...

İstanbul Avrupanın gündüz en parlak, gece en karanlık şehri. Tek tük ve birbirinden çok uzak fenerler belli başlı sokakları ancak aydınlatır; ötekiler mağara gibi diye anlatıyor Edmondo de Amicis, 1874te... İstanbulda karanlığın tarihi üzerine...